İstanbul Deprem Çalıştayı: Hazır değiliz

TMMOB, İstanbul'da olası depremin niteliğini ve yaratacağı etkileri değerlendirmek üzere İstanbul Deprem Çalıştayı düzenledi. Çalıştayda İstanbul'da 7 ve üzeri büyüklükte deprem olasılığının çok yüksek olduğu, yapıların sağlıklı envanter kaydının bulunmadığı, İstanbul'da bulunan konutların 3'te 1'inin yıkılma riskiyle karşı karşıya olduğu belirtilirken, depremin ardından…

soL - Haber Merkezi

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, İstanbul'da yaşanabilecek depremin niteliğini ve yaratacağı etkileri değerlendirmek için Kadıköy'de İstanbul Deprem Çalıştayı düzenledi.

Çalıştayın açılış konuşmalarını içeren ilk oturumunda konuşan İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman, 5 seneyi içeren deprem seferberlik planından bahsetti ve  "Yaşadığımız son depremle binaların üzerlerine geçirilmiş makyaj hasar aldı" dedi.

Kadıköy Belediye Başkanı Av. Şerdil Dara Odabaşı ise Fikirtepe'de yaşanan kentsel dönüşümü işaret etti ve ikinci bir Fikirtepe'ye izin vermeyeceğini, boşaltılacak binaların sakinlerinin çoğunun emekli olduğunu ve oturabilecekleri planlar yapıldıktan sonra adım atılacağını söyledi. 

'İLK 72 SAAT ALTIN DEĞERİNDE'

Çalıştayın 1. oturumunda konuşan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Üyesi Nur Kardelen Öztürk 7.4'lük deprem beklentisi-tsunami-taşkın riskine değindi. Toplanma alanlarının ve geçici barınma alanlarının tanımına yer verdi: 

  • "Toplanma alanları kişi başı 1.5 m2 asgari büyüklük 500 m2, kişilere max 500 m uzaklıkta
  • Geçici barınma alanları kişi başı 3 m2, asgari büyüklük 10000 m2, araç yoluna bağlı yerler olmalı, altyapısı olmalı
  • Toplanma alanları ve geçici barınma alanları ikinci bir riskten uzak yerlerde olmalı."

İlk 72 saatin "altın saatler" olduğunu vurgulayan Öztürk, İstanbul'da bulunan konutların 3'te 1'inin yıkılma riskiyle karşı karşıya olduğunu işaret etti.

'JEOFİZİK BÖLÜMLERİ KAPATILIYOR'

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nden Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, son yıllarda bazı üniversitelerde jeofizik mühendislik bölümlerinin kapatılma durumuna geldiğini belirtti ve "60 tane öğrencisi olan İstanbul Üniversitesi'nin Jeofizik bölümünün kapatılması konuşuluyor. Lütfen kapatmayın. Kim bunu kapatma gücüne sahipse o kapatmasın. Yerkürenin incelenmesinden, bina duvarlarındaki çatlakların incelenmesine kadar çok geniş bir inceleme alanı var. Son 50 yıldır kanıtlanmış birçok yönteme katkısı ortada" diye konuştu.

Eyidoğan "30 yıl içinde Marmara Denizi'nin kuzeyinde 7 ve daha büyüklüğünde bir depremin olma olasılığı yüzde 65'e ulaşmış durumda" dedi.

'YAPI ENVANTERİYLE İLGİLİ SAĞLIKLI BİLGİ YOK'

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube YK Başkanı Nusret Suna ise şu başlıklara dikkat çekti: 

  • "2002'de ulusal deprem konseyi kuruldu, 2007'de dağıtıldı.
  • O zaman çok detaylı bir deprem master planı yapıldı ancak uygulamaya geçirilemedi.
  • Yeni rapor ancak 33 ayda hazırlanabilir, sıfırdan rapor yazılmaktansa eskinin üzerinden gidilmesi daha doğru.
  • İstanbul yapı stoku ile aradan geçen kayıp 20 yıl. Eski rapora göre İstanbul yapıları 25 senede depreme dayanıklı hale getirilebilir.
  • 1135 okul binası güçlendirildi fakat 6127 yapılması gereken okul var. Dershaneden okullara dönüştürülen okulların binalarının durumu ise bilinmiyor.
  •  Yapı envanteri ile ilgili sağlıklı bilgi yok, her kaynak farklı. 
  • 26 Eylül deprem akşamı AFAD'ın sitesinde toplanma alanları haritası vardı, 496 tane alan gözüküyordu, daha sonrasında siteden kaldırıldı."

'500'DEN FAZLA YANGIN VE PATLAMA ÖNGÖRÜYORUZ'

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şube YK Üyesi Seyfettin Avcı şunlara dikkat çekti: 

  • "Şehirde standartlardan bağımsız kurulan akaryakıt istasyonları, gaz dolum tesisleri var.
  • Özellikle körfezde sanayi tesislerinin yerleşim yerleri ile arasında bir güvenlik bölgesi, bir güvenlik bandı dahi yok.
  • 1000 enerji kaynağının 419 tanesi 1. Derece deprem kuşağında
  • Depremde 500'den fazla yangın ve patlama öngörüyoruz."

'ZEMİN YAPISI ÖNEMLİ'

Çalıştayın 2. oturumunda konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube YK İl Başkanı Can Akın, çalıştayın gerçekleştirildiği evlendirme dairesi salonunu işaret etti ve "Şu bulunduğumuz bina Kurbağalıdere'de. Taşıma yükü zayıf, deprem sırasında, deprem dalgalarının büyüme riskinin olduğu zayıf temeller üzerinde. Yani konularımızın başında yapıların nerede yoğunlaşacağı ve nerede seyreltileceği gelmelidir" diye söze başladı.

Can Akın İstanbul ile ilgili kısa bilgiler paylaştı:

  • "Kartal formasyonu, şehirler ve silk taşlarından oluşmaktadır. Kaya olarak tabir edebiliriz. Kireç taşından dolayı yeraltı suları oluşmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken yer altı sularıdır.
  • İstanbul'un yayılım haritasına baktığımızda plazaların olduğu yerde Trakya formasyonu hatlarını görüyoruz. Bu formasyonun özelliği mağmalardan dolayı sorunların meydana gelmesi.
  • Sarıyer formasyonu da yaygın dağılımlıdır, volkanik kireçtir. Volkanik malzeme çok ayrıştığı için yer altı sularının etkisi önemlidir.
  • Ceylan formasyonu dediğimiz yoğun yapılaşmanın olduğu Küçükçekmece'de deprem dalgaları büyüyecektir kayalarda. Buradaki yapılaşmada dikkat edilmesi gereken kayadır.
  • Ağaçlı formasyonu ise şişme potansiyelinin killerin yapısal durumu ile, stabilize sorunlarıyla ünlüdür. 3 havalimanı da buradadır."

'ASBEST YAPI MALZEMESİ SAĞLIĞA ZARARLI'

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nden Dr. Eren Yıldız Geyhan, deprem sonrasındaki ikinci tehlikenin yangın, patlama, kimyasal sızıntılar, su, hastalık ve çevresel kirlilik olduğunu vurguladı. Geyhan, "Asbestin sağlığa dair ciddi olumsuz etkileri bulundu, kansere sebep olabilir. Birçok ülkede yasaklandı. Dünya Sağlık Örgütü, dünya genelinde yaklaşık olarak 150 bin kişinin asbeste maruz kalmasından dolayı hayatını kaybettiğini belirtiyor. Asbest, hastalık ilerleyene kadar fark edilemiyor. Türkiye'de 2010 yılından itibaren asbest kullanımı yasaklandı ancak şöyle bir gerçek var, kullanılmasa bile mevcutta 83 ile 2010 arasında kullanılmış olan beşyüz bin ton asbest baki duruyor" dedi.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu üyesi Erhan Karaçay ise şunlara değindi:

  • "Elektrik ve haberleşmedeki özelleştirmeler ve bunların piyasaya terk edilmesi başlı başına afet.
  • Gerilim tesisatlarının depreme karşı gereken önlemlerinin alınması gerekiyor.
  • Elektrik ve mekanik sistemlerde standartlara uyulması gerekiyor."