Bizi çalışmak kurtarır

Bu sütunlarda diğer sola çok veryansın ediyoruz. Eleştiri yoğunluğu, bizim hatasız olduğumuz anlamına gelmiyor. Ama soldaki başkalarına göre çok daha az hata yaptığımızı iddia edebilirim! Sıradanlık solun geleceğini baltalayan en büyük düşman. Sol dediğimiz şey ya yaratıcı, canlı, üretken olacak, ya da kendi yolunun önüne yatmış bir taş yığınına dönecek. Genel olarak solun konumu ikincisidir ve artık gerçekten bıkkınlık vermektedir.

Üretkenlik, yaratıcılık, canlılık... bunlar devrimci özellikler. Sadece devrimcilerin özellikleri değil. Ama bunlar olmaksızın devrimci olunmuyor.

Devrimcinin ezberi olmaz, geleneği olur. Kimileri soL portalın Ortadoğu'daki gelişmeleri “beğenmemesini” konu ediniyor. Anlattıklarımızı ezberlerine uygun bulmayanlar sıkılıyor.

Başkaları seçim taktiklerimizi içine sindiremiyor. TKP'nin seçime “tek başına” katıldığını düşünüyorlar. Onu veya diğerini desteklemek ve “sonuç almak” varken...

En fazla, “olayın iki boyutu” diye başlayan bir ezber vardır, ortalamacı solda. Buna göre bir açıdan olumluluk, diğer açıdan olumsuzluk barındırmaktadır somut durum!

Bu satırların yazarı ise bu sıradanlıktan ve ezberlerden derin bir bıkkınlık duymaktadır...

Biz çok mu yaratıcıyız? Söyleyeceğim bu değil. Çevresini, yani diğer solu sıradanlıktan sıyıramamış bir yaratıcı eylemin nesiyle övünelim? Ama işin teslim olmamakla başladığı da açıktır. Biz, bu sıradanlıklara da boyun eğmeyeceğiz.

Bu girişi birkaç örnek izleyecek.

Solda Ortadoğu, yani Türkiye'nin parçası olduğu bölge bilinmez! Filistin'in adıyla gözleri yaşaran bir solcunun Filistin haritasını gözünün önüne getirememesi yaygın bir durumdur. O duyguyla yetinen solcunun Mısır'ı, Tunus'u algılama şansı olur mu?

Mısır'da komünistler vardır, var olmasına, ama kendilerinin de açık yüreklilikle kabul ettikleri gibi içinden geçtiğimiz süreç onlara sadece siyasal sahneye bir iki adım daha atma olanağı vaat etmektedir. Bunun ötesi yoktur.

Ezber değil, ama gelenek bize devrimin öznel koşullarını öğretir. Öznesiz devrim kimin işine yarayacak?

Bu sorunun yanıtını “emperyalizm” diye verdiğimizde canları sıkılanlar, Ortadoğu ülkelerinde nüfusun ne kadar genç, genç işsizlik oranının ne kadar yüksek ve internet kullanımının ne kadar yaygın olduğu yolundaki teoriyle buldumcuk oluyorlar. Evet hepsi bu: Nüfus genç, gençlerin çoğu işsiz, internet ağları eyleme geçmeyi sağlıyor... Haftalar geçiyor ve ekranlardan bunların ötesinde bir şey duymak mümkün olmuyor.

Bu söylenen bir teori değildir ve olanları açıklamadığı gibi geleceğe ilişkin de herhangi bir şey söylememektedir. Genç işsizlerden devrimci özne, twitter'dan, facebook'tan öncü örgüt türetmek yaratıcılık değil cehalet sayılmalıdır.

Oysa Batının ana akım medyası sürekli yeni internet kahramanları keşfedip pazarlıyor! Solda, Ortadoğu ayaklanmalarına afaki bir devrim söylemiyle yaklaşan, yani internet kullanıcısı genç işsizler efsanesini kızıla boyayanlar var bir yanda. Diğer yanda ise, ayaklanmaları saygıyla karşılamakla birlikte öznenin olmadığı yerde devrimin de olamayacağını bilenler. Bir de, bunların bile farkında olmayanlar...

Sadece bizdekilerden şikayet etmiyorum. Libya'da Kaddafi'li cumhuriyetin yeşil bayrağının karşısına muhalefet ay yıldızlı bir bayrak çıkartıyor. Eski krallık bayrağı bu! İlerici falan olmadığını bildiğimiz Kaddafi'nin karşısında neyi yeğlediğini bilmeyen solcuların bazı batı ülkelerinde Libya temsilciliklerinin önünde eski bayrak açmaya başladıklarını duymuş muydunuz! Devrimci cehaletin eline böyle tutuştururlar gericiliği!

Peki bu seçimlerden sol ne murat edebilir? Türkiye'de bütün teorik olasılıkların sıralanabildiğini görüyoruz, ama bunu yaratıcılık sayamıyoruz!

Solda kimileri seçim vesilesiyle “örgütü biraz toparlamayı” hedefliyor. Bunun için seçime ihtiyaç varmış demek ki!

Başkaları meclise yeni tünel kazmayı tasarlamakta, belli ki Ufuk Uras'a özenmekte. Özenenler “benim de hakkım” diye düşünüyorsa, bu karşılaştırmada kime “hak etmiyorsun” denebilir ki? Haklıdırlar! Ama örnekte de görüldüğü gibi bunun için solcu olmaya gerek yoktur.

Kimilerine göre CHP, yaklaşan felaket karşısında tek savunma çizgisidir. Solu özne kılmayı hiç akıllarına getirmeyenler, solun dışında bir mevzi kalmadığını duyduklarında yıkılırlar mı, dersiniz? Bana sorarsanız, yıkılsınlar!

CHP'den savunma hattı bile çıkmayacağını anlayan bazılarının Ergenekon'dan kahraman türetmeye kalkmaları da hoş olmuştur. Tünelden boyun eğmeden geçmenin mümkün olmadığını anlamak için nasıl bir yetenek gerekir?

Eminim şimdi TKP-toto oynayanlar da çıkar. Kendilerini özne olarak görmeyen ve solda kendini özne olarak yapılandıran bir açılım olabileceğini algılamayanların 500 bin çıkar mı çıkmaz mı, diye tartışacakları aşağı yukarı kesindir.

Bizim ise sıradanlığı, bilgisizliği ve tembelliği aşmak için çok çalışmamız gerekiyor.