Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 21 Ağustos’ta kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni Eğertutmaz Deresi’nde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti soruşturmasıyla ilgili yeni bir bilgi ortaya çıktı.
DW Türkçe'de yer alan habere göre, jandarma görevlilerinin Narin’in kayıp olduğu ilk günlerde yerini tespit edebilmek için "üfürükçü"ye gittikleri belgelendi ve söz konusu belge dava dosyasına girdi.
Belgeye göre, Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) görevlileri, Narin’in kaybolmasının 7’nci gününde yerini bir "üfürükçü"ye sordu. İki JASAT görevlisi, bir köy muhtarı ve bir korucu başı tutanak da tuttu.
Tutuklu amca ve ağabey de işin içinde
Dava dosyasına giren belgede JASAT görevlisinin olayı, “Bir muhtar Diyarbakır merkezde bir hoca olduğunu, kayıp şahısları okuyarak bulduğunu söyledi. Komutanlarıma haber vererek adrese gittik. Hoca okuyunca Narin’in ağabeyi M.G. sayıklamaya, bir yerleri tarif etmeye başladı. Sıra Narin’in annesine geldiğinde komutan beni çağırınca adresten ayrıldım” sözleriyle anlattığı yazıldı.
Narin’in tutuklu amcası daha sonra JASAT görevlisini aradı ve "üfürükçü"de M.G’nin sayıkladığı adresi verdi. Ancak yapılan aramada Narin’in izine rastlanmadı. Uzmanlar amcanın jandarmayı yanıltmak için böyle bir plan yaptığı görüşünde.
İlk skandal değil: Narin'i demir çubukla aramışlardı
Jandarmanın kontrolündeki Narin'i arama çalışmaları sırasında kullanılan bir başka skandal yöntem tepkilere neden olmuştu.
ARAF isimli ekip, bir terlik ve iki tel çubukla Narin'e ait izleri bulacaklarını savunmuştu. İddiaya göre iki tel çubuk, "kan grubu aracılığıyla" terliğinden yola çıkarak Narin'i gösterecekti. Üstelik o anlar ulusal bir kanalda canlı olarak yayınlandı. Elbette yöntem işe yaramadı, Narin'in dereye gizlenen cansız bedeni 11 gün daha bulunmayı bekledi.
Skandal arama çalışmasının ardından ARAF isimli grubun faaliyetleri gündeme geldi. Deprem ve yangın gibi kritik olaylarda yine hatalı uygulamalara başvurduğu fark edilen grubun kurucusunun siciliyse şaşırtmadı.
ARAF Arama Kurtarma'nın kurucusu Murat Kutanis, eski Ülkü Ocakları yöneticisi ve TSK'nin Suriye'de gerçekleştirdiği operasyonlarda yer alan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adlı cihatçı grup için faaliyetler yürütmüş bir isim.
Laiklik postal altında
AKP döneminde jandarmanın dönüşümü, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hız kazandı. Bu süreçte, jandarma teşkilatının yapısı ve işleyişi üzerinde önemli değişiklikler gerçekleştirildi.
15 Temmuz öncesi ordunun birçok kritik kademesini eski ortağı Cemaat'e teslim eden AKP, Cemaat'in tasfiye işlemi sonrası orduda kendi dizaynını oluşturdu.
15 Temmuz'dan iki hafta sonra çıkarılan bir KHK ile Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığı'na bağlandı. Daha sonra yapılan değişikliklerle de komuta kademesi AKP'nin kontrolü altına alındı.
Jandarma teşkilatında Din İşleri Subaylığı kadrosu oluşturuldu. Bu kadro sayesinde tek görevi personelin dini eğitimi ve dini törenlerin düzenlenmesi olan bir asker tipi yaratıldı. Böylece ordunun dini unsurlarla daha fazla iç içe geçmesi sağlandı.
Jandarmanın eğitim ve alım şartlarında yapılan değişiklikle, "irticai faaliyetlere karışmamış olma" şartı kaldırıldı.
Diyanet İşleri Başkanı jandarma subaylarına konferans verdi, iki kurumun ortaklığında çeşitli etkinlikler düzenlendi.
Jandarmada yemin törenlerine "uğurlama duası" eklendi. Artık törenlerde cübbesi ve sarığıyla protokol tribünündeki komutanların arasında oturan bir din görevlisi albaydan sonra kürsüye çıkıyor ve yüzlerce askere dua ettiriyor.