Bir ferrokrom işçisinin kızı düzeni değiştirebilir mi?

Bir zamanlar Türkiye sermayesinin siyasi temsilcisi, şimdi Erdoğan “başkan” olursa yardımcısı olacağı söylenen Çiller’in şu lafını hatırlayalım: “Son sosyalist devleti biz yıktık.”

Karşı devrimcilik kokan bu akılsız lafın ne yazık ki gerçek bir yanı vardı. Türkiye hiçbir zaman sosyalist olmadı, ancak sermaye sınıfının zayıf birikimi ve Sovyetler Birliği’nin ileri çeken dostluğu ile Cumhuriyet önemli bir kamucu üretim geleneğine sahip olmuştu.

Bu koşullarda Türkiye Sovyetler Birliği’nden sonra merkezi planlamaya geçen ilk ülkeydi. 1934 yılında uygulanmaya başlanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nda Sovyetler Birliği’nden gelen uzmanların ve ucuz kredinin önemi biliniyor.

Sermaye birikiminin sonraki aşamalarında da farklı koşullar altında Türkiye kamuya dayalı büyümesini sürdürdü.

Demir çelik fabrikaları, tekel işletmeleri, şeker fabrikaları ve diğerleri kendi içlerinde farklı bir Türkiye dokusu oluşturdular.

Ütopik sosyalizmin küçük dünyasına hiç inanmadık, ama bu kamu temelli sanayinin oluşturduğu toplumsal çevrenin önemini daha iyi anlıyoruz. Örneğin şeker fabrikalarındaki toplumsal çıkar için üretime katılma, üretim sürecindeki fabrikaların birbirini bütünlemesi, üretimin yanı sıra okulların, kreşlerin, kütüphanelerin, tiyatro salonlarının çalışanlar ile kaynaşmasının farklı bir insan tipi yarattığını kavrıyoruz.

Şeker fabrikalarının değerli emekçisi Füsun Kavas geçenlerde verdiği seminerde, bize üretim için suya gereksinim olduğunu ve akarsuyun kışın donması üzerine buzları kırmak üzere emekçilerin nasıl bütün gövdelerini ortaya koyarak çalıştıklarını anlatmıştı. Bu süreç, yalnızca ekmek parası kazanmak veya bugünün çirkin deyişiyle “beşeri sermaye biriktirmek” için değil, kamucu bir yaşam tarzının sürdürülmesinin ürünüydü.

Bugünkü Türkiye’de toplum bir göle akan birçok akarsuyun bileşimi gibidir, kimisi tarımsal üretimden, kimisi Türkiye kapitalizminin yarattığı gecekondu mahallelerinden, kimisi gerici tezgâhlardan, kimisi Almanya’ya işçi göçünden, kimisi mevsimlik işçilikten gelmiştir. Ama bir damarın da bu kamucu devlet işletmelerindeki emekçilerin çocukları olduğunu fark ediyoruz. Bir minyatür sosyalizmi şu veya bu şekilde yaşayan bu çocuklar, bugün Türkiye’de sosyalist iktidar mücadelesiyle hızlıca kaynaşma kapasitesine sahip olduklarını gösterdiler.

Bu çocuklardan biri bugün Antalya’da Bu Düzen Değişmeli Platformu'nun bağımsız milletvekili adayı olan Sevinç İlkuçan Sertbarut’tur.*

Bana kendisi bütün canlılığı ile anlattığı için çok iyi biliyorum, yönetmen olsaydım anlattıklarını filme çekmek isterdim. Babası Antalya’da ferrokrom fabrikasının işçisidir, üzerindeki yeşil tulumu ve eve geldiğinde üzerindeki kokuyu hiç unutmaz. Yazın fabrikanın sosyal tesisleri deniz kenarına, kumsala taşınır, yan yana çadırlarda aileler yemekleri birlikte yer, tadına doyulmayan bir dostluk sahile yayılır.

Ferrokrom paslanmaz çelik üretiminde kullanılan stratejik bir üründür. 1958’de Kamu ve Fransız ortaklığı ile kurulan işletme 1970’te tamamen kamulaştırılır. Ancak bütün stratejik ve iktisadi önemine rağmen Özal ve Çiller’in önünü açtığı ve AKP döneminde tamamlanan büyük mülk devrinden kurtulamaz. Topluma ait olan bütün fabrikalar, madenler, limanlar, akarsular gibi halktan çalınarak sermaye sınıfına devredilir, 2004 yılında özelleştirilmesi tamamlanır.

Şimdi geleceğimizi karartan bu korkunç hırsızlığın sonuçlarını yaşıyoruz. Eğer bir ülkenin bütün mülkü sermaye sınıfına aitse o ülkede yönetime katılamazsınız. Başkanlık sisteminin getirdiği keyfiyete dayanan baskı rejimi başka türlü açıklanamaz. Ancak böyle bir sistemde “Başkan” ya da her neyse yürütme de iktidarsızdır. Kime krom satılacağına karar veremez. Neden ferrokromdan Türkiye’de paslanmaz çelik üretilmediğini kavrayamaz. Şirketlerin nasıl uluslararası piyasalarda borçlandığını yönetemez.

Şu veya bu, kim “başkan” olursa sadece sermayenin basit bir aracı olacaktır.

Türkiye Komünist Partisi’nin seçime sokulmaması üzerine düzen değişikliği isteğini halk arasında yaymak için bağımsız aday olarak katılan Sevinç İlkuçan Sertbarut fabrikasını geri istiyor.

Ferrokrom işçisinin kızı bu düzeni değiştirebilir mi?

Evet, eğer sizler peşinden gider destek olursanız, düzen değişir.

Bu ülkenin başka bir kurtuluşu yok.
 

*Destek olmak için sosyal medya hesabına bakabilirsiniz:

https://goo.gl/uGMy7N