Bedeli kim ödeyecek?

Haberler büyük bir silahlanma yarışına işaret ediyor. Özellikle yarış emperyalist savaşların alametlerinden savaş gemileri üzerinden gidiyor. İngiltere geçen hafta tarihinin en büyük uçak gemisini denize indirdi. Çin donanma tarihinde dönüm noktası olarak nitelendirdiği modern bir destroyeri donanmasına kattı. Rusya yeni bir uçak gemisi için hazırlık yapıyor. Dünyanın en pahalı uçak gemisi Gerald Ford bu Eylül’de ABD donanmasına katılıyor.

Emperyalist hegemonya krizi savaşını çağırıyor, bu kadar silahı her gün burnumuza sokmaları boşuna değil. Bu akılsızlığın, bu kana susamışlığın, bir avuç sermaye sınıfının açgözlülüğünün bedelini kim ödeyecek?

Eğer bir bedel söz konusuysa bu işçi sınıfı devrimini yapamadığı içindir.

Şimdi taraflar henüz kazanacaklarından emin değiller, karşı tarafı yoklayarak ve sakinmiş gibi demeçler verirken arka tarafta  çılgınlar gibi hazırlanıyorlar. Ve bekliyorlar.

Ancak tarihi insanlar yapıyor. Bu işin açmazları var, psikolojisi var, delileri var, kazaları var…

Milyarlarca insanın yaşamı bu asalak sınıfın aptal yöneticilerinin elinde.

Şimdi Suriye’ye bakın. Ben geçen hafta yazmıştım, Ali Örnek ise çok yeni Suriye’deki duruma ait ayrıntılı bir analiz sundu.

Kısaca, ABD Suriye’de bir kez daha istediğini yapamıyor, ne vekalet verdiklerinin gücü yetiyor, ne dışarıdan desteğin. Petrol yataklarının bulunduğu ve ABD’nin  ayırmayı planladığı ancak Suriye ordusunun inisiyatifi ele aldığı Güneydoğu Suriye’de tek çare ABD’nin doğrudan Suriye ordusunu vurması.

Vurdu da. Kimyasal silah bahanesi ile bu bölgeye destek veren askeri havaalanı füze saldırısına uğradı. IŞİD mevzilerini bombalayan bir Suriye uçağı düşürüldü. Bunun üzerine Rusya bu olayın tekrar etmesi durumunda hava savunma sistemlerini ABD uçaklarına kitleyeceklerini ve “orantılı” bir karşılık vereceklerini bildirdi.

Ancak ABD’nin beklemeye, ortamın yatışmasına zamanı olmadığı ve kapsamlı bir saldırıya hazırlandığı anlaşılıyor.

Ukrayna’da bir istihbarat subayı suikasta uğradı, yine Ukrayna ağırlıklı olmak üzere bir siber saldırı yaşandı. Uluslararası ortamda böylece Rusya muhtemel fail olarak baskıya alınmaya çalışıldı.. Daha önce de bazı siber saldırıları Çin tarafından yapılmış gibi gösteren ABD’li siber birimlerin olduğu basına sızmıştı.

Bu eylemleri gerçekten Rusya yapmış olamaz mı? Hiçbir burjuva tarafa güvenip kefil olacak halimiz yok, tabi ki yapabilirler ama olayın bütünü bugün başka bir tarafa işaret ediyor.

Ve yine kimyasal silah hikayesi. ABD’li yetkililerin bir kısmı bile bu iddianın nereden çıktığını anlamadı. “Suriye devletinin yeni bir kimyasal saldırı hazırlığı içinde olduğu ve bunun bedelini ağır ödeyeceği” ilan edildi.

Bu kadar bayat bir yalana nasıl tekrar tekrar başvurabiliyorlar? Emekçi sınıfların örgütsüzlüğü mü, yığınların cahil bırakılmışlığı mı, bütün burjuva siyasetlerinden yayılan genel namussuzluk hali mi bu mide bulandırıcı özgüvenin nedeni?

Anlaşılan bir kez daha bir provokasyonla sinirler sınanacak, savaşın eşiğinde bir kumar oynanacak.

Bu yüzyıl uzun sürecek.

21. Yüzyılın ilk yarısının kaderini belirleyecek olan, emekçi sınıfların bu akılsızlığın bedelini sermayeye ödetip ödetemeyeceğidir.

“Ya sosyalizm  ya barbarlık” belgisi buraya denk geliyor.