Hatırlamak ve örgütlenmek

Üç gün önce bir patlama oldu, hatırlıyor musunuz? 

Hatta Cumhurbaşkanının ilgili yardımcısı olay üstüne twit bile atmış ve “Terörün milleti yoktur, hedefi tüm insanlıktır” demişti. Tabii ki terörle mücadelemiz devam edecekti… 

İçinde bulunduğumuz çağda hatırlamak değil unutmak kural. Ya ölen 12 kişinin yakınları, ya yaralananlar?

Şu Terör denen yaratık 15 Eylül günü bir cinnet anında bombaları kamyona yükleyip öylesine sınıra sürmediyse (kim diye sormayın, öznemiz Terör, T’si büyük), o kadar insanı parçalayacak patlamanın neredeyse dumanı tüterken malum üçlü zirvenin toplanacağı önceden hesaplanmış olmalıdır. En azından toplumsal ve siyasal olaylara bilimsel yaklaşım, “bunlar rastlantıdır” diye değil de, “aralarında bir anlam bağı olmalı” diye bakmayı gerektirir. 

Dolayısıyla şöyle diyemez miyiz? “Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin buluşmalarının arifesinde Çobanbey’de yaşanan patlamada on iki kişi öldü.”

Toplantıda olanı biteni ise, Erdoğan’ın Putin’le karşılaştığında İngilizce “tanıştığımıza memnun oldum” demesi özetliyor. Magazin değil, sağırlar diyaloğunun resmidir. Ortak basın toplantısı denir ya; burada “ortak” sıfatının ortaklaşmak fiiliyle herhangi bir ilgisi yokmuş meğer. Şöyle:

Putin: “Bu bölge neredeyse El Kaide’ye bağlı grupların kontrolünde. Buna sessiz kalamayız.” İdlib’den söz ediyor… Hani, bu bölgedeki cihatçıların tasfiye ve tahliyesiyle ilgilenmek üzere AKP yalvar yakar sorumluluk almış, aradan aylar geçmişti. En sonunda geçen ay Suriye ordusu temizliğe başladı. Türk kontrol noktaları operasyon sahasında ortada kalıp merkezle bağlantısı kopunca, içinde ÖSO kumandanları da bulunan bir TSK konvoyu bölgeye hareket etti. Suriye de ÖSO aracını havaya uçurdu. Bizimkiler Suriye’nin sivilleri öldürdüğünü açıklayarak işi şakaya mı vurmak istediler, bilmem ama Erdoğan soluğu Moskova’da almıştı. 

Putin’in söz ettiği yer işte orası. Biraz abartıyor, Suriye cihatçıları kıskaca aldı.

Peki Erdoğan da mı abartıyor? “Suriye’de DEAŞ tehdidi ortadan kalmıştır. En büyük tehdit PKK-PYD’dir.” Üç gün önce kamyona bombaları kim koydu?

Ruhani de İdlib konusunda Putin gibi düşünüyor. Eksiği yok, fazlası var: "Suriye'ye yabancı ülkelerin müdahale etmesine karşıyız. Özellikle hukuksal devletin davet etmediği, ABD gibi güçlere karşıyız.”

Erdoğan, acaba toplantı sırasında da ABD ile TSK’nın ortak devriyesinden övünerek söz etti mi? Güvenli bölgeyi “yabancı ülke müdahalesi” sayan Ruhani’ye yanıt olarak hiç olmazsa…

Ortak basın açıklamasıymış! AKP güvenli bölgeyi Rakka’ya kadar genişletmeyi düşünüyormuş… Üç lider bu tuhaflık için mi buluştular yani?

İdlib’de kalakalan kontrol noktalarını unutturmak için yine Süleyman Şah’ı taşıyacaklardı. Bu gidişle tekerlekli bir türbe yaptırmak gerekecek!

Ortak bildiri diye bir şey de var, basına dağıtılan. Erdoğan “bitti” dediği cihatçı teröristlerle mücadele etme sözüne imzayı atmış. Tabii gerisini unutmak gerekiyor. Çobanbey’i kim havaya uçuruyor?

Ama, para her acıyı tedavi edermiş! Böyle bir atasözü yok tabii. Betimlediğim liderlere ve onların temsil ettiği dünyalara uysun diye ben uydurdum! 

Erdoğan: “Artık Yemen'in yeniden inşa ve ihyası için ne gibi çalışmalar yapabiliriz, bunu düşünmemiz gerekiyor.”

Putin: “Türkiye ile siyasi ve askeri işbirliğimiz gelişiyor.”

Ruhani ve Putin: “İki ülke arasında ticarette ulusal para kullanacağız.”

Demek ki neymiş? Toplantının ortak yanı para hakkındaymış. Ne kadar para o kadar hafıza!

Öncekini ben uydurdum, ama unutkanlık insana özgü diye bir atasözü gerçekten var. Var ama, o da benimki kadar uyduruk. Doğrusu şu ki, hafızasız olan örgütsüz insanlardır. Örgütsüz olanın aklı egemenlere tutsak düşmüştür. İnsan hafızasının gücü örgütlenme özelliğinin bir türevidir. Örgütlü bir halk unutmaz, hatta olup biteni anlamaya başlar. Anladığı ölçüde engel olabilir, değiştirebilir. Denemeye değer.