HPV aşısı davası sürüyor: ‘Aşının ücretsiz olması eşit ve parasız sağlık hakkımızın gereği...’

soL, bilirkişi raporu yeni açıklanan HPV aşısı dava sürecini soruşturdu, konuyu davayı açan bir yurttaş ve Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatı Nilda Baltalı ile konuştu.

İsmail Sarp Aykurt

HPV aşısının ulusal aşı programına alınıp ücretsiz bir şekilde yurttaşlara ulaştırılması için açılan davada bilirkişi raporu dün ortaya çıktı.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, HPV aşısının ulusal bağışıklama programına alınması talebiyle hukuki süreç başlatmıştı. Konuya ilişkin sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan dernek, değerlendirme ve sonuç raporunu kamuoyuyla paylaştı.

Paylaşılan açıklamada, mahkeme için hazırlanan ilk bilirkişi raporunda HPV aşısının tıbben gerekli olduğu konusunda kanaat belirtilirken şu ifadelere yer verildi:

“Rahim ağzı kanseri (serviks kanseri) ülkemizde de görülen, Human Papilloma Vinıs (HPV) bulaşmasıyla oluşan, ölümcül, başta aşı ve diğer yöntemlerle önlenebilir bir hastalık olduğu güncel tıbbi bilgilerle sabittir. Sağlık Bakanlığımızın yayınlarında da dünya tıbbıyla uyumlu şekilde işlenmiştir. (Tıbbi değerlendirme 1-2)

Bazı hastalıkların aşıyla önlenebileceği ve yok edilebileceği bilimsel bir gerçektir. (Tıbbi değerlendirme 5)

Bunlar arasında rahim ağzı kanseri aşısı da vardır. Dünyada rahim ağzı kanserlerini önlemeye yönelik aşılama (HPV aşısı) 87 ülkede ulusal aşılama programına dahildir. (Tıbbi değerlendirme 2)

Rahim ağzı kanserlerine yakalanıldığında hastalığın ölümcül olduğu gerçeğinden hareketle aşı hayati öneme haizdir. Aşıların içerdiği HPV suşları markalar arasında farklıdır. Aşının içerdiği virüs suşları çeşidine karşı koruyuculuğu yüzde 99,7 olarak kabul edilmektedir. Aşı literatüre maliyet etkin olarak kabul edilmektedir. (Tıbbi değerlendirme 4)

Bu veriler ışığında rahim ağzı kanserlerine karşı aşılama yapılmasının tıbben gerekli olduğu kanaati oluşmaktadır”.

Bilirkişi raporundan...

soL, HPV aşısına ilişkin gündemi ve konuya ilişkin görüşlerini HPV aşısı ücretine dava açan yurttaşlardan birine sordu:

“Aslında 23 tane dava açıldı. Bana ulaşan bilirkişi raporu oldukça net ve dava süreci umut verici duruyor diyebilirim. Ancak devam eden davaların olduğunu biliyorum” diye konuşan yurttaş şunları söyledi:

‘HPV aşısı olmayı fiyatlarından dolayı ertelemiştim...’

“Ben aslında HPV aşısının varlığından geç haberdar oldum. Zaten bu, Türkiye’de de çok bilinen bir konu gibi durmuyor. Bundan 2 yıl kadar önce birçok kanser türünün aşı ile önlenebilir olduğunu öğrendim. Sonrasında olmak istedim ancak aşı fiyatlarından dolayı ertelediğim ve üzerinde duramadığım bir şeye dönüştü. Fakat olmam lazım diyerek, olamadığım bir aşıydı bu. HPV aşısı gündem olmaya başlayınca ise olmak adına daha çok çaba gösterdim ve süreç öyle ilerledi”.

Aşı fiyatlarının yüksek olduğunu ve bunun aslında ücretsiz olarak ve devlet tarafından karşılanması gerektiğini ifade eden yurttaş şöyle konuştu:

‘HPV aşısı fiyatlarına şubat ayından yeniden zam olacağı yönünde duyumlar var’

“Aşı fiyatına dair şunu söyleyebilirim. Şu an sanıyorum ki üç dozu 2 bin 100 lira. Bir indirim uygulanmıştı geçen ay. Ancak depoları ellerinde tutuluyorlar ve verilmiyor eczanelere. Şubat ayında da bir zam yapılması beklentisi var. Tek doz olayım diye bir durum da söz konusu değil. Sanıyorum ki fiyat, 560 liraya kadar düşmüştü fakat dediğim gibi yeniden zam yapılması gündemde. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin açtığı davada HPV aşısının hem aşı programına dahil edilmesi hem de aşıya ödenen paranın dava sonucunda iade edilmesine, SGK’dan geri alınmasına dönük talepler bulunuyor. Bu tarz davalar kazanılırsa Sağlık Bakanlığı’na belki bir basınç uygulayabiliriz. Ama verilen paranın SGK’dan geri alınması için bu davayı açmış olduk”.

‘Önümüzdeki perşembe günü duruşma var, karar verileceğini düşünüyoruz’

Öte yandan görüşlerini aldığımız Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Nilda Baltalı ise dava sürecine ve  derneğin bu süreçteki rolüne ilişkin açıklamalarda bulundu.

27 Ocak Perşembe günü saat 09.40’ta duruşma olacağını ifade eden Avukat Nilda Baltalı, şöyle konuştu:

‘Her dosya kadın doğum uzmanı, SGK uzmanı ve eczacılık bilirkişisine gidiyor’

“Ankara 62. İş Mahkemesinin dosyası, önümüzdeki perşembe günü duruşması olacak. Karar verileceğini düşünüyoruz. İstanbul'daki dosyalar, bilirkişilere yeni gitti ve aynı sonuçları alacağını umuyoruz. Ancak belirtmek gerekir ki her dosyamız kadın doğum uzmanı bir doktor, SGK uzmanı ve eczacılık bilirkişisine gidiyor. Yani, SGK’dan emin olamasam da diğer iki alanın bizzat gündeminde olduğu için çok şaşırmayız”.

‘Aşıyı olmayınca kadınlar kanser oluyor, SGK gözünden ise maliyet artıyor...’

“Dilekçelerimizde delillerimiz çok ayrıntılıydı ve bu alanda çalışan önemli kişilerin raporlarını dosyaya sunduk” diye konuşan Baltalı, “Daha önemlisi maliyet etken karşılaştırması yaptık. Yani, bu aşıyı olmayınca kadınlar kanser oluyor, SGK gözünden ise maliyet artıyor. Çok basit bir denklem kurduk” dedi.

Rahim ağzı kanserinin öldürücü bir hastalık olduğunu hatırlatan ve aşıya erişimin her kadın için mümkün hâle getirilmesinin öneminden bahseden Avukat Nilda Baltalı şöyle devam etti:

‘HPV aşısının bedeli ödenecek ilaçlar listesinde yer almamasının bir izahı yok’

“Rahim ağzı kanseri aşı sayesinde önlenebilen öldürücü bir hastalıktır. Ancak aşıya erişimin ücretli ve pahalı olması nedeniyle birçok kadın rahim ağzı kanserinden dolayı yaşamını yitirmektedir. Her ne kadar Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT)'nde bedeli ödenecek ilaçlar listesinde HPV aşısı olan Gardasil isimli ilacın yer almadığından bahisle başvurumuzu reddetmişse de söz konusu tebliğin Anayasa'ya aykırı olamayacağı açıktır. 5510 sayılı kanun gereğince yayınlanan SUT, hak sahiplerinin kurum tarafından karşılanacak yardımlarının içeriğinin ve kapsamının belirlenmesini sağlamaktadır. Bu yardımların kapsamı dönem dönem değişmekte, bazı hastalıklara ödenecek ilaçların bedeli SUT'a eklenip çıkarılabilmektedir. Buna göre bilimsel verilerle ve toplumun sağlığının korunması ilkesiyle hazırlandığı iddia edilen tebliğde kadınlarda ölümle sonuçlanan rahim ağzı kanserinin önlenmesini mümkün kılan HPV aşısının yer almamasının bir izahı yoktur”. 

HPV aşısı ücretsiz olsun kampanyasından...

‘Sosyal devlet yurttaşlarının ihtiyaçlarını karşılayan devlettir’

Sosyal devletin yurttaşlarının sağlık hakkını gözetmesi gerektiğinin altını çizen Baltalı şunları dile getirdi:

“Ücretsiz, eşit ve bilimsel sağlık hakkı kaynağını, Anayasa’nın değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilkeleri arasında yer olan sosyal devlet ilkesinden almaktadır. Sosyal devlet yurttaşlarının sağlık hakkı başta olmak üzere tüm sosyal ihtiyaçlarını karşılayan devlettir".

Avukat Nilda Baltalı sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Rahim ağzı kanseri en yaygın kanser türleri arasında ikinci sırada’

“Kadınlarda en yaygın olarak görülen kanser türü olan meme kanserinin ardından ikinci sırada rahim ağzı kanseri gelir. Dolayısıyla HPV aşısının ulusal aşı programına dahil edilerek 9 yaşından itibaren  çocuklara uygulanması durumunda, kadınlar için öldürücü bir kanser türüne karşı önlem almak ve toplum sağlığını korumak mümkündür”.

Avukat Nilda Baltalı

Baltalı, dava sürecini üstlenen Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği hakkında da bilgi paylaşarak, derneğin kadının yaşam hakkını savunduğunu, hukuk ve farkındalık çalışmaları yaparak, derneğin “HPV aşısının herkes için ücretsiz bir şekilde sunulması ile ulusal bağışıklama programına dahil edilmesi çağrısı” yaptığını ifade etti:

‘Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, kadının yaşam hakkını savunuyor’

“Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak kadınların yaşam hakkını savunurken bu hakkın çok yönlü olduğunu, kadın sağlığını bu denli etkileyen HPV’yi duyurmaya çalıştık çevremizde. Zira, bundan ve buna bağlı gelişen kanserlerden korunmanın yolu herkesin de bildiği üzere aşıdır”.

‘Başlattığımız kampanyaya birçok kurumdan destek geldi’

“Bizim çağrımız, HPV aşısının ulusal bağışıklama programına dahil edilmesi ve HPV aşısının herkes için ücretsiz olmasının sağlanması oldu. Aşı bursu ile başlayan, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin hukuk ve farkındalık mücadelesi ile devam eden bu kampanyalar oldukça ses getirmeye başladı. Hatta içinden geçtiğimiz günlerde aşının fiyatında indirim yapmak zorunda kaldılar. Çünkü aşıya talep çok arttı ve üç doz aşının 2 bin lirayı geçmesi sürekli olarak dile getirildi. Geçtiğimiz günlerde de başlattığımız kampanyaya başta Türk Eczacıları Birliği, Türk Tabipler Birliği ve birçok baromuz olmak üzere ülkemizin birçok kurumundan bu konuya dair harika bir destek geldi”.

HPV aşısı ücretsiz olsun kampanyasından...

Baltalı, mücadelenin bireysel olarak verilemeyeceğini vurgulayarak, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak eşitlik ve özgürlük için mücadele ettiklerini söyledi:

‘Çabamız, yaşam hakkı mücadelesinin bir parçası’

“Sağlık hakkı konusu artık topluma mal olmuş bir konudur. Biz bu mücadeleyi bireysel olarak veremeyiz diye düşünüyoruz. Bu nedenle farkındalık muazzam derecede önemlidir. Aşı bedelini kendi karşılayan arkadaşlarımızla beraber bu bedelin kendilerine iadesini talep ettik. Ülkemizde bu hedefle bir adım attık. Virüsten %100 oranında koruyan HPV aşısının ücretsiz aşı takvimine alınmasını talep ediyoruz. HPV aşısının ücretsiz olması eşit ve parasız sağlık hakkımızın, güvenli ve özgür bir cinsel yaşamın gereğidir. Çabamız, yaşam hakkı mücadelemizin bir parçasıdır. Aşımızı istiyoruz. Eşitlik ve özgürlük için mücadele ediyoruz”.

Yaptıklarının sadece bir hukuk işi olmadığını ifade eden Avukat Nilda Baltalı, hukuki mücadelenin siyasi bir mücadele içerisinde anlam kazanacağını söyleyerek, kapitalist düzenin kadınların yaşam hakkını hiçe saydığını vurguladı:

‘Bu düzen kadınların hasta olmasına, ölümüne ve öldürülmesine göz yumuyor’

“Son olarak şunu da eklemek isterim. Biz bu mücadeleyi yalnızca hukuki bir perspektifle ele almadık hiçbir zaman. Siyasi mücadelenin içerisinde büyümesini istedik. İnsan hakkını devletten hukuk yoluyla almalı, kazanımlar elde edilmeli ancak siyasi söylemlerle birleştirilmelidir diye düşündük. Bahsettiğim söylem de şöyle ifade edilebilir. Bu düzen kadınların hasta olmalarına, ölmelerine, öldürülmelerine göz yumuyor. Gerekli önlemler alınmadığı için kadının yaşam hakkı hiçe sayılıyor”.