Cumhuriyetten soğutanlar

O kadar çoklar ki!

Ve her yerdeler!

“Beş benzemez” deyimi yetmez çokluklarını ve çeşitliliklerini anlatmaya. Bu halleriyle tuhaf bir ittifak halindeler sanki.

Cumhuriyeti faşistlikle damgalayarak “tabu devirme” oynayanlar mesela. Bu iddiaya ilk tepki verenler kemalistlerse, onlara göre duygusallıktan tamamen uzak, bilimsel, derinlikli karşı çıkış marksistlerin işidir. Cumhuriyetin kuruluş hazırlığına denk düşen Kurtuluş Savaşının orta yerinde komünistlerin katledilmiş, solun tasfiye edilmiş olmasına rağmen bizim işimizdir bu. Tarihsel bakışla alakası olmayanlar anlayamaz. Derler ki, “adamlara bak, katillerini aklıyorlar.” Bırakın aptalca konuşsunlar...

Cumhuriyet büyük bir tarihsel ilerlemedir ve komünistlerin onun hazırlıkları sırasında ve yerleşirken ve yerleştikten sonra neler çektikleri, bu tarihsel ilerlemeyi ortadan kaldıramaz. Cumhuriyet Türkiye Aydınlanmasının doruk noktasıdır.

Burjuva aydınlanmasıyla yetinmekse en az burjuva aydınlanmasının büyük bir tarihsel ilerleme olduğunu reddetmek kadar aptalcadır.

Zaten yetinemezsiniz. Burjuva aydınlanmasının ekonomik temeli işgücünü “özgürleştirmek”tir. Aydınlanma yoluna giren emekçilerin ve aydınlatmaya kendini vakfeden aydınların sınırı aşmaları önlenmelidir. Burjuva aydınlanmasının haini çok olur. Peki bu kadarcık diyalektiğin içinden çıkmak çok mu zordur!

Cumhuriyetin hain çocukları Kürt egemenleriyle uzlaşmak için yoksulları katletti diye, komünistleri katletti diye, Nazi zaferlerine alkış tuttu, Kore'de yalakalık kuyruğuna girdi diye, Cumhuriyete reddiye yazmak... İnsanların yurttaş olduğunu reddedip yurttaş saymadıklarını sadakaya mahkum eden dinci gericiler de özgür olmalı, demokrasiden nasiplerini almalıydılar. Bravo.

Son yıllarda vurucu darbe AKP'yi aklamak biçimini aldı. İslamcıları geçtim Kürtlerin cumhuriyetten önce daha iyi yaşadıkları fikri nasıl bir şeyin içine düştüğümüzü göstermiyor mu? En iyi tebaa bile en kötü yurttaşla karşılaştırılamaz oysa.

Önce cumhuriyetin kendini savunma hakkı gaspedildi.

Ama asıl soğutanlar Cumhuriyeti savunanlar oldu! Nasıl savunmaksa!

Cumhuriyet bir resmi törene indirgendi. Sıkıcı, afaki ve dahası, askeri! NATO generallerinin yönettiği bir orduyla “bizim Mehmetçikler” diye empati kurulamaz.

1930'lar nostaljisi günü yakalaması olanaksız bir eskimişlik, iki adım daha attığında da meczupluktur. AB Ortak Tarım Politikası almış yürümüş, sen “köylü milletin efendisidir” diyeceksin! Her şey özelleştirilmiş, Sümerbank ayakkabısından söz edeceksin! Sayısız ekrandan saldıracaklar, sen kalpak takıp dolanacaksın!

Bu geçmiş referansının bugüne ilişkin gerçeklik duygusu yarattığı ve hayatta bir karşılık ürettiği tek alan, direnen işçilerin sloganlarında temsil edildi: “Seka vatandır, vatan satılmaz” dedi işçiler mesela... Nostaljiklerinse işçilerle alakası yoktu!

Amacınız cumhuriyetten soğutmak mıydı, yoksa?

AKP'ci liberaller cumhuriyetçi kesilmiş! Sınırı, mahkemesi, akademisi, meslek odası kalmamış bu çeteler, imamlar ve patronlar ülkesinde “Cumhuriyet'in değerini bilin” diye yazmaya başladılar. Hatta Amerikalılar bile öyle diyormuş! Diyorlardır tabii. Çünkü günümüzün modern orduları da, tanım gereği modernitenin, aydınlanmanın, cumhuriyetin ürünüdür. Aşiretlerin adam toplamasıyla, ulus-devletin askere alması bir olur mu! Unuttunuz mu, “Türkiye'nin en değerli ürünü ordusudur” veciz lafını!

Kürtler kadim bir halk. Ancak modern, sola açık, laik, kadınların kendilerine en önde yer bulabildiği, yoksul halka kişilik kazandıran, aşiretçi olmayan, dinci olmayan Kürt siyasetlerinin varlığı Cumhuriyetle doğrudan bağlantılıdır. Bu kanal önce Cumhuriyetin kazanımları üstünde serpildi. Sonra Kemalist diktatörlük-faşist TC nakaratıyla kafaları karıştırdı: Maksat neydi? Cumhuriyeti aşacak mıydık, red mi edecektik?

Bunu bilmem ama bu kafa karışıklığıyla zaten cumhuriyeti aşamazsınız. Kafa karışıklığının kendiliğinden uzantısı Türklerin ve Kürtlerin kardeşliğini İslamda temellendirmektir. AKP ne kadar cumhuriyetçiyse, Sünni erkeklerin birlikte namaza durmasından da o kadar kardeşlik çıkar.

Şimdi Cumhuriyet düşmanları bu tabloya Cumhuriyet diyecek Cumhuriyetçi diye bellenmiş başkalarıysa aynı tablo boş gözlerle bakacak. Soğumaz da ne yaparsın?

Benzer bir yol Alevilerin de önünde açılmış bulunuyor. Cumhuriyet Alevilere hiç olmazsa kağıt üstünde eşit yurttaşlık vermemiş miydi? Hoş, bunun da ekonomik temeli, fabrikaya göçen özgür emekçinin inancına bakılmayacağıydı, ama burjuva eşitlik başka nedir ki!

Şimdi Alevilerin Cumhuriyeti kendi mezheplerini, ibadetlerini, inançlarını doyasıya yaşamak için sahiplendikleri bir tuhaf yere gidiyoruz. Ne alakası var Cumhuriyet insanların mezhep, ibadet ve inançlarına göre yaşamaktan kurtulmaları içindi!

Cumhuriyet çocuklara bayram hediye etmişti. Artık Türkiye çocuk pornosunda birincidir.

Cumhuriyetin kadın haklarında bir dizi Batı ülkesine göre elini daha çabuk tuttuğu doğrudur. Şimdi kadın türbanın, peçenin arkasına, imam hatip yoluyla evin dört duvarına itilmektedir.

Onlarca yıldır vatan-millet-bayrak-asker diye böbürlenenler, Cumhuriyet bayramında ağır silahlarla geçen peşmergeyle idare edecekler artık.

Halksa töreni izlemeyecek. Çünkü cenazemiz var. Bu sefer de Ermenek'te boğdular bizi...

29 Ekim 2014'te Cumhuriyet sözcüğünü telaffuz etmek istiyor musunuz?

Önüne sosyalist yazmak zorundasınız.

* * *

Not: İki notum var. Portalda geçenlerde bir yazıda Türkiye'nin halini esneklik kavramıyla tartışacağımı anons etmiştim. O yazıyı haftalık soL dergisinde yazdım. Bu birincisi. İkincisi ise yazı aksatma mazeretim... Komünist Parti Avrupa Konferansı için yurtdışında olduğum ve Pazartesi günü yolda geçtiği için bu haftaya yazısız girdim...