Etiğe İhanet

Sözlüklere bakarsanız liberal sıfatının, özgür düşünceli, açık, geniş fikirli gibi anlamlarına da rastlarsınız. Dil, işte böyle çağrışımlar yoluyla terimlere anlam yüklüyor. Liberal terimine de pozitif, etik değerlerle donanmış anlamlar vermek gibi.

Ancak günümüzün liberallerinin, başka şeylerin yanı sıra, bu pozitif anlama da şiddet ve öfkeyle ihanet ettikleri görülüyor.

Etiğe ihanet bir suç değildir. Adamın ayarını gösterir. Bugün üç ayarsız liberal örneği vereceğim. Adlı adınca...

Herhangi birini kayırmış olmamak için vereceğim örneklerin kronolojik sırasını izleyeceğim.
Murat Belge, Ocak ayında Neşe Düzel'e röportaj vermiş, soL bu röportajdan bölümleri ibret olsun diye yayınlamıştı.

"Ergenekon çetesi etkisizleşir ama İzmir'de, İstanbul'da mitinglere giden yüz binlerce insan aynı şeyleri düşünerek, inanarak gene oradalar."

Ömrünü sivil toplum laflarıyla ve solculuk kisvesi altında geçiren biri, insanların sokağa çıkamaz hale getirilmelerini isterken hiç utanmaz mı? Kast edilen yüz binler 2007 yılının cumhuriyet mitingleridir ve TKP sosyal demokratlara birlik telkin etmekten öte siyasi çıktısı olmayan bu eylemlere katılmamıştır. Ancak bu tutum liberal edepsizliğin karşısında sessiz kalmanın gerekçesi olamaz.

Bir yorumcunun kafası, Türkiye'de darbelerin sokağa çıkarak değil sokağı terörize ederek yapıldığını, egemen güçlerin kitle korkağı olduklarını, kürsüde Nâzım şiirleri bir aşağı bir yukarı salınırken darbe falan yapılamayacağını "almayabilir". Kafası almıyor veya kalemini başka saiklerle kullanıyor diye yazma yasağı koymak elbette mümkün değildir. Herkes istediğini yazar, çizer. Ama nasıl bir yazıcının yazması engellenemezse, kitlelerin sokağa çıkmasına da bu kara çalınamaz. Çalınırsa bu bir etik ihanettir.

Oral Çalışlar, yıllarca Cumhuriyet gazetesinde çalışmıştır. Ne zaman başladığını hatırlamıyorum, ama 1996 gibi eski bir tarihte, SİP üyesi olarak yaşama veda eden bir eski tüfek, Şoför İdris hakkında "yeni kurulacak bir partinin kurucusu olacaktı" diye uydurduğunda kendisiyle telefonla görüştüğümü ve "yanlış bilgi olabilir tabi..." türünden bir yanıt aldığımı hatırlıyorum.

Aynı Çalışlar geçenlerde bir televizyon programında yakın zamana kadar mesai arkadaşı olan bir gazeteciyle karşı karşıya oturdu. Ergenekon soruşturmasını öve öve bitiremezken kısa süre önce çalıştığı kurumla ilgili bir cümlelik rezerv koymasını bekledim. Koymadı!

Bir liberal MHP'nin çok değişip artık meşru, hukuki bir parti olduğunu söylemek konusunda hayli duyarlı olabilir ve bu konuda, şimdi Ergenekon sanığı eski patronunun daha önce yazdığı görüşlerini aynen benimseyebilir. Çalışlar, manda artığı eski Ortadoğu rejimlerini Baas tipi "tek parti diktatörlüğüne" tercih etmekte de özgürdür. Hayatı boyunca durmaksızın fikir ve konum değiştirip durabilir. Kampus Maoculuğundan kampus liberalliğine geçiş de serbesttir... Ama insan sağa sola tükürürken rüzgarın nereden estiğine dikkat etmeli, birkaç hafta önce kimlerle mesai arkadaşlığı yaptığını başkalarının unuttuğunu zannetmemelidir. Onu da yaparım derse bunun adı etiğe ihanettir.

Roni Marguiles, Robert Mugabe'yi, Mihri Belli'yi ve TKP'yi tek bir yazıda topluca eleştirebilecek kadar birikimli ve yetenekli olduğuna inanmakta özgürdür. Liberallere veya başkalarına, hiçbir kuvvet, sabah saatlerini dev aynasının önünde geçirmeyi yasaklayamaz. Marguiles, Zimbabwe'ye karşı emperyalist dünyada yürütülen kampanyanın sömürgecilerin geri dönüş hazırlığı olduğunu düşünmemekte özgürdür. Bu ülkede siyasal iktidarın başka zaman değil de, yirmi yılı aşkın süre dokunmadığı ırkçılık artığı bir olgunun, yani nüfusun yüzde birinin toprağın yüzde 70'ine sahip olmasının üstüne gitmesi ile batı kamuoyunda demokrasi aşkının canlanışı arasında bir bağlantı kurmamak da bir haktır.

Marguiles sadece Mugabe'den değil Mihri Belli'den de nefret edebilir. Liberaldir ve Belli'nin Ergenekon'u Amerikancı bir operasyon olarak yorumlarken sağduyulu davranmadığını, tersine eski solcu ve milliyetçi formasyonuna geri döndüğünü düşünebilir.

Elbette her liberal yorumcu TKP'den de ölesiye nefret etmekte özgürdür... Belli ve TKP eleştirilerini Mugabe konusunun kuyruğuna eklemek her isteyenin hakkıdır.

İyi de, nefret nesnelerinin ikisi arasındaki ilişkiyi, Bodrum TKP yöneticilerinin 92 yaşında düşüp ayağını kıran Belli'yi hastanede ziyaret edip geçmiş olsun dilemeleri üzerinden kurmak nedir? Belli ile TKP'nin ortak kötülükleri hastane odasında mı örneklenir?

Bu örnekleme, liberalin akıl yürütmesindeki ahlaki aşınmanın göstergesidir.

Sorun liberallerin şahsında değildir. Sorun liberalizmin artık genel sağduyu ve etik kurallarına sığmaz hale gelmesidir. Liberalizmi, beğenirsiniz beğenmezsiniz, ama belli bir dünya görüşü, bir dizi önemli dünya görüşünden bir tanesiydi. Şimdi liberalizm sadece "yanlış görüş" değil yalan, çarpıtma üretmekte ve kaçınılmaz olarak temsilcilerini etik standartların dışına ittirmektedir.