Kürt beklentisi

Bir büyük palavra mıdır?

Tarihsel olarak bundan kuşku duyulmamalı. AKP'nin Kürt çözümünün palavranın ötesine uzanma olasılığı yok.

Dinci hareketin Kürt sorununun çözücülüğüne aday olmasının tarihi yeni değil. Kemalist cumhuriyetin ve peşi sıra Türkiye'de düzenin krizli başlıklarından ikisi olarak islam ve Kürt dinamiklerini yan yana getirme fikri büyük bir icat da değil.

Bunların arasına solun dahil edilmesi solda bir eski fantezidir ve fantezi olmanın ötesine geçemeyeceği de açıktır. Aslında islam ile Kürt sorunu, ancak solun devreye girmesinin önü alındığı zaman yan yana getirilebilirdi. Solun devreye girdiği yer ve zaman, islam karşı-devrimcilik olarak örgütlenir, Kürt sorunu özelinde ise basbayağı Kürt düşmanı olur. Sol devreden çıkartılmalıdır ki, söz konusu evlilik liberalizmin çatısı ve emperyalizmin tanıklığı altında hayata geçirilebilsin.

Sol bütün gericilerin karabasanıdır. Tayyip Erdoğan bu karabasandan bir türlü kurtulamadığı içindir ki, başbakan olduktan bir süre sonra, arkadan iteni eksik olmasa da, “kü” dense köpürmekten kendini alamamış, bir keresinde “Kürt sorunu var diye düşündüğünüz için, sorun oluyor” diyecek kadar ileri gitmişti.

Hık deyici liberaller bu sözlerde felsefi derinlik arayabilir. Boş verin, bu sözlerin ebesi sol fobisinden başka bir şey değildir.

Bu karabasan bir tarihsel obsesyon olarak sürdüğü için, Erdoğan ilgili basın toplantılarında bir türlü yekten “Kürt sorunu” diyememekte, lafı doğu, güneydoğu, azgelişme, kimlik falan diye dolandırıp durmaktadır.

Günümüzün Kürt çözümünün, ufku bu kadar açık ve getirisi bu kadar yüksek bir “yatırım” olmasına karşın, tüccar siyasetçinin bir türlü cesaretle buna uygun davranamayıp, topu içişleri bakanına atması da aynı obsesyonun etkisindendir.

Şimdi bu adamların yaymaya çalıştıkları beklentinin nesine güveneceksiniz? Ortada büyük bir palavra olduğunu düşünmek için daha fazla nedenimiz var.

Denebilir ki, bu komünistler hep böyledir. Her iyi işe bir kulp takmakta üstlerine yoktur...

Bu karalamanın bütün mekanlarıyla bir “geyikhane” halini alan memlekette tutmaması imkansızdır. Kara çalındı diye bildiğimizden vazgeçecek halimiz yok ya Amerikalılara, Barzanilere, imamlara, para babalarına güvensizlikle yaklaşmak gerektiği düşüncesi, hepsinin arkasında sıraya girdiği bir açılımdan söz edildiğini duyduğumuzda irkilmek, bunların en akla yakın lafını bile bin kere testten geçirmek... doğrusu budur.

Sonra ömrünü hep birkaç dakika sonra olup biteceklere göre kuran ve birkaç adım sonrasını göremeyen zavallılık türü bizden uzak olmalıdır. İşlerimizden biri de bu zavallılığı memleketten uzak tutmaya çalışmaktır.

Kürt sorununa çözüm beklentisine, barut fıçısının potansiyel tahrip gücünün yükseltilmesi eşlik edecektir. Arkaik şovenizmin ikna gücünün gerilediği, MHP cenahından gelen höykürmenin içinin boş olduğu açık. Ama mesele bundan ibaret değil, hatta bu değil.

İşin esası, resmi şovenizmin boşalttığı alanda kaynak ve servet paylaşımı için kapışmanın serbest hale gelmesidir. Yerel sermaye grupları, emperyalistlere ve tekellere tutunanlar, bunların karmaşık dengelerine oynayan yerel yöneticiler, güçleri stratejik önemle sulanan eski egemenler, Akın Birdal'ın dediği gibi boru hatlarına ilgisiz kalması olanaksız uluslararası sermaye...

Türk ve Kürt milliyetçiliği, mezhep ve aşiret farklılıkları, dinsel dogmalar artık bu çıkar kapışmalarının ideolojik giysileridir. Milliyetçilikler artık yeni toplumsal çelişkileri örtecek ve temsil edecek, dolayısıyla yeni felaketlere eklemlenecekler. Bu felaketin haberciliğini yapmak solun görevidir.

Kuşkusuz kısa vadede felaket işaretleri değil beklentiler büyüyecek. Böyle bir konjonktürde “birşey çıkmaz” diye somurtup köşede oturmak değildir yapılması gereken. Sol, “çözüm dediniz, alın size en iyi çözüm” demelidir ve aslında bunu diyebilecek biricik akıl soldadır. Solun obsesyonlarla, yeni kapışmalarda temsil edilen kirli çıkarlarla en ufak bir ilgisi, dolayısıyla düşüncesini ve eylemini halkın çıkarları yönünde sonuna kadar gitmekten alakoyacak herhangi bir kısıtı yoktur.

Bütün bunlardan daha önemlisi solun temsil ehliyeti ve örgütlenmesidir. Kaynak paylaşımları zeminine meze olan Kürt sorunu, milyonlarca Kürt yoksulunu sürecin dışına itmektedir. Sol bu büyük potansiyelin temsilcisi olarak sahneye çıkma olanağına sahiptir.