Marjinal, en çapulcu ve en tehlikeli teröristler

Ülkemizdeki -bir anlamda- marjinal, en çapulcu ve
en kapsamlı terörist eylemler içinde olanları merak edenlere

“Terörist” sözcüğünü 60’lı yıllardan bu yana yaygın olarak tanıyor halkımız. Ne anlıyor bu lâftan? Toplumu teröre boğan ve zor kullanarak düzeni de değiştirmeye yönelik -aslında teröristlerin sadece dar bir kesimi böyledir- eylemlere girişen insanları anlıyor. Bunların tek başına olamayacakları için, doğal olarak bir örgütün elemanları olduklarını varsayıyor. Bu örgütün de üyelerini çok katı bir hiyerarşi içinde, sımsıkı bağlarla birbirine bağladığını, örgüt disiplinine uymayanların şu ya da bu şekilde bitaraf edildiğini falan da yıllardır duymuş okumuş. “Terörle Mücadele” ekipleri sürekli olarak bu tür örgütleri, bunların üyelerini -ve en önemlisi- en tepesinde oturanları kovalayıp duruyor.

Peki, ya “Marjinal”? Bu kavram, son aylarda Recep Tayyip Erdoğan sayesinde yabancı dil bilmeyenlerin de lügatçesine girdi. Neyi kastediyor bu lâfla? Sayıca pek az oluşa işaret ediyor. Ayağa kalkan milyonlara “bir avuç” derken de kastı bu. Toplumda marjinallikten aslında dar bir kesim anlaşılır ve bunlar sayıca ne denli az olursa, o kadar da marjinaldirler. Ancak bu saptama mutlak sayılara dayanmaz, salt görecedir. Örneğin Minh dilini konuşan 50 milyon insan Çin Halk Cumhuriyeti’nde küçücük bir marjinal grup oluşturmaktadır.

Bunların ardından da RTE’nın ağzından “çapulcu” kavramı döküldü ortalığa. Bu kavramdan da, önüne gelen her yeri, yakıp yıkarak, her şeyi de çalarak, yağmalayarak geçip giden insanları anlar halkımız.

RTE’ın Türkiye’de yüz küsur kent ve kasabada caddeleri, meydanları dolduran onca insana marjinal demesi göz göre göre söylenmiş bir yalandı. Üstelik, karşılaştığı bunca polis terörüne karşın barışçıl gösteri sınırlarını aşmayan bu insanlara “terörist” damgası vurması, miting alanından çöpünü bile toplayıp ayrılan göstericilere “çapulcu” demesi (kalan çöp, polisin çöpüdür) beni düşündürdü. (Her ne kadar, Recep Tayyip ve AKP hükümetine karşı ayağa kalkanlar, tüm gösteriler boyunca elden bırakmadıkları espri yetenekleriyle bu “çapulcu”luğu benimsemiş ve karşıt olarak kullanmaya başlamış olsalar da bu kavramın sözlüklerdeki tarifi değişmiş değil.)

Kimdir, kim lerdir asıl “marjinal”, “çapulcu” ve “terörist” olanlar? Bunları en sıkı hiyerarşi ve disiplin içinde birarada tutan “örgüt” hangisidir? Bu ülkede kimler bu kavramların sözlüklerdeki tarifine en uygun eylemler içindedir? Bunların başında kim vardır? Teorik olarak, düz bir Aristo mantığıyla bir dizi soruyla asıl yanıtların peşine düştüm.

“Marjinal”: Burjuvazinin hakim olduğu ülkelerde -verili örnekte de- seçimlerde çoğunluk sağlayarak iktidara gelen hangi parti gerçekten toplumun çoğunluğu temsil etmiştir? Zaten eşitsiz koşullar altında seçimlere girmiş ve girmekte olan bir parti var mıdır bu ülkede? Diğerlerinin hiçbirinde olmayan ekonomik olanaklarla yola çıkan, toplumun önemli bir bölümünü dinsel söylemlerle aldatarak, hâttâ bir kısım okumuş yazmışı bile yalandan vaatlerle kandırıp, akıllarını felce uğratarak, bu arada en yoksul olanlara un-şeker-kömürle rüşvet vererek seçimlere girişmiş ve uzun süredir aynı yöntemlerle iktidarda kalmış artık belediyelerin ve devlet aparatının da olanaklarını kendisi için seferber eden bir örgüt biliyor muyum?

Seçim sonuçlarına matematiksel olarak bakarsam, yüzde 10 barajını burjuva iktidarlardan bıkkınlığı yılgınlığa ve umutsuzluğa dönüştüğü için seçimlere katılmayanları kimi zaman bir örgütün çağrısı üzerine, kimi zaman da bireysel olarak seçimleri protesto edenleri “öbürlerinde iş yoktu bir de bunları deneyelim” demek mecburiyetinde bırakılanları “gelen gideni aratır” diyerek bilinmezden korkanları, iktidar döneminde diğer partilerden satın alınmış bakanları da sayarsam, iktidarda olmakla birlikte, tüm iddialarına karşın ülke nüfusunun siyasetten anlamaya başlayan bütünü içinde asla çoğunluğu temsil edemeyecek hangi partiyi tanıyorum? Toplumun tümünün yaşamına kara çarşaf misali çökmüş marjinaller aslında bunlar olsa gerek!

“Çapulcu”: Kelimenin asıl anlamına uygun eylem içinde olanlar kimler olabilir? Bu ülkenin tüm değerlerini, devlete ve belediyelere -yani halka- ait tesislerini, yeraltı zenginliklerini, kentlerin yeşil alanlarını, ormanları, akarsu ve göllerini, kıyılarını, KİT alanı olarak belirlenmiş yerlerini babalar gibi satışa sunan ve değerlerinin çok altında yağmalanmasını sağlayanlar kimler? Tarihinde benzeri görülmemiş bu yağmadan sonra, beklenmedik biçimde ortaya çıktıkları gibi çekip gidecek olanlar kimlerdir? Kuşkusuz asıl çapulcular bunlar olsa gerek!

“Terörist”: Siyasal arenada, öfkeyi nutuk atmak yeteneği sanan, sürekli çatık kaşlar, aşağılayıcı ve tehditkâr ses tonuyla siyasal ortamı gergin tutmaya özen gösteren kim? Önüne geleni azarlayan, o da yetmeyince değişik kesimleri ötekileştirerek, aşağılayarak, bir kesimini bir diğerine düşmanlaştırarak birbirlerine saldırtma sinyalleri vererek tüm toplumu terörize eden ve böylece adım adım ülkedeki toplumsal düzeni değiştirmeye çalışan biri var mı? Bu kişin emri altında komşu bir ülkede terörle sadece iktidarı ve onun başındakini değil, düzeni de temelden değiştirmek için oradan buradan derlenmiş kiralık katillerin silahlı eylemlerinin propagandasını yapan, dahası bunlara üs sunan, silah, cephane ve her türden mühimmat temin eden, belki askersel-diplomatik taktikler de sunarak kısmen beyin görevi üstlenenler birileri var mı ortada? Dahası. bir mahalleyi, kenti ya da ülkeyi değil, birçok ülkeyi içine alan bir coğrafi bölgeyi savaşa, teröre, kan ve gözyaşına boğmaya can atanlar kimlerdir? İşte asıl bunlar ülkemizdeki en tehlikeli teröristler olsa gerek.

Bunların en katı hiyerarşiye bağlı olarak sımsıkı bir disiplinle birarada hareket ettiği bir “örgüt” var mı? Tüm yetkililerin tek tek en baştaki tarafından seçildiği, onun emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiği böylece atanan ve dışarıdan en yetkiliymiş gibi görünen üyelerinin bile önce yutkunarak başkanlarına bakıp, sonra konuştuğu bu başkanın da, konumu ne olursa olsun örgütün en tepelerinde duran üyelerini bile uluorta azarlayıp, tehdit ettiği bunun da örgüt disiplini içinde doğal karşılandığı örgüt hangisidir? En tepesindekilerin aynı zamanda kimi tarikatların gizli-açık üyeleri olduğu defalarca söylenen, yazılan, belgeleriyle açıklanan bir örgüt var mı? Yukarıda sayılan eylemleri gerçekleştirme doğrultusunda hangi devletlerle ne gibi gizli anlaşmalar yaptıklarını da “devlet sırrı” olarak halktan saklayanlar kimlerdir? Böylesine sıkı disiplinle sarsılmaz bir hiyerarşi içinde çalışan birçok yanı puslu bir örgüt tanıyor muyum?

Peşine düştüğüm bu sorulara vereceğiniz yanıt sizi de kısa sürede aydınlatacak.

Benden bu kadar.