Solda ihtiyaç

Çok rastladık, “demokrasi olsa daha iyi olmaz mı” denmesine. Kimin itirazı olabilirdi ki? Kendi adıma mahalle muhtarının aklı başında, uygar, dürüst biri olmasını küt bir yobaza tercih ederim doğrusu. Veya belediye yönetiminin diyalog kurulabilir, yer yer aynı dili konuşabildiğiniz insanlarda olması da öyle… Hayır istemem, diyeniniz çıkar mı?

Ama lafı ilk açan, “memleketin sorunları demokrasiyle çözülecek, öyle sosyalizmin ertesine kalmayacak” diye devam ederse de, dur bakalım deriz. Halka yalan söylemek suçtur, çünkü. En iyi, en uygar, en dürüst sosyal-demokrat bir yönetim; veya şöyle diyeyim, kapitalizm içinde olabilecek en ileri versiyon kapitalizmin yarattığı veya yeniden biçimlendirerek ürettiği sorunları çözemez. Kapitalist egemen sınıflar nasıl bir yönetimi tercih ederler; bunun sabit bir kalıbı yok. Bazen faşistini, bazen demokratını…

En iyi ihtimalle, sosyalizmi hedeflemeksizin günün sorunlarına karşı mücadele edenler yanlış bir programa sahiptirler ve tıkanmaya mahkumdurlar. Daha büyük bir ihtimalle, farkında olmadan bir yanlışa düşmüş değillerdir ve tam tersine kapitalizmin nasıl daha iyi yönetilebileceğine ilişkin bir iddianın sahibi ve takipçisidirler.

Her durumda, “demokratını tercih etmez misin” bir misafirlikte karşılaştığınız ikram cümlesi değildir. Kusura bakmayın, birileri de sosyalist seçeneği tercih ediyor!

“İyi de sosyalizmi hedeflemeyenler mücadele etmesin mi yani?”

Lafı demokrasiden açan arkadaşımız işi iyiden iyiye demagojiye vuracak anlaşılan. Sanki mücadele diye bir salon var, biz de bilet kesiyoruz! Şöyle olmaz mı, peki? Kimse kimseye akıl öğretmeye kalkmasa. Onun yerine doğru düzgün tartışsak. Ve herkes kendi programına, ideolojisine, misyonuna uygun mücadeleyi örgütlemeye çalışsa…

Belki de biraz daha rahat olmak mümkündür. Ülkemizde solun CHP’den medet ummaya dayalı pratikleri derin köklere sahiptir. Bu kökler gün gelmiş şu parti, gün geçmiş şu hareket tarafından topa tutulmuştur. Ama CHP’ciliğin eksikliği hiç çekilmez.

Son 30 yılın sendromu ise Kürtçülüktür. Şükürler olsun, uzun zamandır solda neden HEP’de hep birlikte olmamız gerektiğini, neden Demirtaş’a oy vermemiz gerektiğini vb işleyen zengin bir literatür şekillenmiştir. Azalır, çoğalır, ama eksik kalmaz.

Türkiye’de Birikimcilerin AKP yalakalığını bir kenara bırakırsak, solu sosyalizm dışı hedeflere yönlendirmeye yarayan iki kanal bunlardır. Solda eksiklik sosyalist devrim perspektifinin siyasal gündemin her uğrağına uyarlanmasındadır. Sosyalistliğini şu veya bu demokratikleşmenin sonrasına, devrim yolunu güçlendirmeyi başkalarının mücadelesinin ertesine bırakmayan bir soldan söz ediyorum.

Kim böyle bir solu ne ölçüde “ihtiyaç” olarak görür, bilemem, ama boşluk buradadır ve bu boşluk doldurulmaktadır.