Av. Özge Demir, AYM'nin okumadan reddettiği dosyayı yazdı...

Soma'da yaşamını yitiren 301 işçiyi anmak için basın açıklamasına katıldığı gerekçesiyle yurttan atılan, bursu kesilen üniversite öğrencisi, açtığı davalarla iç hukuk yollarını tüketince konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. AYM, bir hukuk garabetine imza atarak dosyayı reddetti. Avukat Özge Demir, AYM tarafından reddedilen o dosyanın serencamını yazdı.

Av. Özge Demir

Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz günlerde "hukuk garabeti" denilebilecek bir karar verdi.

Anayasa Mahkemesi, bir üniversite öğrencisinin yaptığı bireysel başvuruyu, hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bularak kesin olarak reddetti. Başvurucunun vekili ise kararın hatalı olduğunu öne sürerek düzeltme talep etti.

Karar gerçekten de hatalıydı, çünkü bireysel başvuruya konu olan Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nin 28 Aralık 2017 tarihli 2017/3573 Esas ve 2017/4302 sayılı kararında istinaf başvurusunun reddine, diğer kanun yolları kapalı ve kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verilmişti. Başvurucunun vekili, söz konusu kararı da ekleyerek, Anayasa Mahkemesi'nin ret kararına itiraz ettiyse de, Mahkeme verdiği kararların kesin olduğu gerekçesiyle kararın düzeltilmesi talebini reddetti. Anayasa Mahkemesi raportörlerinin hem başvuru dosyasını hem kararın düzeltilmesini talebini içeren dilekçeyi okumadığı açıktı. Zira kesin olarak verilen bir kararda, iç hukuk yollarının tüketilmediğine dair karar vermek hukuk garabetiydi.

Dosyadaki hukuk garabeti bununla da sınırlı kalmadı. Daha en başta üniversite öğrencisine dava açılmasından tutun da Anayasa Mahkemesi'nin hukuk garabeti sayılacak kararına kadar tüm dosya hukuki hatalarla doluydu.

NE OLMUŞTU?

Olayın en başına dönülecek olursa, üniversite öğrencisi 2015 yılında Soma'da yaşamını yitiren 301 madenciyi anmak için yerleşke dışında yapılan bir basın açıklamasına katıldı. Öğrenciye, söz konusu basın açıklamasında geçen ifadeler nedeniyle cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle ceza davası açıldı. Hemen ardından Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na yapılan bildirim sonucunda öğrenci hem yurttan süresiz çıkarma cezası aldı, hem de yurttan süresiz olarak çıkartıldığı için öğrenim bursu kesildi

301 İŞÇİYİ ANMAK 'SUÇ' SAYILDI

Soma işçi katliamında yaşanan ölümlere tepki gösterdiği için önce hakkında ceza davası açılan, sonra hem yurttan atılan hem bursu kesilen öğrenci, hükümet tarafından en ağır şekilde cezalandırılmış oldu. Böylelikle hükümet ve yargı mercii birlikte, öğrenciye adeta “haksızlığa karşı çıkacaksan, eğitim hayatının fiilen sonlanmasını göze alacaksın” diyordu

Ancak yaşanan garabet bununla da sınırlı kalmadı.

Yalova 3. Asliye Ceza Mahkemesi 29 Şubat 2016 tarihli kararı ile öğrencinin cumhurbaşkanına hakaret etmediğine karar vererek, öğrencinin beraatına hükmetti. Bu beraat kararı ile birlikte, öğrenci yurda dönmeyi ve bursuna yeniden kavuşmayı bekledi. Ama o kadar da kolay değildi... Öncelikle yurda dönmesi için de, bursunun bağlanması için de dava açması gerekiyordu.

MAHKEMEDEN MAHKEMEYE...

Nitekim öğrenci, avukatı aracılığıyla hem yurttan süresiz çıkartılması kararına hem de yurttan atılması ile bağlantılı olarak bursunun kesilmesi işlemine yönelik dava açtı. Ancak mahkeme söz konusu yurttan süresiz çıkarma ve bursun kesilmesinin ayrı işlemler olduğunu, birbirinden ayrı iki dava açılması gerektiğini söyledi. Davanın iki ayrı işleme karşı açılması için süre verdi ve öğrencinin avukatları iki ayrı dava açtı. Ancak dosyaları ayıran mahkeme, yurttan süresiz çıkarma işleminin iptali için açılan davanın harcının yatırıldığına dair makbuzu buldu; ancak bursun kesilmesi işlemine karşı açılan davanın harcıyla ilgili makbuzu bulamadı. Avukatları, makbuzların fotokopisini yollamasına rağmen, davanın açılmamış sayılmasına karar verildi. Avukatları, makbuzların sunulmasından dolayı kararın haksız olduğunu söyleyerek, kararın yeniden incelenmesi için İstinaf yoluna başvurdu.

Bu esnada Ankara 8. İdare Mahkemesi 30 Aralık 2016 tarihli kararında, Yalova 3. Asliye Ceza Mahkemesinin "cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla beraat kararı ile bağlı olmadığını, disiplin cezasının ayrıca değerlendirilmesini engellemediğini belirtti. Öğrencinin, Soma'da 301 işçinin ölmesini protesto etmesini ve açıklamada pankart taşımasını, “milli birlik ve bütünlük duygularını zedeleyici veya bozucu maksatla bayrak ve sembol asmak, kullanmak, marşlar söylemek, açlık grevinde bulunmak, oturma eylemi yapmak, pankart taşımak veya asmak, ideolojik ve politik amaçlı gösteri toplantı, tören düzenlemek, demeç vermek” kapsamında değerlendirdi, davanın reddine karar verdi.

Neyse ki öğrenci söz konusu karara karşı avukatları aracılığıyla istinaf yoluna başvurmuştu ve Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 14 Aralık 2017 tarihli kararı ile Ankara 8. İdare Mahkemesinin kararını bozdu, öğrencinin yurda dönmesine karar verdi. Mahkeme, disiplin cezası verilirken "cezai davanın sonucunun önemli ve etkili olduğunu" belirtti. Aynı mahkeme aynı olayla ilgili çok değil, 14 gün sonra hukuka aykırı başka bir karar verdi: Bursun kesilmesi işleminin iptali için açılan davanın makbuzu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişti; avukatlar bu dosyada istinaf yoluna başvurmuştu. Yurttan süresiz çıkarma işleminin iptaline karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi, bursun kesilmesi konusundaki işlemin iptalini de inceledi. Tartışma yaratacak bir karar verdi.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi şöyle dedi: "Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 14 Aralık 2017 tarihli kararı ile her ne kadar dava konusu işlemin iptaline karar verildiğinden bunun sonucu olarak davaya konu bursun kesilmesine ilişkin işlemin dayanağının kalmadığı; ancak davalı idarece öğrenim bursunun davacı adına ödenmesine devam edilip edilmeyeceğinin değerlendirilebileceği kuşkusuzdur. İstinaf başvurusuna konu edilen karar, usul ve esas yönünden hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, istinaf başvurusunun reddine, diğer kanun yolları kapalı ve kesin olmak üzere 28 Aralık 2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi."

Özetle mahkeme, "Bursun kesilmesi işlemi, yurttan süresiz çıkartılması işleminin hukuki sonucudur. Ancak yurttan kesilmesi işlemi hukuka aykırı bir şekilde verilmiş olsa da, bunun sonucunda bursunun kesilmesi işleminin iptali gerekmez" dedi. 

HUKUK YOLLARI TÜKENİNCE AYM'YE...

Öğrencinin avukatı eğer bir işlem hukuka aykırı ise, hukuka aykırı işlem sonucunda doğan bursun kesilmesi işleminin de hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin işlemin sebebi ile bağlı olduğunu, sebebin de haksız olduğunu, mahkemenin aynı olayla ilgili daha önce verdiği 14 Aralık 2017 tarihli kararıyla sabit olduğunu, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu savunarak Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.

AYM'DEN 'HUKUK GARABETİ' BİR KARAR!

Anayasa Mahkemesi de "hukuki garabet" kararını vererek, "Karar kesin değil, iç hukuk yollarının tüketilmesi lazım... Üstelik Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesin, itiraz veya düzeltme talep hakkı da hukuken yok" dedi. 

Bu somut olaydan da yola çıkarak varacağımız kanaat şudur: Yargı ve hükümet ne diyor? Soma işçi katliamında yaşamını yitiren 301 işçinin ölümüne tepki gösterirsen bursun kesilir, yurttan atılırsın, hakkında ceza davası açılır. Haksızlık var diye dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne taşırsan, Anayasa Mahkemesi dosyaları okumaz bile... Sus ki, hukukun eli değmesin sana...