Kızılay'ın yancısı Başkentgaz'ın halka ettikleri: Doğalgaz soygunu işte böyle işliyor

Ensar Vakfı'na 8 milyon dolar aktaran Başkentgaz'ın özelleştirilme süreci, doğalgaz soygunun da en büyük ipucunu veriyor...

soL - Ankara

Kış aylarıyla birlikte doğalgaz soygunu yurttaşları isyan noktasına getirmiş durumda. Son iki yılda yüzde 62 oranında zamlanan doğalgaz, halkın ısınma hakkına ulaşmasını fiilen imkansız hale getirirken, binlerce yurttaşın gazı faturasını ödeyemediği için kesiliyor.

Soygun giderek derinleşirken özellikle Ankara’da yoğun olarak kullanılan kartlı sayaçlarda özel şirket ve EPDK eliyle ikili bir soygun mekanizması devreye sokulmuş durumda. 

Şirketlerin baskısı sonrası AKP tarafından çıkarılan soygun düzenlemesi, kartlı sistemde önceden gaz alan yurttaşlara tüketim süresince gelen ek zammın bir sonraki gaz alımında yansıtılması şeklinde işliyor.

Yapılan bu hukuksuz düzenlemeye karşı bir kampanya da başlatan Tüketici Hakları Derneği yöneticileriyle doğalgaz soygunu ve kartlı sayaçlarda belediye ve özelleştirme sonrası şirketler eliyle yapılan soygunu konuştuk. Dernek yöneticileri, isimler değişse de sadece patronların düşünüldüğü mevcut enerji politikalarıyla soygunun giderek katlanacağına işaret ediyor.

Öte yandan dün Ensar Vakfı'na 8 milyon dolar aktaran Başkentgaz'ın özelleştirilme süreci, doğalgaz soygunun da en büyük ipucunu veriyor...

‘DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BÖYLE BİR ŞEY YOK’

Kış aylarıyla birlikte yurttaşlar gelen doğalgaz faturalarına isyan etmiş durumda. Halkın en temel ihtiyaçlarından olan ısınma hakkına ulaşamadığı bir durumla karşı karşıyayız. Bu tabloya ilişkin sizin değerlendirmeniz nedir?

THD Başkanı Turhan Çakar: Halkın beslenme, barınma, ısınma, su ve elektrik hakları en temel gereksinimleri ve bunlara erişme hakkı var. Ancak maalesef Türkiye’de bu başlıklarda oldukça kötü bir tablo var.

Türkiye enerjide tamamen dışa bağımlı bir politika izliyor. Doğalgazda bu oran yüzde 90’ın üzerinde. Üstelik doğalgazın ülke içindeki dağıtımının da tamamı özel sektöründe elinde.

Özellikle bu sene doğalgazdaki yüksek zamlar nedeniyle tepkiler en üst düzeye çıktı. Son iki yılda yüzde 60’ın üzerinde zam geldi doğalgaza. Her yıl binlerce kişi mağdur oluyor ama bu yıl bu tepkiler tepe noktasına çıkmış durumda.

Halkın size ulaşan şikayetleri de arttı sanıyoruz?

Çakar: Evet, bu dönemde çok daha fazla başvuru yaşanıyor.

Özellikle kartlı doğalgaz sayacı kullanan abonelerden çok sayıda başvuru oluyor. Temmuz 2018’de EPDK tarafından çıkarılan düzenleme halkı isyan ettirmiş durumda. Zamdan etkilenmemek için halkın zam gelmeden önce peşin parasını ödeyerek aldığı gaza, alımdan sonra gelen zammın eklenmesi yoluna gidildi.

Federasyonumuz bu kararın iptali için dava açtı, başka davalar da açıldı bu konuda. 

Bu davalar henüz sonuçlanmadı.

Bu düzenlemeyle birlikte kartlı gaz kullanan yurttaşlara ya fatura kesiyorlar ya da gaz almaya gittiklerinde aradaki fark kesilerek eksik gaz veriyorlar.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Siz bir şey alıyorsunuz, peşin parayla alıyorsunuz. Daha sonra bu aldığınız şeye zam geldi diye dönüp size bu aradaki farkı ödeyeceksiniz diyorsunuz. Böyle bir hukuksuzluk yok. Hukuksuzluk, vurgun burada yasa kapsamına alındı.

‘HAK ARAMANIN DA ÖNÜNE GEÇİLMEK İSTENİYOR’

Genel Sekreter Celil Yaraşlı: Federasyonun yaptığı iptal başvurusunu sen doğrudan tüketiciyi temsil etmiyorsun, dernekleri temsil ediyorsun diye reddettiler bu arada. Dernekler yargı müracatlarındaki masraflardan muaftı, bunu 5 yıl önce hükümet iptal etti. Yani hak aramamızı da engellemiş, zorlaştırmış durumdalar.

Turhan Çakar: Yani vatandaşların hak aramasının da önüne geçiliyor, bu da engelleniyor.

Bu soyguna karşı bir kampanya da başlattık. Halka bu konuda hazırladığımız itiraz dilekçelerini yetkili kurumlara göndermeleri için çağrı yapıyoruz bir kez daha.

Asgari ücretli yurttaşlar, asgari ücretten düşük ücreti olan milyonlar var  bu ülkede biliyorsunuz. Bu insanların bir de kira ödediğini düşünün, bırakın doğalgazı, ekmeği alacak parayı zor bulabiliyor yurttaşlar. Ya gazı kısıyorlar ya da tümden kapatıyorlar. Dolayısıyla hastalıklar da artıyor kış koşullarında. Dediğim gibi diğer yandan da vatandaşlar hak arayamıyor düzenlemeler nedeniyle.

Türkiye’de belli bir azınlığın lehine, doğalgaz dağıtım şirketlerinin lehine, elektrik şirketlerinin lehine yapılıyor her şey. Elektrik ve doğalgaz dağıtımının yüzde 100’ü, elektrik üretimi büyük oranda özel şirketlerde. Bu halkı mağdur eden asıl politikadır.

Gerçekten çok büyük hukuksuzluk var, geçen hafta bir dilekçe kampanyası başlattık. Peşin olarak kartla gaz alanlara daha sonra gelen zammın yansıtılmasına karşı başlattık bu kampanyayı. Cumhurbaşkanı, Enerji Bakanı ve vekillere yönelik dilekçe örnekleri hazırladık ve web sitemize ekledik bunları. Halktan bu dilekçeleri ilgili yerlere göndermesini talep ediyoruz. Bu başlıkta 15 Şubat’a kadar çalışma yapacağız. 

Ne kadar çok yurttaş bu yönetmenliğin iptal edilmesi için dilekçesini iletirse bu o kadar büyük bir tepki haline gelecek, dolayısıyla herkese bir kez daha bu dilekçeleri iletme çağrısı yapıyorum.

‘BÖYLE BİR HOYRATLIK OLMAZ’

Başkentgaz ’zammın yansıtılması’ düzenlemesi sonrası 12 milyon liraya yakın fark ödemesi aldığını açıkladı. Açıklamada gazı doğrudan BOTAŞ'tan alıp halka ulaştırdıklarını, depolama imkanı olmadığı için de doğalgaza gelen zamları doğrudan fiyatlara yansıtmak zorunda kaldıkları ileri sürüldü. Buna ilişkin ne söylersiniz?

Celil Yaraşlı: Başkentgaz ön ödemeli gaz alan yurttaşlardan aldığı farkı Botaş’a aktarmıyor ki, o parayı peşin alarak kullanıyor.  Bir mal alıyorsunuz, parasını ödüyorsunuz ama sonrasında sana “buna zam geldi, ben biraz daha para alacağım senden” diyorsun. Bu nereden bakarsanız bakın hukuksuzluk. Bu kadar hoyratlık olmaz, hem parayı kullanacaksın hem de böyle diyeceksin. 

Bu hoyratlık Başkengaz’ın özelleşmesi sürecinden başlamıştı. Diğer dağıtım bölgelerinden farklı bir şekilde özelleştirilmişti Başkentgaz.

GÖKÇEK’İN DOLAR VURGUNU SONRASI GELEN ÖZELLEŞTİRME

Nasıl bir fark?

Celil Yaraşlı: Özel bir yasayla özelleştirildi Başkentgaz. 

Eski belediye mekanik sayaçları söktü çeşitli gerekçelerle, örneğin son ödeme geçtiyse hiçbir duyuru ve bildirim yapmadan sayacı söküp gidiyorlardı. Sonra sana ön ödemeli sayaç aldırıyordu zorla, 300 dolar da para alıyorlardı. Ön ödemeden paraları aldı aldı aldı sonra ortaya çıktı ki BOTAŞ’a parayı ödememiş. Sonra özelleştirme kararı aldılar, BOTAŞ’a olan borç özelleştirmeden karşılandı. Ancak o süreçte toplanan paralar ne oldu, 300 dolarlar nereye kullanıldı? Bu konuda hiçbir bilgi yok.

ÖNCE GÖKÇEK, SONRA ŞİRKET SOYGUNU

Turhan Çakar: Öyle ilginç şeyler oldu ki… 300 dolar para toplandı bağlantı ücreti adı altında. Sonra 2016’nın sonuda EPDK’ya yapılan baskı ile karar çıkarıldı ve bu kararla dağıtım şirketlerine sayaçları değiştirme olanağı verildi.

Başkentgaz ne yaptı? O seçeneklerden birisini seçti, kartlı sayacı mekanik sayaçla değiştirmeye başladı. Bunun bir nedeni vatandaşların yaptığı zam öncesi gaz alımlarını engellemek, bir de aldıkları 560 liralık güvence bedeli. Bir de sayaç miktarı var ayrıca. İki türlü soygun yapılıyor. Bir taraftan Melih Gökçek bir takım şirketlerle soygun yaptı, şimdi de bu yapılıyor… 

Bu çok açık bir soygun, Gökçek döneminde başlayan ve şimdi de devam eden bir soygun. 

Açıkça EPDK doğalgaz şirketinin aracılığını yapıyor. Biz vatandaşların şikayetlerini önce Başkentgaz’a gönderiyoruz, sonra o gelen yanıtla birlikte EPDK’ya başvuruyoruz. EPDK ne yapıyor biliyor musunuz? Başkentgaz’ın yanıtını aynen alıp vatandaşa geri gönderiyor. Böyle bir kamu kuruluşu olur mu?

YÖNETMELİĞE AYKIRI SOYGUN

Nasıl bir süreç işliyor zorla sayaç değişimi konusunda?

Celil Yaraşlı: 2014 yılında EPDK’ya başvurduk. EGO döneminde zorlama yapıldığı gerekçesiyle “tüketicinin sayaç değiştirmeye zorlanamayacağı” ifadesinin açıkça yer aldığı yönetmeliğe dikkat çektik. EPDK bize bu konuda “evet, zorlanamaz” yanıtını vermişti.

Ancak EPDK bu kararı 2016’da değiştirdi. Yani yönetmeliğe açıkça aykırı olan bir karara imza attı EPDK.

Süreç ise şu şekilde ilerliyor… 

EPDK, 14 yılını dolduran sayaç arızalanırsa bunu değiştirebilirsiniz diyor Başkentgaz’a. Bir de ekliyor, 20 yılını dolduran sayaç arızalı değilse bile değiştirebilirsin. Oysa Ölçü ve Ayarlar Kanunu var bu ülkede, o kanuna göre her 10 yılda bir periyodik bakımlarının yapılması lazım bu sayaçların. Burada bir arıza varsa onu düzelteceksin diyor söz konusu kanun. EPDK’nın izni ise 20 yıllık sınır çiziyor, çalışıyorsa bile zorla sayaç değiştirebilirsin diyor.

Yönetmeliğe açıkça aykırı olan bir düzenleme şirketlerin çıkarına olacak şekilde hayata geçiriliyor.

Öte yandan normalde doğalgaz dağıtım şirketlerinin yönetiminde ilgili yerel yönetimden bir isim de mutlaka bulunuyor. Ancak bu yönde bir düzenleme Ankara’da yok. Belediye bu konuda bir başvuru yaptı mahkemeye.

TÜKETİCİ KANUNU DA TANINMIYOR

Kartlı gaz uygulamasına sonradan yansıtılan zam uygulamasının bir tuhaflığı daha var. Tüketici Kanunu’nda "haksız şart” diye bir unsur var. 

Sonuçta ortada bir sözleşme var, gazı kullanan yurttaşın şirketle yaptığı sözleşmesi aynı şekilde devam ederken kendisine bildirilmeden sözleşme şartında değişikliğe gidiliyor. Bu tüketici mevzuatına açıkça aykırı. Tüketici Kanunu’nda şöyle bir madde var: “Diğer kanunlarda eğer aynı kanunda bir hüküm varsa, tüketicinin lehine olan uygulanır”. 

Burada açık bir haksız şart var ve hangisinin tüketicinin yararına olduğu açık. Konu yargı sürecinde, tarafsız ve adil bir karar verilmesini ve bu soyguna bir an önce son verilmesini istiyoruz.

‘ŞİRKETLERİN DEĞİL HALKIN YARARINA BİR ENERJİ POLİTİKASI HAYATA GEÇİRİLMELİ’

Çözüm ne peki bu tabloda?

Turhan Çakar: Bu tablo artık sürdürülemez diyoruz. Her geçen dönem her geçen gün tablo daha da ağırlaşıyor. Özelleştirme uygulamalarının son bulması, yerli kaynaklara dayanan bir enerji politikasının uygulanması gerektiğini söylüyoruz.

Güneşe ve rüzgara dayalı enerji politikaları ciddiyetle ele alınmalı, bu kaynaklar etkin şekilde kullanılmalı, bu devlet tarafından planlanarak, destek verilerek yapılmalı diyoruz. Şirketlerin değil, kamu eliyle halkın yararına olacak şekilde yapılmalı bu.

İthalata dayalı enerji politikalarına son verilmeli, bağımlılığı çözücü adımlar hızlıca planlanmalı. 2018 yılı rakamlarına göre enerjide 43 milyar dolarlık bir ithalat yapıldı.

Kısacası yerli ve yabancı şirketlerin değil halkın yararına bir enerji politikasının hayata geçirilmesi gerekiyor diyoruz.