Marx’ın arşivinde

Berlin Brandenburg Bilimler Akademisi’nin Karl Marx’ın arşivinde korunan, bugüne kadar yayımlanmayan ve 114 ciltten oluşan yapıtlarını 2020’ye kadar aralıklarla basmayı tasarladığını Andrea Tarquini’nin La Repubblica’da yayımlanan bir yazısında okudum. Marx’ın kaleme aldığı ve Kapital’in hiç yayımlanmayan bir bölümünde ise Alman felsefecinin, bugün yazılmışçasına gelecekte nasıl bir dünyanın bizleri beklediğini anlattığı vurgulanıyor.

Almanya’daki Karl Marx arşivini ziyaret eden Andrea Tarquini her ne kadar Marx’ın zihinlerde devrimci, sınıf mücadelesi temsilcisi diye anıldığını aktarsa da bilim insanı, siyaset bilimci ve eleştirel düşünür kimliği öne çıkan felsefecinin doğa bilimleri ile modern teknolojilere özel bir ilgi gösterdiğini de paylaşıyor okurlarıyla.

Arşivdeki Marx portresi
Kapitalizmin içine düştüğü derin krizi, yaşadığı dönemde öngören Karl Marx’ın arşivi, Berlin’de neoklasik bir mimariye sahip bir yapıda Jagerstrasse 22/23’de korunuyor. Berlin Bilimler Akademisi’nin tarihin tozlu raflarında, Marx’ın artık sararmaya yüz tutan notları arasında yürüttüğü araştırmayı, Gerald Hubmann ve Manfred Neuhaus birlikte yürütüyor.

Alman araştırmacılar Karl Marx’ın tuttuğu notları, bugüne kadar yayımlanmayan metinleri ve mektupları tek tek elden geçirerek, 2020’ye kadar uzanan bir süreçte yayımlayacak. Marx arşivinde mevcut farklı içerikteki belgelerden yola çıkılarak hazırlanacak kitaplar, Yunancada ‘Büyük’ anlamına gelen ‘Mega’ başlıklı bir proje çerçevesinde yayımlanacak,

Marx’ın yapıtlarını okuduğu düşünürler konusunda aldığı notlar açısından gerçek bir koleksiyoncu olduğunu keşfeden Alman araştırmacılar, felsefecinin el yazısı ile kaleme aldığı, düzeltmeleri yaptığı, belki de Engels’in çizdiği eskizlerin de yer aldığı yüzlerce belgenin arşiv kurtları açısından bir hazine niteliğinde olduğunu anlatıyor. Hubmann, Marx’ın henüz yayımlanmayan bir çalışmasında “Bildiğim tek gerçek, Marksist olmadığım” diye not düştüğünü söylüyor.

Son nefesine kadar araştırdı
Sözün kısası Mega projesinin kuratörleri, Marx arşivindeki belgelerden bugüne kadar çizilen Marx portresinden çok farklı bir felsefeci kimliğinin çıktığını paylaşıyor. Belgelere dayanarak yaptıkları yorumda bir ideologdan çok siyasetbilimci bir Marx’la karşikarşıya geldiklerini anlatıyorlar. Marx’ın yaşlılık dönemine kadar araştırmacı yönünü yitirmediği, bugün tüm dünyayı sarsan ekonomik krizin temellerini yaşadığı çağda öngörerek yazdığı dile getiriliyor, Kapitalizmin evrimi konusuna artık çok yaşlı bir felsefeciyken eğildiği, endüstriyel kapitalizmden kredi ve finans sistemine dayanan ekonomiye kadar olan süreçte çok yönlü bir araştırma yaptığı anlatılıyor.

Karl Marx’ın başyapıtı diye anılan Kapital’in ardından Amerikan ekonomisini büyüteç altına tuttuğu bliniyor. Raylı ulaşım ağı ve altyapı elemanları inşa etmeye duyulan başdöndürücü gereksinim, gitgide büyüyen temel hammadde ihtiyacı, tarım devrimi vs’nin reel ekonomi çerçevesinde nakit paraya olan ihtiyacı tırmandırdığına vurgu yapılıyor.Mega projesinde 11/13.ciltlerde saklı kalan notlarında yaşlı Marx’ın sermayenin dolaşımındaki yeni süreçlere ilişkin yorumlarında, yarım yüzyıl öncesine ait olsa da bugünkü küresel krizi tanımladığı aktarılıyor.

Arşiv Hollanda’ya kaçırıldı
Marx ve Engels’e ait birçok yapıt, belge, not, yazışma vs…Alman Sosyaldemokrat Parti (Spd)’nin arşivinde de korunagelmişti. Ekim devriminin ardından Alman sosyal demokrat bilim insanları ile SSCB’deki Komünist Parti (Pcus) arasında bu arşivi düzenlemek amacıyla yoğun bir işbirliği doğmuştu. Arşiv malzemesinin bir bölümü Moskova’ya taşınırken geri kalan bölümü de Berlin’de kalmıştı. Alman ve Rus bilimadamları arasındaki bu işbirliğinin Stalin’in pek hoşuna gitmediği, Marx ve Engels’in Lenin’e oranla daha fazla yapıt vermiş olmalarına sıcak bakmadığı da anlatılıyor. .

1933’de Berlin’de Weimar’ın demokrasisi Hitler tarafından yıkılsa da kentte korunan Marx arşivi zarar görmedi. Alman sosyaldemokrat bilimadamları Nazilerin yönetime geldiği Berlin’de Gestapo’ya meydan okuyarak akademisyen dostlarının desteğiyle arşivi Hollanda’ya kaçırdılar. Hubmann’ın aktardığı kadarıyla yıllar sonra Nazi işgaline uğrayan Hollanda’da da, Amsterdam’da bir yeraltı sığınağında korunan arşiv, Gestapo’nun eline hiçbir zaman geçmedi.

Haberlerini buharlı gemi taşıyordu
1945 yılında SSCB ve Doğu Almanya, Stalin’in ölümünün ardından arşivin derlenmesi konusuna eğilseler de bu girişim, Brejnev tarafından kesildi. Berlin Duvarı’nın yıkıldığı 1989’a kadar Karl Marx’ın arşivi sessizliğe gömüldü. Şimdi yıllar sonra Mega projesinin kuratörlüğünü üstlenen Alman araştırmacılar, Berlin, Amsterdam, Moskova ekseninde Marx’ın arşivine dalarak yürüttükleri tarihsel taramada Marx’ı bilinmeyen nitelikleriyle tanımaya çalışıyor.

Andrea Tarquini., Marx arşivine Çinli bilim insanlarının da ilgi gösterdiğini aktarıyor. Çinlilerin araştırmasında günışığına çıkan bir başka gerçek ise, Marx’ın bir dönem New York Daily Tribüne’ün Avrupa muhabirliğini yaptığı, Avrupa’da o dönemde yaşanan sosyal ve siyasal çalkantıları ve ekonomik krizleri gazeteci kimliğiyle kaleme aldığı yönünde.

Bu haber trafiğinde bir başka ayrıntı da, o dönemde henüz internet keşfedilmediği için Marx’ın haberlerini New York’a buharlı gemi gemi ile gönderdiği, en çok da haberlerinin zaman sorunu nedeniyle güncelliklerini yitirebileceğinden kaygı duyduğu…

[email protected]