Yeni tıkanıklık

Aydemir Güler'in “Yeni tıkanıklık” başlıklı köşe yazısı 21 Aralık 2012 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

ODTÜ daha çarpıcıydı. Örneğin Hopa Türkiye’nin bir ucundayken ve “marjinal solculuk”tan “kriminal CHP” fotoğrafına kadar türlü çeşit yoruma açıkken burası Ankara’nın göbeği. Üstelik üniversite.

Antakya bir diğer uç. Alçak sesle konuşulduğu bile olmuştur hatta: “Arapmış zaten çoğu...”

1 Mayıs, 1977’den bu yana toplumun hafızasında riskli gündür. Herkes o gün olacaklara hazırlıklı kalkar yatağından. Ölüm bile şaşırtmaz kimseyi.

Kürt eylemlerine dönük devlet terörü ise ayrıcalıklıdır. Köyler kasabalar bombalanmış, kimin umrunda!
ODTÜ’de solcu gençler devletin güvenlik adına tepki vermesini hak edecek bir şey yapmış değillerdir. Amerikan tabiriyle “önleyici müdahale” oldu ODTÜ’de. Nasılsa başbakan geldiğinde olay çıkartacağı kesin olan öğrencilere önden gaz sıkıp dağıtmak... Kampüs işgal edildi binlerce polis tarafından...

AKP terörü hep taraflaştırma üstünden yol aldı. Hükümet “normal vatandaşı” Hopa’ya düşman olmaya çağırdı, Antakya’ya, Alevilere, Kürtlere düşman olmaya...

Bunların bir karşılığı vardı, kuşkusuz!

Karşı-devrimcilik hem örgütlülüğünü güçlendirme motivasyonu kazanıyor, hem de Orta Anadolu’nun sosyal gericiliğine, İstanbul’un, Ankara’nın sağcı ilçelerine nefret aşılanıyordu bozguncu coğrafyalara karşı. En barışçı yaklaşım türü, herhalde “bu sapkınları üç çocuk yapa yapa boğma” perspektifi olsa gerek.

Öte yandan AKP’nin düşman ilan ettiği yerlerde anlamlı bir örgütlülüğe ve ekonomik çıkara sahip olmayan burjuvazi de takmıyordu olup biteni.
Şimdi ODTÜ’den hareketle öğrenci gençliğin hedef gösterilmesi bu tablonun ötesine geçmiştir. Yükselen dumanlar herhangi bir “sert müdahale” değil, farklı bir konsept. Kuşkusuz farklılık önceki politikalardan kopuş anlamına gelmiyor tersine süreklilik açıkça görülüyor.
ODTÜ’de Erdoğan’a eleştiri ve protesto kapısı kapatılmıştır. Bu elbette mümkün olmayacak. Ancak devlet terörünün sıçramalı bir yayılma göstermesi kaçınılmazdır. Artık şehrin göbeğinde liselilerin öldüresiye dövülmeleri, sadece “uzak” yerlerde değil “buralarda” da parti binalarına panzerle dalınması, Meclis’te başbakanı eleştirmenin meydan dayağı gerekçesi olması beklenir.

AKP tıkanan boruları açmak için başka bir yöntem bulamamıştır.

Nicedir yatırım yaptıkları işlere bir bakın. Genel tıkanıklığın ötesinde AKP’nin avucunun içine aldığı mekanizmalar çalışmaz hale geliyor.
İş Meclis’in seçim tarihini düzenleyememesiyle başladı. Geçen hafta Özal’a bir suikast raporu bile çıkartılamadı!

Bu tıkanma, Kürt sorununun çözülememesi, Alevilerin asimile edilmemesi, Hatay’ın savaş politikalarına kazanılamaması, İzmir’in dincileştirilememesinden farklıdır. Şimdi Erdoğan’ın “buralar benden sorulur” diye baktığı ve adamlarına “gidin getirin” talimatıyla iş görmeyi umduğu başlıklar patlıyor.

Yoksa Davutoğlu partisinin çoğunlukta olduğu bir Meclis kürsüsünde gensoru hakkında konuşurken niye kendini kaybetsin ki? O Ekim’deydi Aralık’ta Patriot eşlikçisi yabancı askerlerin gelmesi Meclis’ten kaçırılmak isteniyor. AKP’nin henüz iktidara tırmandığı günlerde başına gelen ve çok geçmişte kaldığı düşünülen 1 Mart tezkere sendromu depreşiyor. Erdoğan bu yüzden kuvvetler ayrılığını reddetme noktasına geliyor...
ODTÜ faşizme geçişin ilanı. AKP’nin nasıl bir kayaya oturacağı da belli olmuştur!