Aydemir Güler

Sevgili Şahriyar’la yeniden özgür olduğunda, tercihen Aydınlanma yolunu açmış bir Türkiye’de, o bulvarda buluşmak dileğiyle…

Bangabandhu Bulvarında bir aydınlanmacı

Aydemir Güler

Ankara Çayyolu’ndaki Bangabandhu Bulvarı’nın anlamının kamuoyuna mal olduğunu pek zannetmiyorum... Caddenin ilk adı, fazla uzun ve kullanımı daha güç geldiğinden değiştirilmiş, daha doğrusu kısaltılmış. Önceki versiyon “Bangabandhu Şeyh Muciburrahman Bulvarı” imiş. 

Uzun süreli bir mücadelenin sonunda Bangladeş’in bağımsızlığına imza atan Muciburrahman’ın bir de büstü var bulvarda… Geçtiğimiz yaz aylarında kitlesel protesto hareketlerinin ardından ülkeyi terk eden Şeyh Hasina, ülkenin işte bu “kurucu babası”nın kızı. 

Bangladeş 1971’de Pakistan-Hindistan geriliminin içine doğdu ve iki ülkenin savaşının bir bakıma konusu ve parçası oldu. Hindistan’ın ele geçirdiği Doğu Pakistan bağımsız Bangladeş, resmi adıyla Bangladeş Halk Cumhuriyeti haline geldi gelmesine, ama her yerde olduğu gibi orada da ABD emperyalizminin beslediği şeriatçılarla laik güçler arasında şiddetli hesaplaşmalar hiç dinmedi. 1975’te Şeyh Muciburrahman bir darbeyle düşürüldü ve öldürüldü. Partisinin adı, Halk Birliği’dir. Zaman içinde “halkı” da “birliği” de yitirdiği anlaşılıyor. Burjuva devrimleri sosyalizme ilerleyemiyorsa dayanıksız oluyor, çürüyor…

Bangladeş’in önde gelen aydınlanmacılarından biri, yıllar önce soL'da bir söyleşide, başkentimizde bir bulvarda yaşatılan lideri, Atatürk’e benzetmişti: 

“Bangladeş’in kurucusu Muciburrahman, Mustafa Kemal Atatürk’e de çok benzer. Bangladeş resmi olarak Türkiye’den sonra ikinci Müslüman laik devlet oldu. Kemal Atatürk din temelli bütün örgütleri yasaklamıştı. Biz de 1972’de aynısını yaptık.” 1

Bu yorumu yapan Şahriyar Kabir, Türkiye’ye defalarca geldi. Sanırım, her gelişinde görüştük. Geçmiş midir bilmem, ama mutlaka duymuştur o bulvarı. Sevgili Şahriyar, şimdi ülkesinde hapiste. Bu yazının vesilesi de bu zaten.

Şahriyar Kabir, yazar ve belgesel yönetmenidir. Gençliğinde komünist. İlk tanınması çocuk kitapları yazarı olmasındanmış.2 Uzun zamandır emperyalizm ve dinci gericiliğin geriletilmesi için militanca bir mücadele veriyor, yazıyor, film çekiyor, konferanslar veriyordu. Bir filminin gösterimini yapmıştık Kadıköy’de Nâzım Hikmet Kültür Merkezinde. Başka bir etkinlikte, bölgemizin anti-emperyalist ve laik bir direniş hattına nasıl da ihtiyaç duyduğunu dinlemiştik kendisinden. Ülkesinde insanlığa ve halka karşı suç işleyenlerin yargılanması için yürüttüğü girişimleri anlatmıştı…

Şahriyar Kabir, 20 Temmuz 2015'te Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde Bangladeş'te devam eden laiklik mücadelesine dair söyleşide konuşurken.

Bu aralar hakkında din ve İslam düşmanı deniyor. Oysa Kabir, Müslüman kültürünün içinde, emperyalist bağlantılı gericiliğin dışında insancıl, barışçıl damarların güçlü olduğunu, bunların açığa çıkarılması gerektiğini düşünüyordu. Nüfusun çoğunluğu Müslüman olan kendi ülkesinde, başka yerlerde ve Türkiye’de bu izlerin peşine düşmüştü. 

Bir de, dinci gericilerin suçlarının peşindeydi. 1971’de bağımsızlık mücadelesinin karşısına dikilen İslamcılar, Pakistan ordusuyla işbirliği içinde milyonlarca kişinin katledilmesine, yüz binlerce kadına tecavüz edilmesine, kitlesel göçlere neden olmuşlardı. Geçtiğimiz yıllarda bu olayların kovuşturulmasında ve kimi suçluların cezalandırılmasında, Kabir’in öncülerinden biri olduğu laik aydınlanmacı hareket önemli rol oynamıştır. 1992’de “Bangladeş Kurtuluş Savaşı, Katillere ve İşbirlikçilere Direniş Komitesi”nin, kısaca Nirmul Komitesi’nin kuruluşunda yer almış, başkanlığını yürütmüş... Katliamcılardan hesap sorulmasını bir hukuki prosedür olarak düşünmeyin; Cemaat-i İslami taraftarları da sokak ortasında laik aydınları kılıçlarla infaz ediyorlardı!

Şeyh Hasena’nın halk kitlelerine yabancılaşan dengeci burjuva iktidarının yerine, alenen burjuvazi ve emperyalizm tarafından atanan Muhammed Yunus döneminde, gericiliğin Kabir’ler tarafından itelendiği mevzilerden taşması, beklenen bir gelişmeydi. Şimdi Şahriyar, 75 yaşında bir aydınlanmacı, bizim yakından bildiğimiz türden kumpas soruşturma ve suçlamalarla karşı karşıya. 

Bölgemizde antiemperyalist ve seküler bir ağırlığın oluşmasının öneminin şiddetle hissedildiği bir dönemdeyiz. Aynı dalga birbirinden uzak ülkeleri eşzamanlı olarak kavuruyor. Ve bütün acı deneyler, antiemperyalizm ve laikliğin emekçi sınıflara zimmetlenmesi, sosyalizme bağlanması gerektiğini teyit ediyor. 

Sevgili Şahriyar’la yeniden özgür olduğunda, tercihen Aydınlanma yolunu açmış bir Türkiye’de, o bulvarda buluşmak dileğiyle…

  • 1https://haber.sol.org.tr/dunyadan/siyasal-islam-hep-abdnin-araci-oldu-haberi-77159
  • 2https://bdebooks.com/authors/shahriar-kabir/