Şirinlik muskası

Erbil Tuşalp'in “Şirinlik muskası” başlıklı yazısı 04 Şubat 2013 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

İnsanlık tarihi sayfa çevirip yirminci yüzyılla vedalaşmış, yeni bin yıla bir adım kalmıştı. 1999 yılının ilk günleriydi. Hiç unutmuyorum saf saf sormuştu:

-Abdi Bey’in gazetesinde cinayetin perde arkasını araştıran bir ekip oluşturulsa fena mı olur?

Daha önce bir çok kez yinelenen bu sorunun gazetenin patronuna göre bir tek yanıtı vardı:

-Bu gazete benim, Abdi İpekçi’nin değil.

O günden bugüne geçen14 yıl boyunca bu soru bir daha hiç sorulmadı. Abdi Bey öldürülmesinden bu yana her yıl gömütünün başında anılıyor olsa da, cinayetin ip ucu tetiği çektirenin elinde kaldı.

Oysa o günlerde ülkenin yüzyıllık uykusundan uyanma olanağı vardı. O günlerde kullanılmadı. Bugün de var ama yine kullanan yok.

*

Türkiye, bugün artık “kim bunlar, ne yapmak istiyorlar” gibi sorulara yanıt aramıyor. Çünkü kimin ne olduğu, ne yaptığını biliyor. Dahası zalimin zulmüne katılıyor, destekliyor.

Örneğin Mehmet Ali Ağca’yı yıllar önce Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçıranlardan biri ulusal egemenliğin temsilcisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde volta atıyor. Aldıran yok. Yüzüne vuran da, anımsatan da yok. Kimsenin umurunda değil. Turuncu koltukların beyleri “egemenliğin ulusun mu milletin mi olduğunu” tartışıyor.

***

Görmeyen/ konuşmayan/ duymayan/ karışmayan üstelik son on yıldır “savaşın arkasından dolaşıp puan almaya” kalkışan Türkiye’nin “ortak belleğe sığınmaktan” başka çaresi kalmadı. Kalmadı çünkü “halkla dalga geçmeyi bırakan başkan adayı başbakan tarihle kafa bulmaya” başladı.

***

“Başbuğ’a terör örgütü mensubu diyenleri tarih affetmez” derken ya bellek silme konusunda “psikolojik savaşın” ulaştığı gelişmeyi kanıtlıyordu ya da bir ihtimal “siyasal belleği olmayan bir halkın geleceğini” pazarlıyordu.

Önce 2008’den bu yana yaşanılanları, sonra geçen hafta televizyon ekranından söylediklerini anımsayın.

-Bizim firkateynlerimiz, gemilerimiz var.. Neredeyse oralara gönderecek subayımız kalmıyor.

Kendi kendine mi konuşuyor, yoksa uykuda mı sayıklıyor belli değil:

- Terörle mücadele edecek komutan bulamıyoruz.

Öfke nöbeti de depreşebilir. Şekeri yükselmesi de, tansiyon düşmesi de olabilir:

-Yahu Genelkurmay Başkanı’nı niye içeri alıyorsun arkadaş. Böyle şey olmaz. Delili kesinse ver hükmünü bitir işini.

Bu şirinlik muskasıyla Türkiye’nin nereye yelken açtığını bilen yok.

***

Tamam anlaşıldı, “ordunun savunma refleksini sıfırlamaya” dönük okyanus ötesi planları yapanları tarihin affetmeyeceğini herkes biliyor. İyi de “bana bir savcı bulun” diyen cumhurbaşkanı ile “ ben davanın savcısıyım” diyen başbakanı tarih affedecek mi?

***

1) Elde “benzin bidonu” ile Madımak’ı yakmaya gidenleri saklayanları, 2) “eve dönüş yasası” ile Madımak katillerini salıverenleri 3) Sivas’ta toplanan Bakanlar kurulunda diri diri yakılan insanlardan söz etmeyenleri tarih affedecek mi?

***

1) Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ü 2) İsmailağa cemaati ve Fethullah Gülen hakkında soruşturma başlatan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’i 3) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yargılanmasını isteyen Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Yargıç Osman Kaçmaz’ı 4) Şehitlere “kelle” diyen Başbakan’ı üç kuruşluk para cezasına mahkûm eden yargıç Sevgi Övüç’ü 5) Başbakan Erdoğan’ın belediye başkanlığı dönemindeki mal varlığının artışını soruşturan ve de Fethullah Gülen’in Dışişleri Bakanlığı’ndaki “kripto şiflerini” bulan YARSAV Başkanı Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu yargı karşısına çıkaranları tarih affedecek mi?’

***

1) “Cumhuriyetin başında Bediüzzaman’ın sözleri dinlenseydi ülkenin durumu böyle olmazdı” diyen 2) “laiklik ilkesinin yerini İslam’la bütünleşme modeline bırakmasından” yana olan milli eğitim bakanlarını 3) Oğulların sünnetinden kızlarının gelin telinden servet sahibi olanları 4) Başta Suudi Arabistan olmak üzere Arap ülkelerinden gelen kara para trafiğine izin verenleri tarih affedecek mi?’

***

İnsanın “yahu niye şirinlik muskası takı-yorsun arkadaş” diye başlayıp “söylediklerin doğruysa donanmayı terhis et, başladığın gibi devam et” diyesi geliyor.