Kayıp kültürler atlası: Keldaniler

Mezopotamya'nın tarihi kültürlerinden biri olan Keldanilere yakından bakmaya çalılacağız. Fotoğraf sanatçısı Rıdvan Başkurt ve Keldani toplumundan Adnan Sağlamoğlu soL için anlattı

Özkan Öztaş

Keldaniler bugün Türkiye'de sayısı yüzlü sayılarla ifade edilen bir devinime gerilemiş durumda. Ancak yıllar için yaşanan göçler nedeniyle sayısı azalan bu kültürün hala izlerini sürmek mümkün. 

Mardin'deki Keldani Katolik Kilisesi'nden Adnan Sağlamoğlu Keldanilerin bugün yaşadığı yerlerden söz ederken listeye yine İstanbulu koyuyor ve ekliyor: "Malum, her şeyin merkezi biraz İstanbul'dur artık. Bizim toplumun önemli bir kısmı hala İstanbul'dadır" diyor. Ama kültürel olarak devinimin izinin sürüldüğü yerler Şırnak, Hakkari, Mardin ve Diyarbakır diyebiliriz. 

Bunun yanı sıra Suriye ve Irak'ta da nüfusu Türkiye'ye nazaran daha kalabalık olan bir Keldani nüfusu var. Ancak bugün ana gövdeyi ne yazık ki kültürel olarak merkezlerinden uzakta Avrupa ve Amerika'da yaşayan Keldaniler oluşturuyor. Bunun dışında Irak anayasasında Keldanilerden söz edildiğini biliyoruz.

Terk edilmiş bir Keldani köyü

Peki kim bu Keldaniler?

Keldaniler Süryaniler ile birlikte kendilerini Arami, Asuri halklardan biri sayıyor. Ve Ortadoğu'daki Süryaniler ile birlikte Hıristiyanlığa ilk geçen kültürler arasında yer alıyor. Keldani kelimesinin kökenine dair birçok araştırmacı farklı yorumlarda bulunmakla birlikte Babil dönemine kadar izi sürülebiliyor. Bazı çivi yazılı tabletlerde ve eski Yunan kaynaklarında İran körfezi ile Günay Babilonya arasındaki havzaya Kalde ülkesinden söz edilir. Sağlamoğlu'nun ifadesine göre "Bugün Irak'ta bir yerleşim yerinin adıdır Keldani".

Antik çağın birçok gökbilimcisi de Keldaniler arasından çıkmış. Aynı zamanda yine 16. yüzyılda Osmanlıda isminden çokca söz ettiren Nasturiler yine Keldanilerdir. Adnan Sağlamoğlu kültürlerini anlatırken hala Aramice konuşan bir topluluk olduklarını ve ilk Hıristiyan topluluklar ile aynı dili konuştuklarını belirtiyor. 

Kendilerine ait bir çivi yazısı da olan Keldaniler Osmanlı'dan bu yana ciddi bir nüfus kaybına uğramış durumda. Özellikle başta Kürtler olmak üzere komşu Müslüman topluluklarla yaşadıkları çatışmalar sonucunda yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan Keldanilerin bugün Türkiye'deki nüfusunun 1000 civarında olduğu ifade ediliyor. Osmanlı topraklarından özellikle Kürt Mirlerinden Mir Bedirhan Döneminde (1806-1869) yerlerinden edilen Keldanilere ait birçok yıkılmış kilise, boşaltılmış köy ve eski yapılara rastlamak mümkün. İlk bakışta Süryani köyleri ile karıştırılan bu yerleşim yerlerine bilen bir göz ile bakınca hemen ayrımlarını keşfedebiliyorsunuz. 

İşte bu köyleri gezenlerden birisi de fotoğraf sanatçısı Rıdvan Başkurt. Keldani köylerini gezen Başkurt, bugün nüfusun ciddi manada azaldığının altını çiziyor. Süryanilerden farklı olarak Hıristiyanlığın başka bir biçimine inandıklarını ifade eden Başkurt, bu inanış biçiminin Keldanilerin kültürel örüntülerine de yansıdığını belirtiyor. Süryanilerden aynı zamanda dil açısından da farklılık gösterdiğini ifade eden Başkurt "Sözünü ettiğim bu farklılıklar, Keldanilerin kendine özgü bir kültür ve yaşam tarzına sahip olduğunu gösterir. Keldaniler, tarih boyunca farklı kültürlerle etkileşim içinde olmuşlar ve bu etkileşim sonucu kendilerine özgü bir kimlik oluşturmuşlardır." diyor.

Bugün Keldanilerin Türkiye'den göç etmelerinin temel nedenlerinden birisini güvenlik kaygısı oluşturuyor. Geçmiş yıllarda yaşanmış sıkıntılar ve çatışmalar ile birlikte Ortadoğu'da ve Türkiye'de yükselen siyasal islamcılık Keldani ve benzeri Hıristiyan kültürlerin devinimleri açısından bir tehlike unsuru olarak ifade ediliyor.

Keldani köylerini gezen ve buradaki insanlarla sohbet eden Rıdvan Başkurt, Keldanilerin ülkeyi terk etmesinin nedenlerini ayrıntılandırıyor. Başkurt "Buradaki sıkıntıların başında tabi azınlık bir halk olması ve azınlık haklarına dair yaşanan sıkıntıları yazmak gerekir. İkinci sırada da güvenlik tehdidi yer alır. Özellikle de Keldanilerin yaşadığı bölgeler genellikle dağlık ve ulaşımı zor yerlerdir ve bu da bu halkın gündelik yaşamdaki güvenliğini tehdit eden faktörleri artırmaktadır. Eğitim imkanlarından yararlanamayan Keldaniler diğer azınlık halklarına kıyasla ekonomik ve toplumsal olanaklardan yararlanamamıştır. Yıllar içinde sınır dışı edilmeleri, kültürel olarak sayıları azaldıkça ritüellerini devam ettirememeleri gibi nedenlerle Keldanilerden bir çoğumuzun haberi olmuyor. Oysa Ortadoğu'da Hıristiyanlığa geçen Arami ve Asuri topluluklardan ilk ikisinden biridir Keldaniler" diyor. 

Keldanileri kültürlerin bağlı bir tolum olarak tanımlayan Rıdvan Başkurt, "Beni en çok etkileyen şey Keldanilerin kültürlerine duydukları sadakat oldu. Katıldığım dini törenlerinde ve etkinliklerinde en çok etkilendiğim şey buradaki çoşku oldu hep. Yaşanan onca şeye rağmen kültürel izlerine sahip çıkıyorlar. Yaşadıkları yerlerde bunları görmek mümkün" diyor. 

Terk edilmiş köylerden birinde geriye kalan kilise

Söyleşimizi bitirirken Adnan Sağlamoğlu, Keldanilerin yaşadıkları bazı sıkıntılara işaret ediyor. Bundan yaklaşık 3 yıl önce ölü bulunan Şimoni Diril ve Hurmuz Diril'n hala katillerinin bulunamamış olmasına dikkat çeken Sağlamoğlu bu tür örneklerin geride kalan Keldaniler için olumsuz örnekler teşkil ettiğini ifade ediyor.

Bugün hala sınırlı sayıda temsilcileri ile kültürlerini devam ettirmeye çalışan Keldaniler eşit yurttaşlık haklarını talep ediyor. Ve memleketin birçok yerinde kültürel işaretlerine sahip çıkmaya çalışıyorlar.