Çağımızın karakteri nedir?

Dünya Komünist ve İşçi Partilerinin 18. toplantısı önümüzdeki hafta Vietnam’da başlayacak.

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bir süre toplanamayan partiler 1999’da, Atina’da bir araya geldiler. Sonrasında her yıl toplanmaya başladılar, hatırlarsanız geçen sene 17. Toplantı İstanbul’da Komünist Parti’nin ev sahipliği ile düzenlenmişti.

Şimdi ilk kez reel sosyalizm deneyimini sürdüren bir ülkede toplanacak. Geçen yüzyılın ikinci yarısında işçi sınıfı mücadelesine bağlanan kadrolar için Vietnam büyük bir değer taşıyor. Geçen yüzyılda ABD’nin doğrudan savaştığı ve yenildiği tek örnek olarak biliniyor. Kahraman Vietnam halkı 2 milyon evladını feda ederek ABD emperyalizmine diz çöktürdü. Ülkenin Kore’de olduğu gibi Kuzey ve Güney diye bölünmesine izin vermedi, Vietnam Komünist Partisi’nin liderliğiyle sosyalizmin bayrağı altında ülke bütünlüğünü korudu.

1963’ten 1973’e kadar süren Vietnam Savaşı aynı zamanda ABD’de güçlü bir savaş karşıtlığının yükseldiği dönem oldu. Eski deneyimler söner gibi gözükse de uçup gitmez, ABD’de giderek yükselen sınıf hareketinin önümüzdeki yıllarda savaş karşıtlığının altını doldurması kritik öneme sahip olabilir.

28-30 Ekim tarihlerinde Hanoi kentinde dünyanın her yerinden gelerek toplanan partiler şu temayı tartışacaklar: “Kapitalist kriz ve emperyalist saldırganlık-barış, işçi hakları ve sosyalizm için mücadelede komünist ve işçi partilerinin strateji ve taktikleri”

Bu tema aslında şu temel tartışmayı içeriyor:

Günümüzün temel karakteri sosyalist kuruluşa mı, yoksa sosyalist devrimler çağına mı işaret ediyor?

Toplantıya katılacak partilere şöyle bir bakalım. Örneğin, Çin Komünist Partisi çağımızın karakterinin sosyalizmin kuruluşu olduğunu iddia edecektir. Geçen gün bir haber Çinli milyarderlerin sayısının ABD’li milyarderleri geçtiğini söylüyordu. Tarımda kolektifleşmeye son vermiş, emek gücünün sömürüsüne ve sermaye sahiplerinin komünist partisine katılmasına izin vermiş bir partiden bahsediyoruz. Burada tabi ki sosyalizmin kuruluşundan bahsedemeyiz, süreç tarihsel nedenlerle başka bir yere evrildi.

Ev sahibi Vietnam bile Pasifik’teki askeri gerilimi ve piyasa basıncını eski düşmanı ABD ile anlaşmalar da dahil olmak üzere uzlaşmalarla gidermeye çalışıyor.

Toplantıya yılardır ABD ablukasına karşı onurla direnen Küba Komünist Partisi de katılacak. Küba sosyalizmi muhakkak büyük bir manevi değer taşıyor, ancak bütün dünya düşünüldüğünde çağımızın karakterini belirleyecek bir çapa sahip değil.

Kapitalist ülkelerin komünist ve işçi partilerine gelince, varlıkları ne kadar değerli olursa olsun, çoğunun programına aşamacılık sinmiş durumda. Geçen yüzyılın başında dünyanın bir çok ülkesinde henüz burjuva devrimleri gerçekleştirilmemişti ve feodal sınıfların egemenliği sürüyordu. Aşamacılığın nesnel bir temeli vardı.

Ama şimdi aşamacılık muğlak ve hepsi daha iyi bir kapitalizm tasarımına dayanan sonu gelmeyen evreleri içeriyor.

Bu partiler için kapitalizmin içinde “sosyalizmin inşası” reformizmin tünellerini döşüyor. Bu bazen parlamentarizm, bazen burjuva aktörlerle ittifak, bazen emperyalizmle utangaç uzlaşma eğilimleri olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, oy oranına ve parlamentoda temsiline göre büyük bir parti olan Rusya Federasyonu Komünist Partisi, muhtemel uluslararası bir savaşta Rus burjuvazisinin peşinden gidecek izlenimi bırakıyor.

Buna karşılık içinde Komünist Parti’nin de olduğu az sayıda parti ve partilerin içinde gruplar çağımızın karakterinin sosyalist devrimler çağı olduğunu düşünüyor ve siyasi pratiğini buna göre döşüyor.

18. Dünya Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı bu temel çelişkinin kendini gösterdiği bir platform olacak.

Ancak son sözün giderek yakıcı hale gelen siyasi pratik tarafından belirleneceğini biliyoruz.