Akil adam galerisi-2

BİR ŞİŞKO İMAMCIK: Galerinin bugünkü konukları “psikolojik savaş unsuru” olarak hükümet adına ikna turuna katılan feleğin çemberinden geçmiş iki ünlü gazeteci. Biri “akil rekortmeni” Taraf’tan, öteki Yeni Şafak’la ikincilik kürsüsünü paylaşan Star’dan. İki yeminli yandaş. Gazeteleri ayrı gönülleri bir.

Biri ‘68 kuşağının gençlik liderlerinden. Önce Tarsus Amerikan sonra Ankara Siyasal Bilgiler. 12 Mart ve 12 Eylül’e ödenen 7 yılın mahpusluk ve kaçaklık günleri. Dönene kadar Çin yanlısı sıkı bir solcu. Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi’nin başkanlık kurulu üyesi. Türkiye’nin zor yıllarında Aydınlık gazetesinin genel yayın yönetmeni Almancı Oral Çalışlar.

Öteki imamın ordusu kuruluncaya kadar Arapça’yı Suriye çöllerinde arayan adil düzenci-milli görüşçü mazlum bir Nurcu. İmam hatipli Yüksek İslam Enstitü’lü bir şişko imamcık. Önce Exeter’de İslam Araştırmaları Enstitüsü, sonra Harvard’da Ortadoğu Araştırmalar Merkezi. En sonunda ülkenin yönetimine en yakın köşe yazarı Fethullahçı Bilderberg’çi Fehmi Koru.

***

KATKIDA BULUNMAYA HAZIR: Oral’ın dönekliği çok konuşuldu ama korkaklığına pek değinen olmadı.12 Mart’ın acılarını bilenlerin çoğu gibi o da 12 Eylül’den çok korktu.

Cunta gücünü, üç gazeteyi Aydınlık’ı, Demokrat’ı ve Hergün’ü bir gecede süresiz kapatarak gösterdi. Kapatma işleminden 6 gün sonra İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’na yapılan başvuru anlamlı bir gülümseme ile karşılanacaktı.

Aydınlık gazetesi Genel Yayın Müdürü Oral Çalışlar inanması güçtü ama yönettiği gazetenin “bugüne kadarki yayın dönemlerinde Milli Güvenlik Konseyi’nin ilan ettiği amaçların gerçekleşmesine çalışıldığını...” savunuyordu. Anlaşılan çok korkmuştu utanılacak bir iş yaptığının ayırdında değildi. Başvuruda ileriye dönük acıklı bir beklenti vardı:

“Gazetemiz görüş, öneri ve yapıcı eleştirilerini her zaman olduğu gibi açık yüreklilik ve dürüstlükle ortaya koyarak yeni yönetimin ilan ettiği amaçların başarılmasına katkıda bulunmaya hazırdır”

Oral’ın yeni darbeye hizmet etmeye hazır olduğunu söylemesine pek inanan çıkmadı. Ama o uğursuz dilekçe 33 yıl sonra psikolojik savaş unsuru akil adam olmanın belki de ilk adımı oldu.”

***

PSİKOLOJİK SAVAŞI ÖRGÜTLEYECEK: Onu en iyi birlikte saf tuttuğu mücadele arkadaşı yakınları anlattı. CIA’in “ılımlı İslamcılara daha çok hayat hakkı verilmesi gerektiğini” raporladığı yıllarda radikal İslamın yayın organlarında “İslami hassasiyet gözlenmeyen Fehmi Koru, bizce pasifist bir ajandır” suçlaması vardı. Suçlamalar insafa sığmayacak kadar ağırdı.

“Ayet ve hadisleri alet ederek, İslamcı hareketi içten yıkıp teslim alacak bir psikolojik savaşı örgütleyecek koordinasyon kurulunun baş danışmanlığına kişisel özellikleri tek tek sayılan Fethullah Gülen, yardımcılığına ise Hoca Efendi’nin yakını Fehmi Koru’nun getirilmesi” öneriliyordu. Tarafçılara göre Gülen, “Körfez savaşı başlar başlamaz tedavi maksadıyla bulunduğu ABD’den Türkiye’ye gönderiliyor” ve hiç zaman yitirmeden propagandaya başlıyordu. (Taraf dergisi, Mart 1991)
Suçlamalara aldırmayacak gazeteci kimliğinin gölgesinde bildiği yolda yürüyecekti. Bir gün Suudi Arabistan Kralı Fahd bin Abdülaziz’in danışmanı CIA ajanı Ruzi Nazar’la, bir başka gün CIA ajanı Frank Terpil’in müşterisi Murat Bayrak’la “söyleşi yapmaya” gidiyordu. Söyleşilerde elbette Nazar’ın Orta Asya danışmanlığı, Terpil’in silah tüccarlığı olmayacaktı.

Böyle bir donanımla gelinen adresin “akil damgalı psikolojik savaş unsuru” olması belki de olağan bir sonuçtu.

O, sanki bu iş için yaratılmıştı. Kimi zaman patron kulağına atılması gereken yazarları fısıldayacak kimi zaman polise savcıya yol gösterecekti.

***

Şimdi bunları psikolojik savaş unsuru yapanlar, gerçekten barış istiyor mu, bir kez daha düşünelim.