Olmuyor, olamıyor

Aydemir Güler'in “Olmuyor, olamıyor” başlıklı köşe yazısı 10 Aralık 2012 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

“NATO üyesi ülkeler birbirlerine asker gönderir. Türkiye de Afganistan’a asker gönderdi.”

Bunlar, iktidarın savaş siyasetini aklamak için görev verilmiş bir programda, sabah sabah bir gazetecinin sözleri...

Türkiye’ye yabancı asker girmesinin hukuki, diplomatik, siyasi ve toplumsal pürüzleri var. Bu işin sürtünmesiz gerçekleşmesi mümkün değil. Adamın ve kadının eline de yazıp vermemiş ki kimse, şöyle tezler sürün ortaya diye, şu tür akıl yürütmelerle ikna edin milleti diye... “Halledin” deyip çekilmişler belli ki.

Hoş, geçen hafta ulaştırma ve enerji bakanlarının hallerini görünce, iki sabah programı sunucusuna akıl verecek kimse var mı ki, diye sorası gelir insanın.

Bakanlara geçmeden önce Cnntürk’ün Hakan Çelik adlı görevlisine Afganistan’ın NATO üyesi olmadığını, bu ülkenin işgal edildiğini hatırlatalım mı!

NATO üyeleri birbirlerine asker gönderir mi, bilmem. Ama Türkiye’ye yabancı askerlerin geleceği, bunların sayısının 400’den başlayacağını kamuoyuna alıştıra alıştıra yansıtacaklar. Bu işin sürtünmesiz gerçekleşmesi mümkün değil.

Mümkün olmayacağı Patriot macerasının ilk açığa düşürdüğü kişinin Erdoğan olmasından belliydi. Sonra bizimkiler “komuta bizde canım” diye ağız kalabalığı yapmaya uğraşırken Amerikalıların açık sözlülüğü patladı tokat gibi. Hiç de mecbur değillerdi, “tetik bizde” demeye! Bu beyanın Ankara’ya yönelik terbiye operasyonlarının bir halkası olduğu kesindir.

Emperyalistler için terbiye etmenin sonu yok. İyice terbiye olan bir “müttefik” ile artık eşit ilişki kurulacak bir olgun zemin asla söz konusu olmaz. Hegemonyasını daha da sağlamlaştırmaktan vazgeçen, bu kadarı bana yeter diyen bir emperyalist düşmeye mahkum eder kendini. Dolayısıyla sorun AKP’nin terbiye olmamışlığında değildir.

Kullanılan üslupsa Amerikalıların halkın sessizliğine güvendiklerini yansıtıyor. Öyle olmasa işbirlikçilerinin zor duruma düşmelerini istemez, ağızlarından çıkana özen gösterirlerdi. Sanıyorlar ki, Türkiye’ye her şeyi yedirirler!

Oysa bu işler sürtünmesiz olmayacaktır. Bunlar 10 yıl önce 1 Mart’ta takıldıkları kayanın “ılımsız” müslümanlarla, Ergenekoncu CHP’lilerden oluştuğunu mu sanıyorlar? Oysa bir de halk var!

Sunucuya verecek akıl olmadığı iki bakanın durumunda görüldü. Yıldırım, kurtarmaya giderken, besbelli donanımsız oldukları için pisi pisine ölen insanlarımızı kahramanlaştırıp sıyıracağını sandı ve yalnızca küfür yedi.

Yıldız ise Erbil yolundan döndürülmesini, iner inmez “koordinasyon eksikliğine” bağladı. Irak yönetimi Ankara’nın anlaşma imzalamak için Erbil’e değil Bağdat’a gelmesi gerektiğini söyledi yanıt olarak!

Yıllarca Irak bölünmesin diye kırmızı çizgi çeken Türkiye’nin şimdi bu ülkeyi hukuken ve fiilen bölmeye çalışmasına mı şaşarsınız, Erbil’in bölgedeki biricik stratejik müttefik haline gelmesine mi gülersiniz? Ankara, Suriye politikasında düpedüz “haydut devlet” konumuna yerleştikten sonra Erbil ilişkileri sayesinde bir kez daha küme düştü.

AKP buradan çıkmak için risk alıyor. NATO askerine kapı açmak büyük maceradır. Cnntürk sunucuları gelmesi muhtemel personeli “Merkel’in askerleri” diye sevimlileştirmeye çalışadursunlar, bu işler o kadar kolay olmayacaktır.

Türkiye halkı çok faal değilse de, o kadar da değildir!