Gazeteciliğin ‘ortaçağı’

Önce Berlusconi hükümeti, ‘artık ödenek yok’ dedi. Ardından İtalya’yı krizden kurtarma operasyonunu üstlenen teknokrat Monti hükümeti de, aynı mesajı verdi. Her iki hükümet de sol medya organları ile siyasi partilerin gazetelerine devletin artık kaynak aktaramayacağını duyurdu.

Bu yeni gelişme İl Manifesto, Liberazione, L’Europa, İl Foglio, L'Unità gibi gazetelerin yola devam edebilmeleri açısından ciddi bir tehdit oluştururken binlerce gazetecinin 2012’nin ilk aylarında işsiz kalma tehlikesini beraberinde getiriyor.

Liberazione gazetecileri, 2012’ye redaksiyonda girdi
İl Manifesto, hayatta kalabilmek için çözümü yeni bir abone kampanyasında ararken, Komünist Yeniden Yapılanma partisinin (Rifondasyon Komünist) gazetesi Liberazione, tam da yeni yıl öncesi yayınına son vermek zorunda kaldı. Liberazione’nin redaksiyonunda görevli gazeteciler ve teknik ekip, gazetenin ekonomik kriz gerekçe gösterilerek kapatılmasına karşı çıktı. 31 aralık gecesini Liberazione çalışanları aileleri ve dostları ile geçirmek yerine alternatif bir yılbaşı gecesi düzenleyerek gazetenin redaksiyonunda karşıladılar 2012’yi.

Bu buruk yılbaşı gecesinde Liberazione’nin bir tek online versiyonu ile yola devam edeceği aktarıldı gazetecilere. Ama gazetenin mutfağında görevli personelden teknik ekibe kadar tüm çalışanlar Liberazione’ye sahip çıkacaklarını ve gazetenin yola devam edebilmesi için her yolu deneyeceklerini duyurdular.

Monti hükümetinin özveri paketinden birer birer dökülmeye başlayan sert önlemlerle yüzyüze gelen İtalyanlar, medyayı, özellikle de sol medya ile siyasi parti gazetelerini hedef alan kesintilerde ilk önce Liberazione’nin yayın hayatına son vermesi ve gazetenin işsiz kalan çalışanlarının öyküleriyle tanıştı.

Gazetelerin bundan böyle eczanelerde, bankalarda satılmaya başlayacağı ve geleneksel bayılık mesleğinin tarihe karışma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı Çizme’nin dışına çıkıp da Yunanistan, Fransa ve İspanya’ya baktığımızda da gazetecilik mesleğinin karanlık bir dönemden geçtiğine tanık oluyoruz.


Liberazione’nin başına gelenin kendi başına gelmemesi için suyun yüzünde debelenmeye çabalayan İl Manifesto gazetesi dünkü sayısında sol medyanın Avrupa genelinde güç bir dönemden geçtiğine vurgu yapan bir dosya yayımladı.

Atina’da 487 gazeteci işsiz
Ekonomik krizin acı reçetesinin ağır bir biçimde uygulandığı Yunanistan başkenti Atina’da gazeteciler cemiyeti Eshea’ya kayıtlı 5.500 gazeteciden 487’nin işsiz olduğu, 2 bin gazeteciye ise aylardır ücretlerinin ödenmediği belirtiliyor.

Eshea’nın yöneticisi Dimitris Trimis, bugün İtalya’da Liberazione, Yunanistan’da Elefterotipia, İspanya’da Pubblico’nun yaşadıkları kabusun basın ve ifade özgürlüğüne karşı olduğunu, halkın yaşanan krize karşı verdiği tepkiler ve protestoları sansürlemek adına yapıldığını söylüyor. Özellikle Yunanistan ve İtalya örneğinde krize çare bulmaları için görevlendirilen teknik hükümetlerin uyguladığı politikaların sonucu olduğunun altını çiziyor.

‘Protestoları sansürlemek için ağzımızı kapıyorlar’
Trimis, İl Manifesto’da yayımlanan söyleşisinde, “Yunanistan’daki protestoları gizlemek için ağzımızı kapıyorlar. Saldırıya hedef oluyoruz, korkutmak içn ellerinden geleni yapıyorlar. Herkesi ürkütmek adına.” diyor.

İspanyol solunun sesi Pubblico da, dört yıllık başarılı ve alternatif bir gazetecilik deneyimin ardından bayilerde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. İspanyol gazetesinin yayımcısı Katalan Mediapro grubu, gazetenin iflası için Barselona mahkemesine başvurdu. Pubblico’da görevli 160 gazeteci ise geçtiğimiz aralık ayından bu yana ücretleri ödenmeden işsiz bırakıldı.

Gazetenin yayın yönetmeni Jesus Marana, 3 ocak 2012’de Pubblico’nun online versiyonundaki yazısında İspanyol solunun sesi olan gazetenin krizin faturasını ödediğini, çok sayıda okura sahip olmalarına karşın reklam gelirlerinin yüzde 50 düzeyinde azaldığını duyurdu. İspanya’da 87 binlik tirajla El Pais, El Mundo ve Abc gibi liberal eğilimli büyük gazetelerin ardından dördüncü sıradaki Pubblico’nun da yoluna devam edip edemeyeci belirsiz.

Fransa’ya baktığımızda 2007’de Libèration gazetesinin yayın yönetmeni yardımcısı Pierre Haski’nın kurucusu olduğu bağımsız yayın “Rue89”u ise içine girdiği çalkantılı durumdan kurtarmak adına Nouvel Observateur satın aldı.. Ayda 2 milyon okuyucusu olan, Fransa’da Le Monde, Le Figaro gibi gazetelerle rekabet eden Rue89’un yaşamasını sağlayan reklam çarkını döndürmekte zorlandığı aktarılıyor. Nuovel Observateur’ün kurucusunun 7.5 milyon avro teklifle satın aldığı Rue89’un kurucusu Haskı, “Bağımsızlığımızı koruyacağız’ diye anlatsa da yola çıkıştaki düşlerinin kesintiye uğradığını gizlemiyor okuyucularından.

Akdeniz coğrafyasında, özellikle teknik hükümetlerin görev başı yaptığı ve yoğun bir liberalleşme politikasının izlendiği Yunanistan ve İtalya’da sol medya organları, karanlık bir dönemden geçiyor. Atina gazeteciler cemiyeti yöneticisi Dimitris Trimis’in vurguladığı gibi, hükümet karşıtı protestoların gizlenmesi adına korku politikası güdülerek gazeteciler susturuluyor. Yüze yakın gazetecinin hapiste tutulduğu Türkiye’de çok da yabancısı olmadığımız bir yöntem değil mi?

[email protected]