AYM'den Soma davası için önemli karar: Kamu görevlilerine soruşturma izni

Anayasa Mahkemesi, Soma Katliamı’nda yaşamını yitiren işçilerin ailelerinin kamu görevlilerinin yargılanması için yaptığı başvuru hakkında 'soruşturma izni verilmemesi' kararını kaldırdı. Kararın ne anlama geldiğini konuştuğumuz soL yazarı ve Anayasa Mahkemesi eski raportörü Ali Rıza Aydın siyasetin katliamlara etki ve katkısının ortaya konulması, siyasal sorumlularının yargılanması…

soL - Haber Merkezi

Anayasa Mahkemesi (AYM), Soma Katliamı'nda yaşamını yitiren 301 işçi ailesinin kamu görevlilerinin yargılanması için yaptığı başvuruyu karara bağladı. AYM kararında, kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin soruşturma izni verilmemesi kararını kaldırdı.

Resmi Gazete'de bugün yayımlanan kararda, Soma Katliamı için yürütülen ceza soruşturması kapsamında kamu görevlisi olan "bazı şüpheliler hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğine illişkin" yapılan başvuru hakkında AYM kararında şöyle denildi:

"Kamu makamlarının muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan kusurlarının bulunduğu yani olası sonuçların farkında olmalarına rağmen kendilerine verilen yetkiler kapsamında tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda ilgililer diğer hukuk yollarına başvurmuş olsalar dahi bireylerin hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması yaşama hakkının ihlaline neden olabilir."

ANAYASA'YI İHLAL SAYILDI

Kararda ayrıca "Yürütülen soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda olayın meydana geldiği maden ocağında iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne gibi eksiklikler bulunulduğu ve sözü edilen hususların olayın vuku bulmasına katkısı teknik yönden açıklandıktan sonra anılan eksiklik ve mevzuata aykırılıkların yapılan denetimler sırasında tespit edilmemesi nedeniyle 2010 yılından olay tarihine kadar olayın meydana geldiği, maden ocağını denetleyen Çalışma Bakanlığı iş müfettişlerinin de olaydan sorumlu olduğu belirtilmiştir" denildi.

Mahkeme "bireylerin hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması"nın yaşama hakkının ihlaline neden olabileceğine hükmetti. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.

'YARGILAMA KONUSUNDA MAHKEMENİN TAKDİR YETKİSİ YOK'

soL yazarı ve Anayasa Mahkemesi eski raportörü Ali Rıza Aydın, AYM'nin Soma kararı hakkında değerlendirme yaptı. Aydın, karar sonucuyla sınırlı kalınmaması ve gerekçeyle birlikte değerlendirme yapılması gerektiğini söyledi. Aydın, "Etkili yargısal denetim için AYM kararının gerekleri yerine getirilmeli. Bu hukuksallık ilgili kamu görevlilerinin de kovuşturulmasını gerektiriyor. Ama maden gibi yüksek riskli alanlarda böylesine bir yaptırım korkusu yeterli değil" diye konuştu.

Ali Rıza Aydın'ın değerlendirmesi şöyle:

"Mahkeme kararlarında, kararın sonuç bölümüyle sınırlı kalmamak gerekir. Sonuç bölümü gerekçeyle birlikte değerlendirilmelidir. Hele hele Soma maden kazası gibi yüzlerce işçi ve emekçinin yaşamının sona ermesi ve yaralanması söz konusuysa, kaza adı verilmesine rağmen bir katliam söz konusuysa ve de Anayasa Mahkemesi 'yaşam hakkı' ihlali dediyse karar sonucuyla sınırlı kalmak konuyu önemsizleştirmek ve biçimsel kalıp içine hapsetmek anlamına gelir.

Soma maden kararında sonuç, 'ilgili ve sorumlu kamu görevlilerine soruşturma izni verilmemesi hakkındaki yargı (Danıştay 1. Daire) kararlarıyla yaşam hakkının usul boyutunun ihlali ve bu ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması' olarak çıkıyor. Ama bu sonuç biçimsel. Yeniden yargılama gibi bir olumlulukla yetinmemek gerekiyor. 

Bir kere yeniden yargılama her durumda ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmalı, yani ilgili ve sorumlu kamu görevlilerinin yargılanmaları konusunda mahkemenin takdir yetkisi yok. Yani ihlal Danıştay 1. Dairece verilen kararlardan kaynaklanıyor. Kamu görevlileri illaki kovuşturulacak."

'KOVUŞTURMANIN GEREKÇESİ ÇOK ÖNEMLİ'

"AYM, ihlal tespitini yapmış, tazminat talebini reddetmiş ve de yeniden yargılama kararı vermiş. Bu kadar basit değil. Bu kovuşturmanın ilgili kamu görevlilerine kadar uzanmasının gerekçesi çok önemli. İhlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlerin gerekçesi çok önemli. AYM’ye göre, Soma Yeraltı Maden İşletmesi'nde yaşanan özelleştirme, devletin işlemlerden ve denetimden kaynaklanan görev ve sorumluluğunda açık seçik ihlal var. 2010 ile katliam tarihi olan 13.5.2014 arasındaki sürede ihmaller zinciri ile göz yummalar zinciri birbirine kenetlenmiş. İkincisi bu…

Üçüncüsü, yaşam hakkının ihlal edildiği hallerde, ceza hukuku anlamında bir illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusundaki değerlendirmelerin soruşturma makamlarında yapılmasına (idari karar ya da yargı yoluyla) izin verilmeden adli sürecin sona erdirilmesi etkili soruşturma ilkeleriyle bağdaşmıyor. Olayımızda Anayasa'nın devlete yüklediği etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğü de yerine getirilmemiş olarak ortaya çıkıyor. 

Dördüncüsü, bu pozitif yükümlülük öyle önemli ki, bu konuda AYM bireysel başvuru için tüm yargısal yolların tüketilmiş olmasına bile bakmıyor. Bu bakışı da doğrudan işin esasına girerek yapıyor." 

'KAMU GÖREVLİLERİNİ YAPTIRIM KORKUSU ALTINDA ÇALIŞTIRMAK YETERLİ DEĞİL'

"Beşincisi, ihmaller, denetimsizlikler ve de özelleştirmeler zinciri, piyasa (özel) ile kamu (devlet) arasındaki işbirliğini yani devletin piyasalaşmasını da açık seçik gösteriyor. Özünde katliama neden olanlar yalnızca özel işletmeler değil, devlet de buna ortak hem de pozitif yükümlülükle ortak.

Bu karar da bir kez daha gösteriyor ki, evet etkili yargısal denetim için AYM kararının gerekleri yerine getirilmeli. Bu hukuksallık ilgili kamu görevlilerinin de kovuşturulmasını gerektiriyor. Ama maden gibi yüksek riskli alanlarda böylesine bir yaptırım korkusu yeterli değil. Yani kimi kamu görevlilerini yaptırım korkusu altında çalıştırmak yeterli değil. O kamu görevlilerinin yetki devri ya da genişliği kapsamındaki sorumluları ve karar makamları da ihmal edilmemeli."

'SİYASETİN KATLİAMA KATKISI, SORUMLULARI ORTAYA KONULMALI'

"Dahası, yetki ve sorumluluk yalnızca idari yapı içinde okunmamalı. Siyasetin katliamlara etki ve katkısı ortaya konulmadan, bu kapsamda siyasal sorumlulukları olanlar -dönemin başbakan ve ilgili bakanları- da soruşturulup yargılanabilmeli.

Etkili bir yargısal denetim sistemi kurma yönünde devlete verilen pozitif yükümlülük, denetimsizlik ya da 'gaz izleme sensörleri' gibi konulara bağlanıp, hukukla ve yargıyla sınırlandırılıp bırakılmaz. Aslında bu AYM kararı örtülü olarak maden işletmeciliğindeki düzeni anlatırken bu düzeni yaratan siyasal ve ideolojik düzenin de analizinin yollarını açıyor.

Kapitalist düzenin ve devletinin analizi…"