Teatro Garibaldi, gladyatörler, Morosini...

Palermo’da tarihi Teatro Garibaldi sanatçıları ve teknik ekip, yıllardır sonlandırılmayan restorasyon çalışmalarını protesto ederek yerel yönetimin tiyatronun yeniden perde açması için kolunu kıpırdatmamasına isyan etti ve tiyatroyu işgal etti. Garibaldi’nin 1861'de açılışını yaptığı, ülkenin tiyatro tarihinde önemli bir işleve sahip olan Garibaldi’de işgale polis müdahale etse de, sahnelerine sahip çıkan sanatçılar, sorunlar tez elden çözülene ve perde açılana kadar Garibaldi’de nöbetleşe devam eden işgali sürdüreceklerini duyurdu.

Geçtiğimiz yıl 14 haziranda Roma’daki Teatro Valle de, sanatçılar ve teknik ekibin girişimiyle işgal edildi. Teatro Valle’deki kriz, yerel yönetimin kamu tiyatrosu olan Valle’nin yönetimini açılacak bir ihale ile özel sektöre devretme girişimine karşı düzenlenmişti. Teatro Valle’ye sahip çıkan sanatçılar, tiyatronun devlet tiyatrosu olarak yoluna devam etmesinde direndi ve bu uzun soluklu protestonun ardından hedeflerine ulaştılar. Teatro Valle’de şekillenen sanatçı inisiyatifi bununla sınırlı kalmadı.

Sanatı hedef alanlara karşı platform
Sıcak tartışmaların ve yüksek düzeyde gerilimlerin yaşandığı Teatro Valle’de açılan www.teatrovalleoccupato.it site, kısa zamanda kültür dünyasını, özgür düşünceyi, yaratıcılık ve bağımsızlığı savunan ve sahip çıkan çoksesli bir platforma dönüştü. Valle’yi kurtaranlar bu sanal platformda genç sanatçılar için yeni projeler geliştirirken, İtalya’nın her bölgesinde kültürü ve sanatçıları hedef alan uygulamaları, bu yöndeki girişimleri, özgür düşünceyi engellemek isteyen yaklaşımları, sıcağı sıcağına duyuran site, bir tür haber portalı işlevi görmeye başladı.

Sinemadan tiyatroya, danstan görsel sanatlara birçok sanat dalındaki olumsuz gelişmeleri takip eden bu platform, kültürü hedef alan zihniyetle etkili mücadele edilebilecek bir şantiye kimliği edindi.

“Kapımıza kilit koyacağız”
Çizme’de ağırlığı daha çok hissedilen ekonomik kriz nedeniyle çağdaş sanat müzelerinin üzerinde de kara bulutlar geziniyor. Rönesansa beşiklik eden İtalya’da çağdaş sanat, arkeolojiye dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya. Roma’daki Maxxi’den Napoli’deki Madre’ye kadar tehlikeye işaret eden müze ve sanat merkezi yöneticileri, “Kapımıza kilit koyacağız” diyerek seslerini duyurmaya çalışıyor.

Birçok müzede su, elektrik vs faturalar ödenemiyor, değerli sanat yapıtları için gerekli bakım onarım çalışmaları yapılamıyor. Napoli’deki Madre müzesinin üçüncü katını ziyarete kapattığı, Trento’da belediyeye bağlı sanat galerisine artık ödenek aktarılmadığı, Nuoro’daki Man müzesinin geçtiğimiz Aralık ayından bu yana yöneticiden yoksun olduğu, Palermo’daki Palazzo Riso’nun belirsiz bir geleceğe sürüklendiği haberleri geliyor. Kültürel erozyon birçok etkinliğin durmasına neden olurken Napoli’ye bağlı Casöria çağdaş sanat müzesinin müdürü gerek hükümetin gerekse yerel yönetimlerin yaşanan sorunlara karşı kayıtsız ve sessiz kalmalarına isyan ederek, müzenin önünde daha önce düzenlenen bazı etkinliklerin afişlerini ateşe verdi.

Mario Monti’nin dümeninde olduğu teknik hükümet, kimseyi dinlememekte diretiyor. Torino’yu Lyon’a bağlayacak hızlı tren projesi konusunda bilim insanlarının görüşlerine kulak vermediği gibi, kültür dünyasına da mesafeli teknokrat hükümet.

Katar emiri: “Kolosseyumu Disneyland gibi yapalım”
Bir başka komedi de Roma’da yaşanıyor. Başkentin tarihi merkezi kolosseyum ve çevresinde bakım onarım işlerine ayrılacak bütçe bulunamadığı için Roma belediye başkanı Gianni Alemanno çözümü Arap mucizesinde aramaya karar verdi. Geçtiğimiz günlerde Katar emiri ile Alemanno kolosseyumun geleceği için buluştu. Emir, Roma tarihine olan tutkusunu dile getirdikten sonra ne buyurdu dersiniz? Antik Roma’nın kalbinde Disneyland’ı anımsatan eğlenceli bir arkeolojik park!

Emir’in cebinden çıkacak paralarla kolosseyum ve çevresine yeni bir makyaj yaptırmaya hazırlanan Roma belediyesi, bu tarihi alanı gözden çıkarmaya hazırlanıyor. Gençlik yıllarında faşist gruplar içinde aşırı sağcı gençlere takıldığı bilinen Alemanno’nun bir başka düşü de, antik çağdaş gladyatör dövüşlerine sahne olan arenaya yeniden gladyatörlerin dönüşünü sağlamak. Bu çılgınca projeyi ciddiye alan yüzlerce Romalı işsizin belki cebimize üç beş kuruş girer düşüncesiyle, gladyatör kostümleri giyerek, arenanın önünde protesto düzenlemelerine ne dersiniz?

İtalya’da da kültür dünyası güç bir dönemden geçiyor, burada henüz kimse belediye tiyatrolarında sahnelenecek oyunlara tiyatro yöneticilerinin değil belediye bürokratlarının karar vermesi yönünde bir yasa önerisi getirmedi ama kültür sanat cephesi, ekonomik güçlüklere direnemeyerek kapılarına kilit koymak zorunda kalan onlarca küçük sinema salonu, bağımsız kitabevi, sanat galerileri ve müze karanlık bir tünele girmiş durumda.

Ülkede resmi rakamlara göre 3 milyon işsiz var, Her gün iki kişinin intihar girişiminde bulunduğu İtalya’da bu yılın ilk üç ayında bankalara olan kredi borçlarını ödeyemedikleri ya da iflas ettikleri gerekçesiyle çözümü ölümde bulanların sayısı ise şu anda 23. İntihar olayları için sosyal alarm verilen Çizme’de birçok kentte depresyona düşen vatandaşlar için açılan psikolojik destek merkezlerine yüzlerce telefon geliyor.

Pier Mauro’nun ardından
Bu karamsar tablo içinde İtalya’daki futbol dünyasına da kısaca gözatmakta yarar var. Stadyumlarda son aylarda bazı takımların taraftarlarının ırkçı koroları eksik olmuyor. En son antrenörü Antonio Conti’yle yıldızı yeniden parlayan bazı Juventus taraftarlarının, karşı karşıya geldikleri rakip takımlardaki siyah oyunculara hakarete varan ırkçı sözlerle saldırmaları dikkat çekiyor. Bu bir yana, Milan’ın candamarı Sırp kökenli İsveçli oyuncu Zlatan İbrahimoviç’e bile ‘çingene’ diye seslenmekten çekinmeyen bir taraftar kitlesi var.

Geçtiğimiz hafta ikinci ligde oynayan Livorno takımının 25 yasındaki genç oyuncusu Pier Mauro Morosini’nin sahadaki ani ölümü herkesi sarstı. Her ne kadar medya Morosini’nin sahaların dışında kalan yaşam öyküsünü 1970’lerin fotoromanı şeklinde işlese de, Pier Mauro’nun dramatik bir yaşam öyküsüne sahip olduğuna tanıklık ettik.

Atalanta’da top koşturduğu yıllarda gencecik Pier Mauro’yu o yıllardaki antrenörü şöyle anlattı: “ Morosini farklıydı. 15 yasında annesini, 17’sinde babasını yitirdi. Bir yıl sonra özürlü ağabeyi yaşamına son verdi. Yine özürlü olan kız kardeşi ile tek başına kaldı. Tüm bu yaşadıklarına karşın futbola büyük bir olgunlukla devam etti. Birçok futbolcunun tersine topun dışında başka ilgi alanları da vardı. Doğa yürüyüşlerini ve dağı seviyordu.” Pier Mauro’nun yaşamdaki tek yakını, kız arkadaşı Anna’ydı. Adli tıp raporunda ölüm nedeni kayıtlara, “genetik etkenlere bağlı kalp rahatsızlığı” diye geçti.

[email protected]