Yedi gaste...

Erbil Tuşalp'in “Yedi gaste...” başlıklı yazısı 10 Haziran 2013 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

BİR MÜJDE GİBİ: Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti birikiminin zahmetsizce sıfırlanacağı planlanmıştı. Kin, öfke ve intikama dayalı programlar yürürlüğe kondu. Akla ziyan işler yapıldı. Kan aktı. Can yakıldı. Düzeysizlik tavan yaptı. Ancak evdeki hesap çarşıya uydurulamadı.

Başbakan partisi akepe’nin bilinen bu tutumu kimseyi şaşırtmadı. Bilinmeyen ve şaşırtıcı olan Gezi Parkı’nda bir müjde gibi ortaya çıkan genç kuşak oldu. Özgürlükleri ve kurucu değerleri savundular. İnsanın ayağa kalktıktan sonra insan olduğunu anımsattılar. “yüz metreyi” belki ağabeyleri kadar hızlı koştular. Yine sadece “ karıncalara merhaba derken” eğildiler, yara sararken diz çöktüler.

İki bin on üç yılının mayıs ayının son günü on yıl boyunca görmeyen, duymayan, konuşmayan, korkan, aşağılanan halkın sesi soluğu, gözü kulağı artık onlardı. Annenin, babanın, dayının, amcanın, teyzenin, halanın algılamadığı, açıklamaktan korktuğu ve belki de utandığı büyük ihaneti bir tek onlar anladı. Son on yılda utanılacak ve bir gün mutlaka hesabı sorulacak ihanetler vardı:

Örneğin biri “Cumhuriyet bitmiştir, laik sistemin değiştirilmesi gerekir” derken, öteki “biz referansı İslam olan bir düşünceyi temsil ediyoruz” dedi.

Örneğin biri “İslam’ın yalnız ahreti değil, dünyevi düzeni de içerdiği bir gerçektir. Biz İslam’ı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz” derken, öteki “Türkiye Cumhuriyeti 1923’ten beri sürekli gerileyiş içindedir. Ne yazık ki Türkiye’nin yetmiş yıllık tarihi boşa harcanmış bir zamandır” dedi.

Ve “değişim dönüşüm...” yalanıyla servis edilen daha ne “herzelerin” peşinden koşuldu.

* * *

BİR KORKUM VAR: Tarih boyunca tüm dünyada vergi kaçakçılarını, hayali ihracatçıları, sahte fatura düzenleyenleri, ihaleye fesat karıştıranları, zimmetçileri, rüşvetçileri, uyuşturucu tacirlerini, silah kaçakçılarını, kara paracıları, kumar ve fuhuş sektörünü koruma ve kollamanın gazeteci kaleminden geçtiği biliniyor. Ama tam yedi gazetenin aynı başlıkla çıkacak kadar iktidar kıyakçılığı görülmüş şey değil. Benzetmek gibi olsun.

Sermaye yapısını ve kadrosunu akepe’nin oluşturduğu ve hatta bir kaçına Recep bey ailesinin ortağı olduğu “Sabah, Habertürk, Bugün, Star, Türkiye, Zaman, Yeni Şafak gazetelerinin ortak başlığının” çağrıştırdığı dönem dosttan düşmandan uzak dursun:

Anımsamanın bence tam zamanı. İktidara geldikten hemen sonra gazetecileri “devlet görevlisi” haline dönüştüren Hitler’li yıllarda Alman basınında “yedi gazete ayıbı” yaşanmadı. Oysa o, her sabah gazetelerin yazı işleri müdürlerini “Halkı Bilgilendirme ve Propaganda Bakanlığı’ndaki Gözetim ve Talimat Merkezi’nde toplayıp propaganda nazırı Goebbels’i dinlemeye mecbur ediyordu. Bu toplantıda hangi haberin yayımlanacağı, haberin nasıl yazılacağı, nasıl başlıklar atılacağı ve başyazıda hangi konunun işleneceği bildiriliyordu. Rastlantı bu ya bu organizasyonu Basın Odası Başkanı sıfatıyla Hitler’in Birinci Dünya Savaşı’ndaki emir başçavuşu Max Amann denetliyordu. Bu bence ürküten, korkutan bir benzerlik.

* * *

BİR SAVAŞ MI?: Gaz bombasıyla, çivili sopasıyla saldıranların kinle, öfkeyle vurup intikam hazzına ulaşanların karşısına dikilip son on yılın hesabını kesen bu sevgili çocukları kıskanmamak elde değil.

70 durağında beklerken inanın sizi çok kıskanıyorum. Ama sizi kıskandığımdan çok daha fazla seviyorum. Siz kimsenin yapamadığını yaptınız. “Hayır” demenin tadını anımsattınız. 21,5 milyon oyu ile semirip gelişenlere fatura ödetmenin yolunu açtınız.

Şimdi ülkenin tüm meydanlarına sımsıkı sarılıp biraz dinlenin, azıcık soluklanın. Recep beyin tarihi “ihya eden gericilik” projelerini, İstanbul’u “berbat eden rant tasarılarını” pazarlarken “her ne pahasına olursa olsun bedel ödeme” vurgusunun şifresini çözün.

Son on üç gün , “bize özgü” bir diktaya karşı çıkmanın gereğini mi anlatıyor?

“Türkiye örtülü bir iç savaş mı yaşıyor, yoksa bir iç savaşı mı bekliyor?”

Gazetecilerin yapmadığını yapın “dünya güzeli” pankartlarınız ve “baş belası” tweet’lerinizle sorularınıza yanıt arayın.