Sosyalizme Saldırmanın Cazibesi AYDEMİR GÜLER

Kafkaslar'da yaşananlarla söz konusu toprakların on yıllarca sosyalizme ev sahipliği yapması nasıl bağdaştırılabilirmiş? Bu düşmanlık ortamı sosyalizmin izini bile bırakmamışmış. 2008'de eski Sovyet halkları birbirine ölüm yağdırıyorsa, bu o sosyalizmin sorgulanmasını gerektirirmiş. Zaten halklar arasındaki sorunların kaynağı da bu sosyalizm pratiği değil miymiş! Totaliter rejimin baskısı ortadan kalkınca hepsi birbirine düşmüşmüş. Ve hatta, Moskova bu halkları yönetebilmek için aralarında bir şiddet ve korku dengesi kurup hepsini kendine mahkum kılmış...mış...

Gürcistan'ın herhangi bir şeyi yönetme, önderlik etme anlamında ehliyetsiz olduğu çıplak gözle görünen, Sorosgil imalatın en berbat ürünlerinden Saakaşvili, Osetya'ya saldıracak bunun üzerine Rusya ve Abhazya'nın devreye girdikleri bir savaş yaşanacak... ve fatura Stalin ile Lenin'in adreslerine gönderilecek.

Yukarıdaki analiz fragmanlarını ciddiye alan varsa, bu sonuca bakıp geri dönmelidir. Elinden gelen kepazeliği yapacaksın sonra suçlu Lenin ile Stalin olacak. İyi valla!

Saakaşvili'yi bir elinde telefon, kravatının ucunu çiğnerken gösteren kamera kaydını gördünüz mü? Hekimlere "bu görüntüdeki adam sizce deli mi" diye soruluyormuş.

Ölüm korkusuyla ayakları ardına çarpa çarpa, korumalarına tur bindirircesine kaçmak da "insana özgü", delilik de... Ancak Amerika ve Avrupa'nın toplum mühendisliği ustalarının, "imaj mekırları"nın, paranın sultanlarının kafa kafaya verip, Gürcistan için bula bula bu pek sorunlu adamı ortaya çıkarmaları düşündürücüdür. Stratejik değeri bilinen ve bölgemizi içerden kurcalama işinin üslerinden biri yapılacak Gürcistan'a bir provokasyon lideri gerekiyordu.

Buldular. Bula bula bunu buldular. Sovyet sonrası Rusya'ya ayyaş bir sahtekarı yakıştırmalarından anlamamız gerekiyordu!

Bir yüzyıl önce Stalin gibi örgüt ve siyaset ustaları üreten Gürcü toprağına çöken Saakaşvili deliriyumunun sorumlusu Batıdır.

Sosyalizmden uzaklaşan ülkelerde yaşanan trajedileri artık iktidarda olmayan sosyalizme bağlamak ise yeni bir tutum değildir. Emperyalizm sosyalizme karşı mücadelesinde her tür provokasyona, savaş kışkırtıcılığına başvurmuştu. Büyük kazanımlarını haftalarla hesap edilen bir sürecin içinde yitirmenin ağır travmasından, kan çıktı. Sosyalizmi yıkmak için. Sosyalizmin izlerini kazımak için. Sonra da sosyalizmin yıkılışının sonucu olarak, sosyalizmin izleri kazınmakta olduğu için... kan çıkmaya devam etti.

Sosyalizmde seyahat özgürlüğü yok diye başımızın etini yiyen batı yalanlarından çıka çıka on milyonlarca eski sosyalist ülke yurttaşının işsizliğe ve yoksulluğa sürüklenip göç yollarına düşmesi çıktı. Bu büyük provokasyonun yaratıcıları, dönüp sosyalizmin kalkınma sağlamadığını söyleyebildiler. Fuhuşa müşteri olanlarla fuhuştan para kazananların sosyalizmin kadınlarda ahlaki düşkünlüğe neden olduğunu iddia etmeleri, mide bulandırıcı değil midir?

Bir ülkenin sanayisini yıkacaksın, sonra sosyalizm yapamamış diyeceksin! Fabrikaları kapatacaksın, sonra, "bakın işsizliği de çözememişler" diyeceksin! Milliyetçiliği kışkırtıp, bürokrat-mafya çiftleştirmelerinden yeni egemenler üreteceksin, bu uğurda para ve silah akıtacaksın, sonra bunun adı "bak bak, sosyalizm uluslar için bir hapishaneymiş" olacak!

Bu ahlaksızlık ve akılsızlık yaygındır. Yanıt vermeye değmez bir ucuzluk olarak görülmemeli, kıyasıya kavga edilmelidir.

Provokatör devlet müsveddesi Saakaşvili Gürcistan'ının, onlarca etnik gruba ve ulusa, özerk bölgeye ve komşu yoldaş cumhuriyetlere kardeşliğini sunan sosyalizmin Gürcistan'ıyla ne alakası olabilir! İkisi arasında büyük bir ihanet, karşı-devrim, emperyalist tasfiye var. "Batı uygarlığı" ve onun Türkiye'deki sevdalıları, sosyalizmin seksen yılda yaptığını on, on beş yılda yerle bir etmiş olmakla övünebilirler! Hepsi o kadar.

Bu övüncü sahipleneceklerine, kalkıp "hani sosyalizmde halklar eşitti, barışçıydı, nerede" diye horozlanmak akılsızlıktır ama daha fazlasıdır da.

Türkiye'nin emperyalist dünya içindeki yeri önümüzdeki dönemde şiddetle tartışılacak. Bu tartışmada egemen güçlerin bütün kanatlarının ortaklaşa derdi, ikna edici argüman üretememektir.

Türkiye egemenleri, emperyalizm karşısında haklı konumda yer alan Rusya'nın komünistliğini özleyecek haldeler! Anti-komünizm mesleğinin yerine bir yenisini koyamadılar çünkü.

Türkiye egemenleri, yine emperyalizm karşısında haklı konumda duran İran'ın, şeriatçı, gerici diktatörlük yanını eleştirebilme ve buradan kendi haksız ittifakını meşrulaştırma imkanına ise epeydir sahip değiller...

Ne yapacaklarını bilemiyorlar. Sola saldırmanın cazibesi buradan geliyor.