CELAC’ın önerdiği modelin sınıfsal önderliği sermaye sınıfına aittir ve bölgedeki büyük tekellerin bir serbest ekonomik alanı yaratılmaya çalışılmaktadır.

Latin Amerika’da ortak para birimi ne anlama geliyor?

Bu yılın Ocak ayı sonunda önemli bir olay gerçekleşti, ancak deprem felaketi nedeniyle ülkenin öncelikleri değişince bu olayı ele almak için bir üç hafta beklememiz gerekti.

Olayın kendisi Brezilya ve Arjantin’in ortak para birimi yaratma konusunda prensipte anlaşması ve bunu CELAC (Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu) zirvesine taşıması oldu.

Ama biraz geriye giderek olayı irdelemekte yarar var.

1900’lerin başında İspanya’nın ABD’ye karşı savaşı kaybetmesi ile Güney Amerika ABD emperyalizmine açılmıştı. Ancak 2. Dünya Savaşı sonrası ABD’nin emperyalist dünyanın lider ülkesi haline gelmesiyle 1948’de Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) kuruldu. Latin Amerika devletleri ile ABD ve Kanada’yı kapsayan örgüt ABD hegemonyasının kıtadaki başlıca kurumu haline geldi. Güney’in sömürülmesi, halk ayaklanmalarının bastırılması, ABD yanlısı darbelerin tezgâhlanması hep bu örgütün işi oldu.

ABD’nin emekçi sınıflara karşı aldığı en büyük yenilgi Küba devrimiydi ve bu örgütün en önemli özelliği 1960’tan sonra Küba’yı dışarıda tutması ve düşmanca davranmasıydı.

OAS hala faal, örneğin 2019’da Bolivya’daki darbeden bu örgüt sorumlu tutuldu. Muhtemelen kanıt olsun veya olmasın ABD’nin bölgesel hegemonyasını korumaya dönük her kirli işin altında parmağının olduğunu söyleyebiliriz. 

2011’de Chavez’in öncülüğünde kurulan CELAC ise başından itibaren Küba’yı kapsamış, ama ABD ve Kanada’yı dışlamıştı. 
Zaten CELAC’ın hedefi ABD hegemonyasına karşı Latin Amerika ve Karayip ülkelerinin ekonomik ve siyasi bütünleşmesini sağlamaktı. Doğal olarak Lula döneminde kıtanın ekonomik devi Brezilya örgütün liderliğini üstlendi ve Brezilya ve Arjantin bütünleşmesi kıtanın bütünleşmesinde taktik bir yol olarak benimsendi.

Brezilya’daki örtülü darbe sonucunda Bolsonaro’nun devlet başkanı seçilmesi kıtada emperyalist hegemonya mücadelesinin bir parçasıydı ve Brezilya 2019’da CELAC’tan çıkarak örgütü atıl durumda bıraktı.

Geçen sene bu köşedeki bir yazıda Lula’nın seçilmesi ile Brezilya’nın tekrar CELAC’a döneceğini ve bütünleşme projesinin bırakılan yerden devam edeceğini yazmıştık.

Gerçekten öyle oldu, hatta beklendiğinden daha hızlı gelişti olaylar.

Lula ilk yurt dışı ziyaretini Arjantin’e yaptı ve Arjantin Devlet Başkanı ile bir araya geldi. İki ülke prensipte Sur (Güney) adında ortak bir para birimi yaratma ve bunu bütün Latin Amerika’ya yayma konusunda anlaştılar.

25 Ocak’ta Arjantin başkenti Buenos Aires’te CELAC zirvesi toplandı. ABD’nin bulunmadığı zirvede Çin Halk Cumhuriyeti başkanı Xİ telekonferansla bir konuşma yaptı ve CELAC’ın Güney-Güney işbirliğinin motor gücü haline geldiğini söyledi. 

24 Ocak 2023’te Buenos Aires’te başlayan CELAC zirvesinde liderler fotoğrafı. En merkezde Brezilya Devlet Başkanı Lula ve Arjantin Devlet Başkanı Fernandez görülüyor. Venezuela Devlet başkanı Maduro suikast ihbarı aldığı için telekonferans ile katıldı toplantıya, bu nedenle liderler fotoğrafında bulunmuyor.

Ortak deklarasyonda Küba ve Venezuela’ya uygulanan ablukanın kaldırılması istendi, Venezuela’da iktidar ve muhalefetin görüşmeye başlaması desteklendi, bölgenin bütünleşme sürecine vurgu yapıldı.

Sürecin tümüne bakınca şunları söyleyebiliriz.

Latin Amerika ve Karayipler’de eğer ortak para birimi geçerlilik kazanırsa Avrupa Birliği’nden sonra dünyanın 2. büyük kapitalist ekonomik bölgesi doğmuş olacak.  

Muhakkak süreç daha çok su kaldırır ve ABD’nin baltalayıcı müdahaleleri devam edecektir, ama eğilim ABD’nin bölgedeki hegemonyasında yaşanan çözülmeye işaret etmektedir. Yeniden şekillenen emperyalist dünyada Latin Amerika ulusal sınırların erimesi ile merkezinde Brezilya, Arjantin ve Meksika’nın durduğu farklı bir yer aramaktadır.

Ortak para birimi ve ulusların birliği bir ilerleme gibi görülmesine karşın para bir mali araçtır, sosyalist bütünleşmede de ortak para birimi kullanılabilir örneğin. Bu yüzden dikkatimizi paranın arkasındaki iktisadi ilişkilere çevirmeliyiz.

CELAC’ın önerdiği modelin sınıfsal önderliği sermaye sınıfına aittir ve bölgedeki büyük tekellerin bir serbest ekonomik alanı yaratılmaya çalışılmaktadır. Serbest emek gücü, büyük hacimli pazar, ABD’li şirketlerin etkinliğinde sınırlama, Çin yatırımlarına açılma vb.

Daha büyük bir kapitalist güç kaçınılmaz olarak emperyalistleşir. Brezilyalı tekellerin Latin Amerika içinde egemenliğinin yanı sıra başta Afrika’ya olmak üzere sermaye ihracatı ve buna eşlik eden siyasi müdahaleler sürece damgasını vuracaktır.

ABD sömürüsü ve sermaye birikim süreçleri Brezilya’daki de dâhil çok yoksul geniş bir emekçi kitlesi yaratmıştır. Buraya müdahale etmeyen böylesi büyük bir kapitalist proje olamaz. Emekçi sınıflardan olabildiğince bir orta sınıf yaratılmalı, işçi sınıfı uzlaşmaya çekilebilmeli, bir işçi sınıfı ayaklanması baştan törpülenmelidir.

Latin Amerika’daki yoksullukla, ırkçılıkla mücadele programları artı değer sömürüsünü sonlandırmak yerine bunu garanti eden bir niteliğe sahip gözüküyorlar.

Bu sürece bakıp gereksiz yere umutlanmak liberalizmin başlıca özelliklerinden biri haline geldi.

Latin Amerika ve Türkiye birbirine pek benzemiyor ama liberalizm her yerde sınıf işbirlikçiliğinden besleniyor.