Libya’da kaybedenler kulübü!

Türkiye Libya’daki iki iktidardan Trablus’taki hükümetle deniz sınırlarını belirleyen bir anlaşma yapınca gözler tekrar Libya’ya çevrildi.

Geçen Nisan ayında bu köşede Libya’da süren paylaşım savaşını konu almıştık. Batı emperyalizminin NATO aracılığı ile Libya’ya saldırısı sonrası toz duman biraz dağılmış ve taraflar netleşmişti. ABD’nin ve Fransa’nın Libya’ya müdahale etmek için kullandığı İslamcı kesimler, içlerinde Müslüman Kardeşler'i de barındırarak Trablus’a yerleşmişler ve boru hattıyla İtalyan tekellerinin petrolü İtalya’ya pompalamasına izin veriyorlardı.

Öte yandan Mısır, Birleşik Arap Emirliği ve alttan alta Fransa tarafından desteklenen Libya’nın doğusundaki Bingazi ve Tobruk’ta ikinci bir iktidar ülkenin önemli bir kısmı ve petrol kuyuları üzerinde egemenlik sağlamıştı. Doğudaki hükümetle ilişkili olan Libya Ulusal Ordusu General Halife Hafter tarafından yönetiliyordu ve geçen baharda geniş çaplı bir saldırı başlatmıştı.

ABD’nin iki tarafı da idare ettiği ama örtülü bir şekilde Halife Hafter ile bağlantısı olduğu söyleniyordu.

Bu iç savaşta askeri tarafların içinde Türkiye öne çıkıyordu. İslamcı hükümetle İnsansız Hava Aracı anlaşması yapmış, askeri malzeme ve üst düzey askeri danışmanlar sunuyordu. Son dönemde İdlib’den cihatçıları Libya’ya taşıdığı da iddia ediliyor.

Rusya’nın ise sürece müdahil olma arzusuna rağmen henüz kayda değer bir mevzi kazanmadığını yazmıştık.

Ama şimdi yedi ay kadar sonra Libya’ya baktığımızda sürecin dramatik bir şekilde değiştiği görülüyor.

General Hafter ile Rusya arasında defalarca yapılan görüşmelerden sonra Rusya askeri olarak sürece dâhil olmuş ve yıllardır yılan gibi uzayıp giden savaşın yönünü değiştirmiş gözüküyor.

General Halife Hafter 2018 Ağustos’unda Moskova’ya yaptığı ziyaret esnasında Rusya Savunma Bakanı Şoygu ile gözüküyor.

Batı emperyalizmine bağlı medya yana yakıla sürecin nasıl değiştiğini anlatıyor.

Çok kısaca özetlemek gerekirse, Putin’in çok yakını olan bir patron tarafından yönetilen Wagner grubuna bağlı paralı askerlerin Hafter yanında çarpıştıkları yazılıyor. Bu gruba bağlı keskin nişancıların savaşın seyrini değiştirdiği, ayrıca güdümlü füzeler kullanıldığı ve top atışlarının keskin bir şekilde hedefe yöneldiği söyleniyor. Bir de Libya parasının bol miktarda Rusya’da basılıp doğudaki hükümete verildiği iddia ediliyor.

Aşağıdaki harita en güncel durumu yansıtmasa da durumu özetliyor.

Libya haritasında yeşile boyalı bölgeler İslamcı Trablus hükümetinin yönetimindeki yerleri, açık renk olan kısımlar Hafter’in ordusunun Libya’nın %80’ini kontrol ettiğini ve Trablus’u nasıl kuşattığını gösteriyor. Mavi ise yerel iktidarlara işaret ediyor.

Rusya dolaylı askeri desteğini gizlemiyor. İllaki petrolle bağlantısı vardır ama iki jeopolitik gerekçeyi ileri sürüyorlar:

Birincisi, Akdeniz’de Suriye’dekinden sonra donanmanın yanaşacağı limanlar elde etmek, ikincisi, Libya’nın Afrika’nın önemli giriş kapılarından birisi olması.

Çin ve ABD arasındaki gerilimde Rusya’nın Afrika’ya girdiği ve örneğin Afrika ülkelerinin aldığı silahların %30’undan fazlasını Rusya’nın temin ettiği söyleniyor.

Kısa bir süre sonra Trablus hükümeti düşerse şaşırmayalım.

Batı emperyalizmi süreci seyreder mi, yoksa bu dağınık halden silkinip müdahale ederler mi, belirsiz.

Ayrıca en azından ABD’de iktidarın bir kanadı ile Rusya arasında gizli bir anlaşma var mı, aklımızın bir kenarında olmalı.

Şimdi Türkiye’nin haline bakın. Türkiye burjuvazisinin bir süredir yayılmacı bir politika izlediği malum. 

Ama hep kaybedenler kulübünde Türkiye!

Hiç usta emperyalistlerden ders almak yok!

İslamcıları önce besleyip, sonra onlara karşı savaşıyormuş gibi yapmak, hızlı taraf değiştirmek yok!

Ama emekçi sınıflar için başarısız bir yayılmacılık daha iyi. Yoksa emekçilerin aklı bir de Libya fatihliği ile çalınmış olacaktı.