Abba Bir Bisküvi Uğruna Canından Oldu ASLI KAYABAL (İtalya)

Abdul Guiebre, arkadaşlarının çağırdığı isimle Abba, geçtiğimiz hafta Milano'da ırkçılık tartışmalarını alevlendiren bir saldırıya kurban gitti. Afrikalı Abba bir marketten bisküvi ve çikolata çaldığı gerekçesiyle market sahibi baba ve oğlu tarafından önce "pis zenci" diye hakarete uğradı, ardından çevredeki vatandaşların gözü önünde demir bir çubukla öldüresiye dövüldü.

Başına aldığı sert darbeler 23 yasındaki Abba'nın yaşamına son noktayı koydu.

Olayın ardından tutuklanan market sahibi baba-oğul, "Biz ırkçı değiliz. Abdul siyah olmasaydı beyaz olsaydı yine döverdik" diye cüretkârca konuşmaya devam ederken, soruşturmayı yürüten Milano Savcılığı olayın büyümesini engel olmak amacıyla, "saldırı ırkçı bir tavır taşımıyor" yorumunda bulunmakla yetindi.

Ama Milano'da yasayan Afrikalılar gergin ve öfkeli... Abba'nın arkadaşları halkın önyargılı ve ırkçı tavırlarından ürküyor. Afrikalı gençler toplum içinde suçlu ya da şüpheli damgası taşıdıklarını anlatıyor. Bir genç, "Durakta otobüs beklerken, insanlar çantalarını tutuyor ya da yanımdan uzaklaşıyor" diye yakınıyor.
23 yıllık gencecik yaşamı bisküvi uğruna Milano'nun merkezinde, istasyon bölgesinin en işlek caddelerinden birinde sonen Abba'ya dönecek olursak, artik yapacak bir şey yok.

İlkokul öğretmeni, solcu gençlerin buluştuğu merkezdeki arkadaşları, anne babası Abba'yı cıvıl cıvıl hareketli, neşeli, dışa donuk ve arkadaş canlısı bir genç olarak anlatıyor.

Baba Assane, banliyö semti Cernusco sul Naviglio'daki evinde acısıyla bir başına... Ağzını bıçak açmıyor. Kızkardeşlerinden büyük olanı, "kardeşimin başına gelen dramatik bir olay. Milano ırkçı bir şehir oldu. Ne yazık ki İtalya ırkçı bir ülke" demekle yetiniyor.

Arkadaşları Abdul'a sahip çıkmakta gecikmedi. Milano'da olayın hemen ardından Abba'nın uğradığı ırkçı saldırıyı protesto etmek amacıyla 7 bin kişinin katıldığı bir yürüyüş düzenlendi.

Afrikalı ve İtalyan gençlerin katıldığı yürüyüşte gençler Abba'nın yaşamını yitirdiği barın önüne bisküvi bıraktılar.

Kortejde bazı Afrikalı gençler, "Karnimiz aç, biz de gidip bisküvi alalım" diye bağırıyordu. Ganalı, Nijeryalı ve Senegalli bir grup genç kortejin dışına çıkıp Abba'nın öldürüldüğü bara yönelince gençler ile polis arasında kısa sureli bir arbede de yaşandı.

28 yasındaki bir başka Afrikalı genç ise öfkesini söyle dile getirdi, "Katil bir beyaz olmaktan ise kirli bir Afrikalı olmayı yeğliyorum.".

İtalyan siyasetçiler ırkçılık konusunda söz söyletmiyor. İtalya'da Fransa'daki gibi bir banliyö isyanı olmaz diye düşünüyorlar. Oysa Milano'nun merkezi Duomo'da yarım saat dolaşacak olsalar issiz onlarca Afrikalı gencin İtalyan vatandaşı bile olsalar köle muamelesi gördüklerine tanıklık etmek hiç güç değil. Afrikalı gibi nice başka ülkelerden gelen göçmenler de ikinci sınıf insan muamelesi görüyor. Hoşgörü ile ırkçı tavır arasında çok ince bir çizgi var. Hoşgörünün olmadığı yerde en sıradan görünen bir olayın bile ırkçı bir kimlik edinmesi an meselsi. İste yabancı düşmanı İtalyanlar bunu anlamamakta direniyor.