Parmalı komünist Picelli

Guido Picelli, 1922 yazında 33 yaşındaydı. Gençlik yıllarında devrimi düşlemekten çok sanatçı olmayı hayal ediyordu. İtalya’da sessiz sinemanın ilk örneklerinden birinde rol almıştı. Ama 1920’li yıllar gelip çattığında ekmek, iş, sosyal adalet için mücadeleye etmeye karar verdi Picelli. İşçi sınıfının gücünün birleştirilmesini savunuyordu.

Karanlık günler kapıdaydı. Mussolini, Picelli’nin şehri Parma’ya gönderdiği 10 bin faşiste şehri yakıp yıkmaları emrini vermişti. Picelli’de Parma’daydı. Kapıdaki tehlikeyi sezdiği için komünistler, anarşistler, cumhuriyetçiler ve halk cephelerini bir araya getiren bir cephe kurdu. “Arditi del popolo” diye anılan bu koalisyon, tek bir cephede güç birliği yaptı. İtalya’da faşizme karşı girişilen ilk silahlı öncü direniş, 1-6 Ağustos günleri arasında beş gün sürdü.

Bir başka dönemin Che’si

Guido Picellli Büyük Savaş patlak verdiği zaman Kızıl Haç’da gönüllüydü. O dönemde isçilerin haksızca katledilmesine tanıklık edince eşit bir toplum düzeni için mücadele etmeye karar verdi. Parma’ya dönerek işçi sınıfını savunmak amacıyla “Guardie Rosse”yi kurdu. 1920 yılında asker taşıyan bir trenin yola çıkmasını engellediği iddiasıyla tutuklandı. 1921 ilkbaharında halkın devreye girmesiyle hapisten cıktı. 20 bin oyla daha sonra terk edeceği sosyalist partiden milletvekili seçildi.

1922 ağustosunda faşist çeteler Parma tren istasyonundaydı. Polis ve jandarma karakolları terk ederek, faşistleri özgür bırakmıştı. Aynı gece gün sökmeden Picelli, kendi adamlarını örgütledi. Silahlı faşist gruplara Italo Balbo kumandanlık ediyordu. Picelli’nin 300 dolayındaki kızıl direnişçileri 1891 yapımı silahlarla donanmıştı. Bir başka zamanın Che’si diye anılan Picelli, o güne kadar tasarlanmayan bir tür şehir gerillalığını hayata geçiriyordu. Şehirdeki hassas noktalarda hemen her sokakta üç, dört barikat kurulmuştu. Bölge, mayın ve elektrikli tellerle çevrelenmişti.

“İsyana hazırlanın” çağrısı

Gramsci’nin kurucusu olduğu L’Ordine Nuovo’nun muhabiri Ottavio Pastore, “Kadınlar su ve kızgın yağ depolamıştı.” diye yazıyordu. Gruplar halinde saldıran faşistler püskürtüldü. Picelli’nin yardımcısı anarşist Antonio Cieri’nin yönetimindeki Naviglio Mahallesi en sert çatışmaların merkeziydi. Burada patlak veren kargaşada henüz 14 yasında olan, direnişçi, Gino Gazzola vuruldu. Faşistlere karşı girişilen mücadelenin bilançosu, 39 ölü. 150 yaralıydı.

Benito Mussolini’nin velihatı gösterilen İtalyan faşist Italo Balbo günlüğünde, “Picelli’nin direnişi zaferle sonuçlansaydı ülkedeki bütün direnişçiler ayaklanabilirdi. Kızıl birliklerin örgütlendirilip silahlandırılmasıyla her türden faşist saldırı engellenebilirdi” diye yazmıştı.

Faşist gruplara karsı başlatılan mücadelenin besinci günü Picelli’nin birliklerinin başarısıyla sonuçlansa da ortada kutlanacak bir durum yoktu. Kızıl birlikler savunmadan saldırıya geçmeyi tasarlıyordu. Picelli L’Ardito del popolo baslıklı gazetesinin sütunlarından faşizme karşı direnenlere, “Herkes tek bir vücut gibi ayağa kalksın. İsyana hazırlanın.” diye çağrıda bulunuyordu.

Picelli o günlerde kuzey İtalya’da “Kızıl Ordu” kurabilmek için destek arasa da, onun bu çabası dönemin sol kanat partileri tarafından tepki gördü. Mussolini’nin iktidara gelmesinin ardından Picelli “Arditi”yi dağıtarak “Halkın Askerleri” diye anılan yeraltında faaliyet yürüten bir örgüt kurdu.

İspanyol komünistlere katıldı

Picelli 1924 yılında İtalyan Komünist Partisi’nden ikinci kez milletvekili seçildi. 1 Mayıs’ta parlamentoya girerek kızıl bayrak açtı. Parti içinde Gramsci’nin çizgisini izliyordu. 1926 yılında faşizme karşı mücadele eden baksa birçok direnişçi liderle birlikte tutuklandı. Beş yıl süren sürgün ve tutsaklığın ardından 1932’de önce Fransa’ya ardından Belçika ve Moskova’ya kaçtı. Ancak Rusya’da güç günler geçirdi Picelli. Siyasi görüşleri Rusya’daki yönetimle uyuşmadığı için takip edildi, sorgulandı. Çok sonra İtalya’da faşizme karşı direnişin simge isimlerinden biri olduğu anlaşılsa da Picelli İspanya’ya giderek siyasi mücadelesini Franko’ya karşı sürdürmeye karar verdi.

O dönemde İtalya’daki komünistlerden uzaklaştığı bilinen Guido Picelli, Stalin karşıtı bir çizgi izleyen İspanyol komünist partisi Poum’a katıldı. İspanyol partinin lideri Andreu Nin’in teklifini kabul ederek Garibaldi taburunun yönetimini üstlendi. Mirabueno’yu kuşattı. Bu İspanyol cumhuriyetçilerin Madrid cephesindeki elde ettiği ilk zaferdi. Bu başarının hemen ardından 5 Ocak 1937 tarihinde San Cristobal tepesinde bir merminin kalbine isabet etmesiyle yaşamını yitirdi. Picelli’nin cansız bedenini arkadaşı Braccialarghe aldı. Parmalı komünist direnişçi için Madrid, Valencia ve Barselona’da üç devlet töreni düzenlendi. Barselona’daki törende Picelli’yi 100 bin kişinin selamladı.

İspanyol faşistleri, ölümünden iki yıl sonra Guido Picelli’nin hem cansız bedenini hem de mezarını parçaladılar. Mezar tasında, “Parma’daki barikatların kahramanına…” yazılıydı.

[email protected]