Sol nedir? Veya inat

Solun türleri var tabii. Ama bize göre, sol aydınlanmacıdır, kamucudur, yurtseverdir, eşitlikçidir, özgürlükçüdür… Çerçevenin dışında kalanlar otomatik olarak solculuktan ayrılmış sayılmıyorlar. Ama solculuğun yukarıdaki değerleri barındırdığını reddedenin işi hayli zor oluyor.

Gorbaçov çetesi Sovyet sosyalizminin bağrında “biraz” işsizliğin ekonomide verimliliği arttıracağını söylediğinde, yorgun dünya solunda aman aman bir tepkiyle karşılaşmadı. Buna rağmen çok zorlandılar.

Bizde başlangıçta özelleştirme karşıtlığı solculuktan, onun alametifarikası dediğim kamuculuktan ziyade devletçilikten feyz almıştır. Devlet işletmeciliğinin verimsiz olduğunun itirafını devrimci bir tabu deviricilik sanan solcular, liberallere kredi açmış oluyordu… Buna rağmen Necdet Calp’in “köprüyü sattırmam” resti sükse yaptı. Sonra SHP döneminde “özelleştirme mi özerkleştirme mi” diye az kıvranmadılar. Kıvranmalarının nedeni, kamucu bir bilincin soldaki hegemonyası değildi. Ama olmuyordu bir türlü. Çünkü fabrikası özelleştirilen işçi, üniversitesi paralılaştırılan öğrenci, özgürlük isteyen aydın veya eşitlik isteyen kadın hep sola çekiyorlardı.

Sözün özeti, saydığım vasıflar keyfi değil, objektiftir. Bu vasıfları solculuğunu sürdürerek kurcalamak zordur. Baksanıza, Birikimciliğin örtük bir sağcılık olduğunu artık AKP’liler söylüyor.

Sol değişkendir değişken olmasına; ama kavramlar serserice gezinmeyecekse bir çıpa atmak gerekir. Solun çıpası işte az yukardakiler... Tabii, sörf yapan, sürüklenen, demir tarayan sol da olur pekâlâ. Bu anlamda ben ne CHP’ye ve HDP’ye solla ilişkisiz varlıklar diye bakarım, ne de içlerinde solcuların olduğunu yadsıyabilirim. Lakin bugün memlekette kafa karışıklığının bu “doğal durum”la ilgisi bulunmuyor. Türkiye’de sola karşı operasyon yapılıyor!

İlk değil. 12 Eylül sonrası sivil toplumculuk ANAP’la irtibatlıydı. Solculuk geçmişin özeleştirisini verip “değişime” ayak uydurmaya çağrılıyor, isteyene ANAP onu beğenmeyene SODEP solculuğu hediye ediliyordu. Devrim mi! Belirsiz bir gelecek için bugün feda edilir miydi hiç!

Biz Gelenek’i çıkardık!

Sovyetlerin çözülüşüne yeni bir likidasyon tuzağı eşlik etti. Birlik edebiyatıyla süslediler. Devrimciler nasıl birliğe, çoğalmaya karşı çıkabilirdi ki!

Biz Parti kurduk!

1990’larda sosyal-demokrasi liberallerden ayırt edilemiyordu. Boşluğa liberalleşen sol sürüldü. Saflarında çok devrimci barındıran özgürlükçülük solu aşındırmaya devam etti.

Biz sabırla yürüdük!

Ergenekon vb operasyonlarda uzman görüşü Birikimcilerden alınıyordu. Darbeyle hesaplaşılacaktı: Yetmez ama evet! Çünkü Kürt sorunu AKP ile çözülecekti.

Biz bunlara direnmekle kalmayıp sosyal-demokrasinin solundaki başlıca güç haline geldik!

Şimdi düzeni değiştirmek istemeyen bir sol inşa ediliyor. 35 yılın en kuvvetli operasyonu bu! Otuz yıldır, solculuğu deforme etmeye, düzene yedeklemeye yönelik bütün operasyonların karşısında bizim geleneğimizin durmuş olması rastlantı mıdır?

Sadece inat değil. İnadımız solun temel ve bir türlü değiştirilemeyen niteliklerine yaslanıyor. Bu operasyonu da aşarız biz.