Ne zannediyorlar!

Aydemir Güler'in “Ne zannediyorlar!” başlıklı yazısı 17 Haziran 2013 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

AKP’nin Mayıs sonundan bu yana yaşananların ne olduğunu anlama yeteneği olmadığı bir kez daha açığa çıktı. Erdoğan çizgisine “Mübarek sendromu” demiştim geçenlerde. “Diktatörlerin kendiliğinden ideolojisi” diye bir şey olduğunu bütün açıklığıyla öğrenmiş olduk.

Bu akılsızlık ortamında yaptıkları denemeler teker teker çuvallıyor. Yalan söyleniyor, açığa çıkıyor. Miting yapılıyor, koca iktidar partisi Ankara’da zor bela 50 bin kişiyi toplayabiliyor. Bu sayı İstanbul’un iri bir ilçesinde her akşam sokağa çıkan sayı kadar! Müzakere mesajı veriliyor, buna küfürler eşlik ediyor. Sonra sıra mecburen birbirini çelen açıklamalara, özürlere ve yeni yalanlara geliyor.

Türkiye muz cumhuriyeti değil, diyorlar, kitle hareketine izin veremeyeceklerini açıklarken. Doğrudur, Türkiye’nin dünya açısından değeri yüksektir ve daha önemlisi “halk” diyebileceğimiz bir faktör vardır bu ülkede. Tam da bu nedenle AKP’nin üç haftayı aşan kriz yönetimi sürdürülebilir değildir.

Her şeye karşın Erdoğan’ın alternatifsizlikten yani Meclis içi muhalefetin iktidarsızlığından yararlanarak bu dalganın çekildiği noktada başbakan olarak kaldığını düşünün. Bu şahsın artık Türkiye’yi yönetmesi mümkün müdür?

Bu sorunun yanıtı apaçık.

Arada denedikleri gibi tansiyonu düşürüp belli bir vadede seçime işaret etmek… Bu hükümet veya bu başbakan Türkiye’yi seçime nasıl götürsün?
AKP iktidarına emperyalist merkezlerce ayar verilmekle yetinildiği açık. Üstelik ayar politik alanla sınırlı kaldı. Ekonomide ise tersine, bir şey olmamış gibi davranıldı. Ancak kim her şeyin bu kadar kontrollü gideceği üstüne yatırım yapabilir? Siyasal tansiyon alabildiğine yükselirken ekonominin süt liman kalması eşyanın doğasına aykıdır.

Ve kitle hareketi… AKP’nin her adımı harekete yeni bir itilim veriyor. Yani hareketin provokatörü ve çimentosunun Tayyip Erdoğan olduğu son derece doğru. Bu giderek pekişen bir veriyken nasıl bir yarı normalizasyon umut edilebilir ki? Bana sorarsanız mümkün değil.

Üstelik AKP her gün bazı aktörlerini yani kozlarını daha yitiriyor. Erdoğan’ın hali malum. Çarşı yalanını sallayan Arınç’ın koz olma yeteneği kalır mı? Sessizliğe gömülüp birkaç günde bir ekranlara sırıtan Gül’e kim inanır? İstanbul valisinin de yakında emekli olacağı gün gibi ortadadır.

Diğer koşulları ihmal ederseniz AKP’nin çöküşünün eli kulağındadır. Hayatta “diğer koşullar” diye bir şey var ve bizim örneğimizde Meclis içi muhalefetin koltuk değnekliği öne çıkıyor.

Halk… En önemlisi o. Ve halk elinden gelenin fazlasını yapıyor.