Dostumuz Suudi Arabistan

- Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

- Söyleyeyim, Suudi Arabistan.

- O zaman gerici, halk düşmanı ve emperyalizmin yardakçısı bir rejime sahipsiniz.

- Öyleyiz.

***

Türkiye’nin yeni rejimi İran ile de dost olduğunu iddia ediyor. Evet, İran da gerici bir rejime sahip ama hem şu anda aralarında dostluk olduğunu söyleyemeyiz, hem de İran’ın burada ele alınması güç olan renkli bir sınıfsal mücadele tarihi var.

Bu nedenle “Dostunu söyle kim olduğunu söyleyeyim” meselesini Suudi Arabistan üzerinden test edeceğiz.

***

Kemalistler Arap halklarını Osmanlıyı I. Dünya Savaşı esnasında arkadan vurmakla suçladılar hep. Oysa feodal bir imparatorluğa karşı bağımsızlık istemek doğal değil mi? Gerçekten geçen yüzyıl bir çok Arap ülkesinde, özellikle 2. Savaştan sonra anti-sömürgeci, anti-emperyalist kavgalar burjuva devrimleri ile harmanlandı.

Ancak Suudi Arabistan’ın kuruluşuna giden tarih bundan çok farklı, bu ayaklanmanın motifi sadece bağımsızlık değil, Osmanlının şeriata uymamasıydı. Gerici ve soya dayalı bu hareket İngiliz emperyalizmi ile anlaşarak güdümlü bir iktidar elde etti.

AKP eliyle kurulan rejim de öyle değil mi? En başından itibaren 1923 Devrimi’nin tarihsel bir ilerleme olmadığını ama bir zorba azınlığın dini bütün vatandaşlar üzerindeki vesayet rejimine dayandığını iddia etmediler mi?

Ve tabi ki Türkiye’nin iç dinamikleri önemsiz değil ama sonuçta bu rejim ABD emperyalizminin icazeti ve Ortadoğu politikasında bir yer bulması ile Türkiye’ye yerleşmedi mi?

İngiliz emperyalizmi Suudi Krallığı ile birlikte İsrail’i de aynı coğrafyada doğurdu. Aynı karından geldikleri için birbirlerine karşı gözükseler de birbirini tamamlayan ikizler gibiydiler.

AKP eliyle kurulan rejimin de İsrail ile ilişkileri öyle.

Suriye halkına karşı girişilen komploda her iki devlet de gerici çetelerin desteklenmesinde büyük bir rol oynamadılar mı?

Suudi Arabistan mutlakıyetle, bir ailenin diktası ile yönetiliyor.

Türkiye’deki rejime ne dersiniz, keyfiyet, mutlakıyet benzemiyor mu? Başkanlık ve Anayasa tartışmaları buna yasal bir kılıf uydurmaya çalışmıyor mu?

Suudi Arabistan’da devletin kasası Kral’ın ve ailesinin cebi anlamına geliyor. Petrol şirketi Aramco’nun geliri doğrudan Kral’a akar.

Tabi ki Türkiye’nin modern geçmişi şimdilik daha dolayımlı yollar tanımlamayı gerektiriyor, ama Saray’dan, örtülü ödeneğe, rantların aileye yönlendirilmesinden Sayıştay ve Danıştay’ın devre dışı bırakılmasına kadar birçok başlık iki rejimi giderek birbirine daha çok benzetiyor.

Suudi Arabistan’da şeriata bağlı olarak kafa kesiliyor.

Türkiye’de hep güvenlik güçlerinin emekçi sınıflara karşı şiddeti oldu, ama son yıllarda vatandaşı düşman olarak gören ve cihat için şiddet uygulayan bir devlet çıktı karşımıza. Sure okuyarak ateş edenler şeriat hukukuna göre hareket ediyorlar.

Eskiden “Türkiye İran olmayacak” diye slogan atılırdı. Şimdi Suudi Arabistan ile rejim benzerliği dehşet verici. Bundan 10 yıl önce, Suudilerin öncülüğünde Arap Birliği Ordusu’na Türkiye’nin katılacağına kimse inanmazdı.

***

Öte yandan Suudi Arabistan zorlanıyor, müthiş bütçe açığı, Yemen’in yoksul halkına karşı giriştiği savaşın harcamaları, halkını rejime bağlama güçlükleri ile hızla bir iflasa doğru gidiyor.

İçinde bulunduğumuz yüzyıl bu rejimleri kaldırmayacak, sadece insanlığın ilerlemesinin önünde engel oldukları için değil, onları doğuran emperyalist sistem ve sermaye iktidarı çözüleceği için ortadan kalkacaklar.