ÇKP Görevleri ve Katkıları belgesi, 2012 sonrasını, Şi Jinping dönemini de kapsıyor ve sosyalizm hedefine de yer veriyor.

Batı’da tedirginlik: Çin sosyalizme mi dönüyor?

Batı’da Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP’nin) kimi politikaları “Çin’de kapitalizm tehdit altında mı?” diye sorgulanmaya başladı. 

Bu sorgulamaya göz atmaya başlayalım. 

Şi Jinping güven vermiyor…

Trump yönetimi 2020’nin seçim konjonktüründe Çin-karşıtlığını bir soğuk savaşa dönüştürdü; geleneksel anti-komünist söyleme geçti. Doğrudan doğruya ÇKP (ve giderek Genel Sekreter Şi Jinping) “özgür dünyayı tehdit etmekle” suçlandı. Biden yönetimi de “Çin tehdidi” yaklaşımını benzer bir söyleme dayandırmaktadır. 

Büyük Batı medyasında da Çin’deki gelişmeler benzer endişelerle incelenmektedir. Bugünlerde Çin kapitalizmini tehdit ettiği düşünülen kimi uygulamalar mercek altındadır.

Bazılarını sıralayayım: Bilişim teknolojisinde öne çıkan dev şirketleri denetleme, sınırlama, parçalama önlemleri… Eğitim sisteminde varlıklı ailelerin çocukları için önem taşıyan özel dershanelerin yasaklanması… “Ortak refah” sloganı ile başlatılan eşitlikçi bir söylemin öne çıkması… 

Tipik bir tepkiyi BBC’den Stephen McDonell gösterdi: “Değişen Çin: Şi Jinping’in sosyalizme dönüş çabası” (BBC News, 23 Eylül 2021)…

Cumhuriyet’ten Ergin Yıldızoğlu arkadaşımız ise “Maoizm 2.0” başlıklı yazısında bu gelişmeleri “devlet kapitalizmini güçlendiren”, kültürel uzantılar da içeren önemli, galiba olumlu bir dönüşüm olarak değerlendirdi. 

Bu gelişmeler benim için şaşırtıcı olmadı. ÇKP’nin 100’ncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle 9 ve 16 Temmuz 2021’de bu köşede yayımlanan iki yazıda (“ÇKP’nin 100’ncü Yıldönümü” ve “Çin Komünist Partisi’nin 2021 ve 2049 Hedefleri”) Şi Jinping’in Çin’de sistemik bir dönüşüm ima eden tasarımının ciddiye alınması gerektiğini savunmuştum.  

Yukarıda değindiğim yenilikleri bu çerçevede tartışmak istiyorum. İlk olarak Parti’nin 100’ncü yıldönümü vesilesiyle yayımlanan bir ÇKP belgesini, yukarıdaki sorunlar açısından değerlendirelim. 

Şi Jinping öncesinin bilançosu

ÇKP Merkez Komitesi’nin ÇKP: Görevleri ve Katkıları başlıklı bir belgesi Xinhua tarafından 26 Ağustos 2021’de yayımlandı (İngilizcesi: “CPC: Its Missions and Contributions”). Metinde yer alan açıklayıcı notlardan Çin dışındaki okurlara da dönük olduğunu anlıyoruz. ÇKP’nin yüz yıllık tarihinin (elbette Şi Jinping yönetiminin gözlükleri ile) kısa bir bilançosu çıkarılmaktadır. 

Bu bilanço, ÇKP tarafından üstlenilen “tarihsel görev” açıklanarak başlatılıyor: “Çin, 5000 yılı aşan bir tarih içinde uygarlığa silinmez katkılar yapmıştı.  Ancak 1840’taki Afyon savaşı sonrasında Çin yarı-feodal ve yarı-sömürge bir topluma dönüştü. Aşağılanmayı kabullenmek zorunda kaldı.”

“Rusya’nın 1917 Ekim Devrimi Marksizm-Leninizm’i Çin’e taşıdı… 1921’de doğuşundan beri ÇKP, Çin işçi sınıfını, Çin halkını, Çin ulusunu temsil etti… Bir Marksist parti olarak ÇKP önceki siyasal hareketlerden farklıydı; özel çıkarlar izlemiyordu. Başlangıcından itibaren kalıcı hedefleri Çin halkının mutluluğu ve Çin ulusunun gençleşmesi oldu.”

“Çin Komünistleri, öncelikle Mao Zedong, Deng Şiaoping, Jiang Zemin, Hu Jintao ve Şi Jinping tarafından temsil edilerek Marksizmi Çin’in gerçeklerine ve geleneksel kültürüne uyarladılar ve ulusal gençleşme hedefine doğru yürüdüler.” Burada sayılan liderlerin adları, ÇKP Programı’nda da yaptıkları katkılar belirtilerek yer almaktadır. 

Dikkat ediniz: ÇKP’nin tarihsel hedefi ulusal gençleşme olarak ifade edilmektedir. Bu milliyetçi hedef, geleneksel sosyalist, komünist örgütlerin sınıfsal söyleminden; son tahlilde sınıfsız bir toplum arayışından farklıdır. 

Öte yandan aynı belge, sınıf mücadelelerinin farklı aşamalarında ÇKP’nin katkılarını da sıralamaktadır: “Komünistler silahlı devrimciler olarak karşı devrimcileri yendi; emperyalizm, feodalizm ve bürokrat-kapitalizme son verdi; 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurdu. Sosyalist devrimi gerçekleştirerek binlerce yıllık feodalizme, doğası gereği sömürücü ve baskıcı olan sisteme son verdi. Çin’in temel siyasal sistemi olan sosyalizmi oluşturdu. Sosyalizmi inşa ederken Çin ulusunun tarihindeki en kapsamlı ve derin  toplumsal değişimi gerçekleştirdi. ÇKP ve Çin halkı tüm dünyaya gösterdi ki, Çin’i kurtarabilecek, geliştirebilecek tek düzen sosyalizmdir.  

Sosyalizm’in, anti-feodal bir devrim ve bir “siyasal sistem” olarak nitelendirilmesi dikkat çekmelidir. Üretim araçları üzerindeki özel (kapitalist dahil) mülkiyet ilişkilerinin tasfiyesine dönük devrimci dönüşüm vurgulanmamaktadır. 

Nedeni, ÇKP tarihinin 1979 sonrası betimlenirken anlaşılıyor: “ÇKP kararlılıkla reform ve açılmayı uyguladı… ve Çin’e özgü sosyalizmi oluşturdu; sürdürdü ve geliştirdi. Çin, bu sayede ileri derecede merkezî bir planlamadan canlı bir sosyalist piyasa ekonomisine; kapalı bir ülkeden dünyaya açık bir ülkeye dönüştü.” Bu dönüşümlerin üretim ilişkilerine kapitalizmi yerleştiren boyutu değil; “ülkeyi dünyanın ikinci büyük ekonomisine taşıyan ve halkın genel refahını yükselten” katkıları vurgulanacaktır.

ÇKP Merkez Komitesi’nin ÇKP Görevleri ve Katkıları başlıklı belgesi, ÇKP tarihinin farklı aşamalarında, Parti-içi sorunlara, gerilimlere değinmemekte; Şi Jinping yönetiminin ÇKP’nin tarihsel mirasını olduğu gibi sahiplendiğini göstermektedir. 

“Sosyalizm” geri mi geliyor? 

ÇKP’nin 2012 Kongresi ile Genel Sekreterlik görevini devralan Şi Jinping, Parti belgelerinde ve söyleminde “Çin’e özgü sosyalizm” kavramını sürdürdü; ayrıca, Çin’in henüz sosyalizmin ilk aşamasında olduğunu da tekrar ederek… 

Geçmişten devralınan bu söylemde sosyalizm sadece iki anlamda vardır: ÇKP iktidar tekelini “siyasal bir sistem olarak” sürdürmektedir. Bankacılık gibi bazı stratejik sektörler, merkez bankası rezervleri ve çıplak toprak mülkiyeti kamusal veya (tarımdaki gibi) ortaklaşadır. 

Bu açıdan ÇKP programına Şi Jinping önemli bir yenilik getirdi: ÇHC’nin yüzüncü yüzyılının kutlanacağı 2049’da “Çin’i müreffeh, güçlü, demokrat, kültürel olarak gelişmiş, ahenkli, güzel, modern bir sosyalist topluma dönüştürmek” hedefi… 

ÇKP Görevleri ve Katkıları belgesi, 2012 sonrasını, Şi Jinping dönemini de kapsıyor ve sosyalizm hedefine de yer veriyor. Bu dönemde ÇKP liderliğinin önemi ısrarla vurgulanıyor. Marksizm ayrıca öne çıkarılıyor: “Marksizm, ÇKP’yi yönlendiren tek ideolojidir. Marksizm komünizm ideallerini tanımlar; bunları gerçekleştirme araçlarını açıklar. Çin’in kültürel değerleri ile uzlaşmaktadır; onu savunmayı, geliştirmeyi sürdüreceğiz.” 

Belge, ÇKP saflarında sosyalizm hedefinin tartışılmakta olduğunu da açıklıyor. Tartışılan sorulardan örnekler veriliyor: “Sosyalizm nedir; nasıl inşa edilmelidir? ÇKP nasıl bir parti olmalıdır?

Yanıtların aktarıldığı kesimde 2049’daki hedefe ışık tutan tek açıklama ise şöyledir: “Sosyalizmin özü üretici güçleri özgürleştirmek ve geliştirmektir; sömürüye, kutuplaşmaya son vermektir. Sosyalizmin temel gereksinimi ise ortak refahı gerçekleştirmektir.” 

Nasıl değerlendirebiliriz? “Üretici güçlerin gelişmesi”, belki son tahlilde sosyalizme yol açabilir; ama herhalde “sosyalizmin özü” değildir. 

Çin toplumunun özellikleri içinde “sömürüye son” hedefi, kapitalist üretim ilişkilerinin tasfiyesini gerektirir. Belgede birkaç kere tekrar edilen ortak refah hedefi ise, bu tür devrimci bir adımı değil, gelir ve servet eşitsizliğini hafifleten “daha yumuşak” yöntemleri akla getirmektedir. 

2021 ÇKP belgeleri, izleyebildiğim kadarı ile, geleceğin Çin sosyalizmi için bunları içermektedir. 

Batı burjuva basınında “Çin kapitalizmine son mu veriliyor?” sorusunu tetikleyen uygulamaları önümüzdeki hafta gözden geçirmek istiyorum.