‘Gibellina’ya sahip çıkalım’

Belice vadisi 14-15 ocak gece yarısı şiddetli bir depremle sarsıldı. 1968 yılıydı. Depremin ardından Leonardo Sciascia “Vadi halkını yaşama döndürecek yeni umutlar gerekli,” diye sesleniyordu. Yöredeki kasabalardan biri olan Gibellina’nın belediye başkanı Ludovico Corrao, “Bu topraklar, sanatla can bulabilir,” diye bir düşünce atmıştı ortaya. Corrao’nun depremin yaralarını sanat aracılığıyla sarmak düşüncesi o yıllarda sıra dışı bir öneri diye algılandı.

Ancak Corrao kararlıydı. Belice vadisinde yaşanan trajedinin izlerini en kısa biçimde silmek amacıyla resim, heykel, müzik, tiyatro ve edebiyat dünyasından sanatçıları Gibellina’nın ’yıkıntıları arasında çalışmaya davet etti.

Valentina Garavaglia depremin ardından yıllar sonra kaleme aldığı “’L’effimero e l’eterno. L’esperienza teatrale di Gibellina”/Bulzoni başlıklı kitabında Belice vadisine yeni bir can vermek için çağrılan sanatçılar kolektifine büyüteç tutuyor.

Belice’de iz bıraktılar
Aralarında Consagra, Burri, Schifano, Paladino, Arnaldo Pomodoro, Andrea Cascella, Boetti, Wilson, Caghe, Accardi, İsgro’, Beuys, Long ve başka onlarcasının bulunduğu sanatçılar yöre halkıyla iletişim kurarak ortak bir projeyi hayata geçirnek için kolları sıvadı. Dönüşümlü biçimde yullarca Belice’ye gelen ve belirli dönemlerde konaklayan bu sanatçılar, heykeller, enstalasyonlar, performanslar, tiyatro gösterileriyle Belice’de iz bıraktılar. Kasaba bir anlamda deneysel bir tiyatroya dönüştü.

Sanat müzelerden çıkmalı
Corrao’nun Belice’nin doğal ve sosyal dokusunu çeşitli kültürlerden gelen sanatçıların işleriyle buluşturduğu proje, o günlerde alternatif bir çözüm arayışındaki başkanın ölümünden önce kendisiyle yapılan bir söyleşide dile getirdiği gibi, Belice gerçeği karşısında sanat, sivil, siyasi ve militan bir kimlik edinmeliydi. Corrao sanatın müzeler ve sanat galerilerinden çıkmasını, vahşi bir doğayla bütünleşebilen işlerin, umudunu yitirenlerin dünyasında yeni kapılar aralamasını düşlüyordu.

Belice’deki bu gelenek Corrao hayatta olduğu sürece kesintisiz devam etti. Corrao’nun bir cinayet nedeniyle yaşamını yitirmesi, İtalya’da süre gelen ekonomik kriz ve bunun sonuçları Belice vadisinde kültürel etkinlikler için ayrılan bütçeleri tırpanladı. Sicilya yerel yönetiminden aktarılan 650 bin avroluk bütçe 318 bin avroya indi. Yerel yönetim Orestiadi festivali personeli, sanatçılar, müze çalışanlarının ücretlerini ödeyemez duruma geldi. Bu çorak ortamda Belice’de her türden kültürel etkinliğin önü kesildi.

Ludovico Corrao’nun Roma üniversitesinde Arap dili ve kültürü konuusnda öğretim üyesi olan kızı Francesca Corrao, koşullar 1968’den çok farklı olsa da Gibellina’ya can veren sanatçı girişimini yeniden bir araya getirmek için çözüm arıyor. İtalya’daki kültür dünyasına seslenen Francesca Corrao, “Bizi yalnız bıraktılar” diyor. Gibellina’nin bir tek Sicilya’ya ait olmadığını İtalya’ya simgelediğini, bu yönde yapılacak her desteğin ulusal kültüre dayanak olacağını anlatmaya çalışıyor.

Ludovico Corrao’nun yıllar önce hayata geçirdiği gibi şimdi kızı Gibellina’daki kültürel mirasa sanatçılar aracılığıyla sahip çıkılabileceğini, Sicilya ve ada kültürünün ancak bu yöndeki girişimlerle kurtulabileceğine inanıyor.

“Gibellina’ya sahip çıkalım” diye kaleme alınan bir manifestonun bir araya getirdiği bazı sanatçılar, 1960’ların sonlarında şekillenen sanatçı birliğini yeniden kurarak Sicilya’ya çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Bu sanatçı girişimi Cesare Brandi’nin “Sanat yapıtı, doğal bir eseri çağrıştırıyor” sözünden yola çıkarak dünya sanatçılarını Belice vadisindeki Gibellina’ya davet ediyor. İtalyan sanatçı Burri, yıllar önce Gibellina kasabasında yıkıntıları örten 12 hektarlık bir alanı kaplayan beyaz bir cenaze örtüsü tasarlamıştı. Burri’nin işi gelecek kuşaklara 1968 ocağında Gibellina’da yaşanan depremi anımsatmaktı. Şimdi Mimmo Paladino, Arnaldo Pomodoro ve Bob Wilson gibi sanatçıların içinde yer aldığı girişim, “Gibellina’ya sahip çıkalım” diyerek yeniden yola çıkıyor.

[email protected]