Ölü canların sesi

Kolombiyalı heykel sanatçısı Doris Salcedo, Maxxi Roma’daki anıtsal enstalasyonu “Plegaria Muda”yı Kolombiya ordusundaki bazı grupların işlediği cinayetlerde yaşamını yitirenlere adadı. Maxxi’de birbiri üzerine oturttuğu 166 masa ile, bir mezarlığı çağrıştıran kutsal bir mekan yaratan sanatçı, yoksul oldukları için öldürülen binlerce Kolombiyalı gencin katledilmesinden hareketle tüm dünyada şiddetin kurbanı olan ve yaşamları ellerinden alınan ölü canları anıyor “Plegaria Muda”da.

2003 yılında VIII. İstanbul Bienali2ne de konuk olan Salcedo’nun ülkesi Kolombiya’da ordu, 2003-2009 yılları arasında 1.500 genci öldürdü. Kolombiya hükümeti o yıllarda orduya seslenerek öldürecekleri gerilla başına askerlere ödül ve ikramiye verileceğini duyurdu. Ordu içindeki bazı gruplar, ülkenin en yoksul bölgelerindeki gençlere iş ve para teklifinde bulundular. Ardından bu yoksul gençleri metruk bölgelerde öldürdüler. Bu gençler kayıtlara, giriştikleri silahlı çatışmada ölü ele geçirilen “kimliği belirsiz gerillalar” diye geçti.

Kolombiya’da yaşanan vahşete tanıklık eden Salcedo 2006’da Los Angeles’da şiddet olaylarının tırmandığı varoşlarda üç yıl devam eden bir araştırma yürüttü. “Plegaria Muda” projesi, son yirmi yılda 10 bin gencin cinayete kurban gittiği Los Angeles’ın gettolarında şiddetin izini sürdüğü dönemde filizlendi.

Doris Salcedo, “Şiddete hedef olan ve artık hayatta olmadıkları için kendilerini ifade edebilme hakları elllerinden alınanların sessizliğe gömülü sesi olmayı” düşündü. Serginin çıkış noktası Kolombiya’daki yoksul kesimler olsa da, şiddetin kurbanlarına evrensel bir perspektifte bakan “Plegaria Muda”, ziyaretçiye kurbanların yaşam öykülerini aktaran bir sergi değil. Salçedo’nun, Maxxi’de iki numaralı galeriyi kaplayan ve her biri bir tabutu çağrıştıran masa-tabutları, çeşitli kültürlerin sosyal dokularında derin yaralar açan kollektif bir travmanın sesi diye yorumlanabilir.

“Plegaria Muda”, birbiri üzerine oturtulan 166 tabut-masayla ziyaretçiyi ortaklaşa bir nekropolle başbaşa bırakıyor. Galeri mekanında kurulu bu kutsal alan, toplumun kıyısında süregelen marjinal yaşamların bir metaforu aynı zamanda. Bu sessiz mezarlıkta, tabut-masalarda bürüyen çelimsiz otlar, yaşamı simgelerken, Kolombiyalı sanatçı bu yaşayan anıtsal enstalasyonda, ziyaretçiyi bir labirentin içine çekiyor. Salcedo’nun nekropolü, sosyal ve insani hakların silindiği, sınır bölgeleri ve gözden ırak, unutulmuş coğrafyalarda bir tür soruşturma başlatıyor.

Nemli toprak ve taze öt kokusunun solunduğu, sınırlarını tabut-masaların çizdiği labirentte, ziyaretçi bedeni, zihni ve duyularıyla katıldığı bir yolculuğa çıkıyor. İzleyici, bu yolculukta ölü oldukları için konuşamayan yitik bedenlerin zaman dışı evrensel öykülerini keşfediyor.

Yıllardır dünyanın çeşitli bölgelerinde karanlık güçlerin hedef aldığı kurbanları anımsamayı görev edinen işler üreten Doris Salçedo, nereye gidersek gidelim şiddetin toprakta saklı kalan kokusunun değişmediğini paylaşıyor.

Bir dönem ülkesi Kolombiya’da kayıp çocuklarını arayan annelere aylarca eşlik ettiğini anlatan sanatçı, katillerin işaret ettikleri mezarlarda ölü çocuklarını çürüyen bedenlerine karşın teşhis etmeye çabalayan annelerin öyküsünü dile getirdi.

Bu acılı günlerde onların yanında olduğunu, ölüm acısını birlikte göğüslediklerini ve aşmaya çalıştıklarını, Kolombiya hükümetinin barbarca yaklaşımına karşın, bu annelerin adalet arayışında hep arkalarında olduğunu aktardı.

Türkiye’deki nice kayıp ve Cumartesi Anneleri’ni düşündüğümüz zaman, Doris Salçedo’nun “Plegaria Müda”da kurulu mezarlıkta şiddetin yaşamdan sildiklerine verdiği sessiz yanıtı, belki daha iyi duyabiliriz.

[email protected]

**************************************************************************
Sergi:
Maxxi Roma / www.fondazionemaxxi.it / 24 haziran 2012’ye kadar ziyaret edilebilir.