Sıra şimdi onlarda

Haziran direnişlerinin hemen ilk günlerinde meydanlarda bir slogan yükseliyordu:

“Hükümet istifa!”

Bu, AKP’de ve hükümet içinde yer almış olanlar arasında hâlâ etik değerleri olan, vicdan ve onur sahibi insanlar olabileceğini varsayan bir slogandı. Aslında böyle birileri olsaydı, bunu son bir uyarı olarak algılayıp, istifa etmek için bir olanak olarak kullanırlardı.

Aslına bakılırsa, sıradan ahlâk sahibi, yurtsever birileri için Haziran’a dek beklemeye de gerek yoktu. Paralel Erdoğan’ın, paralel tarikatçıların, ABD emperyalizminin paraleli oldukları çoktan sır olmaktan çıkmıştı. Bunların çevresine toplanmış iş-çevirenler, hempalar, akraba ve taallûkatın elbirliğiyle bu ülkenin değerlerini nasıl talan ettikleri apaçık gözler önüne serilmiş, kendi ifadeleriyle de doğrulanmıştı. Paralel Erdoğan’ın padişahlık hayalleriyle ülkeyi nasıl bir diktatörlüğe doğru götürdüğü de gün gibi ortadaydı. Haziran’da yükselen sesler son bir ikazdı. Sonun başlangıcıydı. Anlayana...

Dün bir kez daha yükseldi aynı talep:

“Hükümet istifa!”
Bu sloganın hedefi artık ne Paralel Tayyip, ne de onun çevresine toplanmış “biad unsurları” olamaz. Çünkü onlar istifa ettikleri anda kendilerini önce yüce divanda, sonra da demir parmaklıklar ardında bulacaklarının bilincindeler. Yolları belki Lahey'den de geçecek. Artık istifa edemezler. Ve asla istifa etmeyecekler.

Ülkenin açık bir diktatörlüğe sürüklendiği şu günlerde bu sloganı asıl duyması gerekenler, Recep Tayyip ve çevresine topladığı biat unsurlarını hükümet olarak tanımaya devam edenlerdir. Ecevit nezaketiyle Paralel Tayyip’e hâlâ “sayın” Başbakan, çevresindeki biad unsurlarına “sayın” bakan diye hitap ederek onlara meşruiyet atfedenlerdir.

Yok ayakkabı kutusu ne olmuş? Para nereden gelmiş? Nereye gitmiş? Delil var mıymış, yoksa yok muymuş? Para devletten mi çalınmış, yoksa kişisel servet miymiş? Oyalanıp durmayın! Bunlarla halkı da oyalamayın!

Biraz kafası çalışan birinin, bu ortamı elbirliğiyle hazırlayanların ülkede açık bir faşist diktatörlük kurma yolunda ilerlediğini görmemesi mümkün mü?

Paralel Tayyip dar bir çevreyle birlikte bunun toprağını belliyor. Meclis koltuklarını ele çirmiş paralel AKP’liler gerektiğinde uçan tekme ve yumruklarla kimisini torbada, kimisini pakette çıkarttıkları yasalarla gübreliyor. Çankaya’da oturan paralel de suluyor.

Böylece oluşan ortam mümbit bir toprak değil, faşist diktatörlüğün yükseleceği bir bataklık olacaktır!

“Hükümet istifa” sloganı, artık hiçbir meşruiyeti kalmadığı halde devleti ele geçirmeye devam etmekte olan Paralel Tayyip'i ve ona paralel olanların iktidarını “meşru bir hükümet” olarak tanımaya devam edenlere sesleniştir.

Ne hukukun, ne de yasaların geçerli olmadığı, her duruma karşı yeni bir yasa çıkaran, yargı ve yürütmedeki devlet kadrolarını satranç tahtasında piyonlar gibi oradan oraya süren bir iktidarla karşı karşıya bulunmaktayız. Naziler de böyle gelmişlerdi Almanya’da iktidara. Adım adım... yasamayı, yürütmeyi ve tüm adalet mekanizmasını ele geçirerek... attıkları her adımı da yasalara uydurarak!

Bu andan itibaren, hiçbir amaç, hiçbir beklenti bunlara meşruiyet atfetmeye neden olarak gösterilemez! Bunu yapan herkes, her Parti, her hareket, tarihsel olarak bunların suçlarına iştirak etmiş sayılacağını bilmelidir.

Kimyalı sular, göz yaşartıcı gaz bulutları, plastik mermiler arasından halkın aydınlıktan yana güçlerinin sesleri yükseliyor: “Hükümet istifa!” Halk böylece gereğini yapıyor. Şimdi sıra muhalefette olduğunu iddia edenlere gelmiştir. Gereğini yapma sırası artık onlardadır.