Solun Ergenekon Tasnifi

Ergenekon'a soldan destek gelmesi önemliydi. Ne de olsa bir demokratikleşme masalı sol olmadan anlatılamaz.

Ve Ergenekon solu yeniden biçimlendirecekti.

Geçenlerde bir gazete döküm çıkardı. Liberal solcular döküme üzülmüş olsalar gerek. Durum şuymuş. Üç kategori var:

Sonuna kadar gitsinciler: DSİP, SP, Yeşiller.

Kayıtsız şartsız destek olmaz diyenler: EMEP, SDP, SEH.

Ergenekon operasyonunun muhalifleri: TKP, ÖDP, Halkevleri.

Türkiye solu bundan ibaret değil elbette. Ama bu kadarı sonucu belli ediyor. Üstelik kuşkulu öğelerle birlikte. En kuşkulusu da genel başkanlığını, ABD emperyalizmiyle bağlantı kokan her şeye çok duyarlı olduğunu bildiğimiz Mihri Belli'nin eşi Sevim Belli'nin yaptığı SP'nin sonuna kadar gitsinci sayılması.

İlk kategoriye girecek başka öbekler var tabi. Ancak, dedim ya, sonuç bellidir. Türkiye solu tartışmasız bir siyasal ve nicel ağırlıkla Ergenekon operasyonunun bir demokrasi adımı olduğu iddiasını reddetmiştir.

Bunu biz değil liberaller saptamış...

Böyle saptanan sonucun liberallerce sineye çekilip kabul edilmesi beklenmemelidir. Madem solun mevcut yapısı içinde yeni bir ehlileştirme ve AKP'lileştirme operasyonu başarısızlığa uğradı, yeni açılımlar gündeme getirilecektir. Liberal cenahtan duyulan seslerin bu kapsamda okunması gerekir.

Ancak bu kez işler daha önceki saf veya melez liberal projelerden daha zordur.

Bir kere, solun birliği büyüsü artık tükenmiştir. Tersine sol-liberalizm önümüzdeki vadede siyasal alana bir "bölen" olarak çıkacaktır.

"Daha büyük birlikler için geçici bölünme" türü bir tarifin kendi taraftarlarında bile artık sadece tebessüm yaratacağını sanıyorum.

İkincisi, teorik bir yenilenme iddiasının tekrar ortaya atılma, atılsa bile inandırıcı olma şansı pek zayıftır. Nabi Yağcı'nın 1980'lerin sonlarında emperyalizmin değiştiğini anlatması bir şeydi. O bir Sovyet teziydi. Dahası, Avrupa ve Amerikan solunda epeydir içten içe yayılan bir tezdi. Şimdi bu Obamacılıktır. İsteyen Ufuk Uras'a da bakabilir. Yoksa Uras, Obama, üyesi olduğu Meclisin kürsüsünde nutuk atarken, bu biricik sol-liberal tutamak noktasını kaybetmemek için mi sırra kadem bastı? Neyse yeni hamle sözcük oyunlarıyla yapılamaz.

Üçüncüsü, birlik büyüsü ve teorik model noksanlarını telafi edecek bir güç birikimi olabilirdi. Diyelim 1980'lerin sonlarında solda, on yıla yakındır, zamanın gelmesini bekleyen böyle bir birikim vardı. 1990'ların ortalarında sınıfların likidasyonu ve burjuva liberal toplum mühendisliği belli sonuçlar vermiş ve/veya belli alanlar açmıştı, sivil toplum aktivizmine. Daha doğrusu solun eski birikimi bu kez de sivil toplum olarak zuhur ediyordu.

Lakin artık ayıp örtecek bir güç de bulunamıyor. Eğer alenen AKP'den bindirilmiş kıta desteği istenmeyecekse...

Aslında yeni bir liberal biçimlendirme ve açılımın bu türden enerji kaynakları, geçmişten farklı olarak Ergenekon tasnifinin başat sol yakasında buluşmaktadır. Amerikancı-AKP'ci Ergenekon operasyonunu yutmayanlar, belki büyük birlikler peşinde nafile koşmayacaklardır ama aralarında sağduyulu diyaloglar, tanımlı ve ilerletici işbirlikleri kurmaları mümkündür.

Belki ortaklaşa bir teorik çıkışları olmayacak, tersine giderek kendilerini daha gelişkin ve mecburen daha uzak teorik tanımlara yerleştireceklerdir, ama her bileşen kendi kulvarını, ister Leninist ister devrimci demokrat olsun, daha eli yüzü düzgün biçimde düzenleme yeteneğine sahiptir ve sorumluluğu ilke edinerek kurulan ilişkiler karşılıklı ilerletici de olabilir.

Eylem gücü açısından ise ortada tartışacak bir şey yoktur. Tasnifler yapay değil hayatın kendisinden gelme olduğu sürece kimi kesimler yan yana gelecektir ve ortaya tartışmasız bir güç de çıkacaktır.

O halde başa dönüyoruz. Sonuna kadar gitsinci yeni sol-liberallerin işinin zor olması ile memlekette ayakları yere basan, güç biriktiren ve ölçek büyüten bir solun olanakları madalyonun iki yüzüdür. Biri altta öteki önde olmak durumundadır.