Görülmemiş bir olay: Değerbilirlik

21 Haziran 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Halkımızın haftalardır sürdürdüğü ve kısaca “Gezi” dediğimiz protesto eylemleri üzerine görüşlerimi açıkladığım yazı, gazetemizde iki hafta önce yayımlanmıştı. Siyasayı izleyen ve bu yönden güncel olaylar üzerine yerinde görüşler yazan soL yazarları arkadaşlarımın alanına, gerekmedikçe el atmak istemiyorum. Burası “Kültür/Sanat” sayfası. Bana verilen köşe de bu sayfanın bir parçası olduğu için, “kültür okyanusu”nda kendimce kulaç atmayı doğru buluyorum.

Bugün size ilginç, içtenlikli, düzeyli bir sanat olayını aktaracağım:

Bir zamanların ünlü popüler grubu Yeni Türkü’yü okurlarım hatırlayacaktır. Bu başarılı grubun gitarcısı olan değerli müzikçimiz Efdal Küçük’ü, tıp bilimini umarsız bırakan o alçak, kime yapışacağını bilmeyen, onulmaz hastalıktan yitirdiğimizi de hatırlayan okurlarımız çıkacaktır. 10 Haziran akşamı Ankara’da ODTÜ’nün Kongre Merkezi’nde Efdal için nitelikli bir anma gecesi yapıldı. Yeni Türkü ve onun devamı sayılan Çağdaş Türkü müzikçilerinin yer aldığı program, saydam gösterileri ve kısa ama tatlı konuşmalarla renklendirilmiş sürükleyici bir müzik akşamı özelliğindeydi.
Bu değerbilirlik akşamının sunucusu, tenor arkadaşımız Reha Korman’dı. Ona sorarsanız, yüzlerce kez sahneye çıktığı için heyecanlanma denen olguyu artık yaşamıyordu, ama sunuculuğu ilk kez yaptığından heyecanını gemlemek zordu. Bana sorarsanız, sunucu olarak da iyiydi, çektiği heyecanı çaktırmadı. Ve asıl, etkinliğin sonundaki şarkısıyla sanatını dinletirken, hepimizi mest etti.

Yeni Türkü’den besteci ve piyanist Selim Atakan’ın yanı sıra, aynı gruptan değerli opera sanatçısı, bariton Tuncer Tercan arkadaşımızı ve Çağdaş Türkü’den kadim dost Tolga Çandar’ı dinledik. Tolga Çandar, biliyorsunuz, şimdi Muğla Milletvekili. Onu yalnız bırakmayan müzikçi bir milletvekili daha vardı: Baterist Emre Halıcı! Bu iki arkadaş için şunu söyleyebilirim: Onlar bizim insanımızdır. Ama müzikçi olmalarıyla… Neden? Milletvekilliği geçici, müzikçilik kalıcıdır da ondan! Bir de yapılan işin niteliği vardır: “Biri sanat, öteki zanaat” demekle geçiştireyim şimdilik…
Değerbilirlik kendini asıl iki sopranomuzla pekiştirdi: Ayşen Öz ve Güzin Yıldız, bana kalırsa bu müzik akşamının özü ve yıldızıydı. Onlara eşlik eden piyanist Esra Poyrazoğlu ise programın başında yorumladığı Chopin’in “Gece Müziği”yle (Nocturne’ü ile) gecenin üstün düzeyini belirledi, eşlikte de kusursuzdu.

Final şarkısına gelince… O akşam sunuculuğu üstlenen Reha Korman, yumuşak stili ve dokunaklı şarkısıyla bizi uğurladı diyebilirim.

Efdal Küçük’ü birçok yönüyle anmış olduk. Bu geceye katılan müzikçi arkadaşlarımıza, salonu dolduran izleyiciler adına teşekkür ediyorum. “Değerbilirlik”, bizde pek görülmüş bir olay değildir. Güzel bir örneğini gösterdiler bize. Sağ olsunlar…