Dil okulları İrlanda'da büyük bir krize dönüşüyor: Öğrenciler neden sokakta uyumak zorunda kalıyor?

İrlanda kamuoyu yoksul İrlandalı işçilerin konut sorununu tartıştığı gibi ilerleyen dönemlerde ülkeye gelen göçmenlerin ya da eğitim almak için gelen öğrencilerin trajedisini tartışacak.

Çağdaş Gökbel

İrlanda, bir süredir para avcılarının gözde ülkesi konumunda. Burada özellikle bilgilendirme konulu reklamlar büyük bir sorun teşkil ediyor. YouTube geldi, mertlik bozuldu. Gazeteciliğin yerini kapitalist düzenin gereği olarak hızla bir para kazanma savaşı aldı. Dublin’deki ev krizi trajedi boyutlarında. Bu durumu böyle yazınca abartıyormuşuz gibi algılayanlar var. Oysa gerçekler çok daha can acıtıcı. Yine de tam bu noktada okurları uyarmak gerekiyor. Burada gösterilmeyen bir gerçekliği göstererek, yoksul insanlarımızın istismar edilmesinin önüne geçmeye çalışıyoruz. Kimseye bir ülkeye ‘gelin’ ya da ‘gelmeyin’ çağrısı yapmak gibi bir şey burada söz konusu dahi olamaz. Gelen maillerde ve twittter ‘dm’ mesajlarında hangi dil okulunun daha iyi olduğu sorusuyla karşılaşıyorum. Kendisini gazeteci olarak topluma tanıtan bir kişi, ticari kâr amacı güden bir kurumu size öneriyorsa o kişinin gazeteciliğinden şüphe edin. Bu anlamda gazetecinin tek görevi, gösterilmeyeni göstermek ve var olan gerçekliği okurlara olduğu gibi aktarmaktır. 

İrlandalı emekçiler uzun bir süredir ev kriziyle boğuşuyor. Pandemi süreci bu krizi içinden çıkılamaz bir hale getirdi. Zira kiralar hızla artıyor ve yoksullar ev kiralayamaz hale geliyor. Böyle bir tabloda doğal olarak en çok etkilenenler göçmen işçiler, öğrenciler oluyor. İrlanda’ya dil okuluyla Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ve yeni bir yaşam umuduyla hayata atılanları büyük sıkıntılar bekliyor. Görüştüğüm kişilerden sürekli şöyle tepkiler alıyorum: “Yazdıklarından daha ağır şeyler yaşayan insanlar var. Bu yüzden İrlanda’nın bu yüzünü her fırsatta paylaş ve insanlara hatırlat”. Güçlü medya tekellerinin haber olmayan reklam içerikleriyle, işçi sınıfının yanından konumlanan bir gazetenin ya da gazetecinin tek başına yarışabilmesi kolay değil. Konut krizi büyüdüğü için İrlanda’ya dair bazı haber ve makaleleri yeniden hatırlatacağım. Türkiye’den ayrılmayı düşünenler tüm bu gerçekleri de hesaba katmak zorunda.1 People Before Profit (Kârdan Önce İnsan) hareketi Dublin milletvekili Paul Murphy, geçen yıl sadece Dublin’de 115 evsizin sokakta yaşam savaşı verirken öldüğünü duyurdu. Evsizlerin ölüm oranı ciddi bir biçimde artmış durumda. 

Ayrıca ilgili bakanlığın (Department of Housing, Local Government and Heritage) paylaştığı veriler, bir önceki aya göre evsizlerin sayısının %3,5’lik bir artışla 9.800 seviyelerine ulaştığını gösteriyor. Bu verilerin resmi veriler olduğunu ve sayının belirtilenin çok üzerinde olabileceğini akıldan çıkarmamakta fayda var.2

Bu veriler, dil okuluyla İrlanda’ya gelecek olan dünyanın çeşitli ülkelerinden gençleri doğrudan ilgilendiriyor. Büyük sorunları ve problemleri arkada bıraktıklarını düşünen insanları gerçek bir dram bekliyor olabilir. Tam bu noktada Gama işçisi Serdar İvak’ın sözlerini hatırlamakta yarar var. “İnsanlarımızı burada da büyük bir dram bekliyor olabilir; çünkü ciddi biçimde en doğal hak olan barınma sorunu bu ülkenin kangren olmuş yarasıdır. Ülke insanının kaçarcasına bu ülkeye gelme sebepleri olan YouTuber dediğimiz, madalyonun tek tarafını gösteren ve para-ün avcılığı yapanlar büyük bir kötülük yapıyorlar. Her gün çalıştırdığım dükkan iş ve barınma ile alakalı destek isteyen Türkiyeli öğrenci arkadaşlarla doluyor. Bu insanda ciddi bir psikolojik yük bırakıyor, gerçekten onlara yardımcı olamamanın üzüntüsünü yaşıyorum. Kümes gibi evlerde 10-12 kişi barınmak zoruna kalıyorlar. Şansları yaver giderse en zor şartlarda ve işlerde çalışıyorlar.” 3

Irish Examiner’in haberine göre konut krizi nedeniyle İrlanda’ya gelen öğrenciler sokaklarda uyuyor. 

İngilizce öğrenmek için İrlanda’ya gelen öğrenciler, konaklama imkanlarının kısıtlı olduğu gerçeğiyle yüzleştiler (Fotoğraflar Irish Examiner gazetesinden alınmıştır)

Gazetenin haberinden devam edelim. Gazete, Türkiye’de duyurmaya ve insanları uyarmaya çalıştığımız krizin artık İrlanda cephesinde de büyük yankı uyandırmaya başladığını gösteriyor. Giderek artan sayıdaki dil okulu öğrencileri, İrlanda’ya geldikten sonra kiralık ev ya da oda bulamadıkları için sokaklarda, arabalarda veya arkadaşlarının evlerindeki kanapelerde uyumak zorunda kalıyor. 

Bazı öğrenciler kalacak yer bulamadıkları ya da maddi güçleri yetmediği için kurslarını tamamlamadan veya tamamladıktan sonra kendi ülkelerine (eve) dönmek zorunda kalıyorlar (haberde geçen benzer bir olayı SoL gazetesi okurlarına bir röportajla duyurmuştuk).4 Dil okulu öğrencileri İrlandalı Ombudsmanla konuşarak yaşadıkları krizi anlatmış ve devletin acilen destek olması gerektiğini söylemişler. Öğrenciler şunları söylüyor: “Cork şehir merkezindeki sokaklarda uyuyarak iki gece geçirdim. Çünkü kaldığım pansiyon hafta sonu için konakladığım odayı başkalarına rezerve etmişti. Şili’den Sebastian Carvallo Farina ise uzun süredir bir kanepenin üzerinde konakladığını söylüyor. Yine Dublin’deki başka bir öğrenci, elinde kalan tek seçeneği kullandığını söyleyerek, 800 Avroya eski bir araba almak ve onun içerisinde konaklamak zorunda olduğunu söylülüyor.”

Öğrenciler, salgın sonrası yükselen kiralar ve bir kör düğüme dönüşen konaklama krizi nedeniyle büyük problemlerle boğuşuyor. Başını sokabilecek bir ev bulan şimdilik şanslı. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor.

Dil okulu öğrencisi Sebastian Carvallo Farine ve diğer dört kişi, geçen hafta sonu kalacak yer bulamayınca Cork’ta sokaklarda uyumak zorunda kaldı. Fotoğraf: Dan Linehan

Konaklama krizi en çok uluslarası öğrencileri ve yeni bir hayat umuduyla ülkeye gelen göçmenleri vuruyor. İrlanda Uluslararası Öğrenciler Konseyi (ICOS) tarafından Şubat ayında yapılan bir araştırma, öğrencilerin yarısının üç veya daha fazla kişiyle aynı odayı paylaştığını ortaya çıkardı. Her 10 kişiden biri, bir odayı altı veya daha fazla kişiyle paylaşmak zorunda kalıyor. Ayrıca her 10 kişiden sadece birinin kendine ait bir odası var. 

Daft’ın 2022’nin ilk çeyreğine ilişkin en son kira raporu, Şubat ayının başında ülke genelinde kiralanacak 1.400’den az mülk olduğunu ortaya koydu. Dublin’de Daft’ın istatistik tutmaya başladığı 2006’dan bu yana konutlar en düşük seviyeye ulaşılmış durumda. Şu an sadece 712 mülk kiralanabilir görünüyor. 

Ayrıca durum sadece Dublin’den ibaret değil. Cork’un da içerisinde bulunduğu Munster bölgesinde konut sayısı tüm zamanların en düşün seviyesinde. Yine Daft’ın açıkladığı ortalama kira verilerine göre 2021’in sonunda ülke genelinde yıllık %10’dan fazla kira artışı görülmüş durumda. Bu da kira ortalamasının 1.524 avroya kadar çıkması anlamına geliyor. 

Büyüyen bu kriz ve dil okulu öğrencilerinin sorunu sonunda meclisin gündemine geldi. Adalet Bakanı Helen McEntee, bu konuyla ilgili olarak kendisine sorulan soruya şu yanıtı verdi: “İngilizce öğrenme gerekçesiyle vizeye başvuran birinin, başvuru yaparken güvenli konaklama imkanına sahip olduğunu gösterme zorunluluğu yoktur”. 

Sosyal Demokratların lideri Catherine Murph bu krize ilişkin olarak kalacak bir yer bulmanın uluslararası öğrenciler için bir ‘kabus’ haline geldiğini söyledi: “Birinci dünya ülkesi olarak algılanıyoruz ve insanların en temel ihtiyaçlarından biri olan barınma ihtiyacının karşılanabilir olmaması insanları şaşırtıyor”.5

Tüm bu veriler ve bilgiler İrlanda’nın temel insani bir krizle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Krizin esas odak noktasında ise kapitalizmin kendisi duruyor. Her şeyi paraya dönüştüren bu sistem insani tüm ölçüleri yok ediyor. İrlanda’nın öğrenci-göçmenlerini binbir zorluk bekliyor. Özellikle kadın öğrenciler ev ararken ev sahiplerinin istismarıyla karşılaşıyor. Savaşlar, iklim krizi ve ekonomik krizler arttıkça birileri krizleri bu şekilde fırsata çeviriyor gibi görünüyor. İrlanda kamuoyu yoksul İrlandalı işçilerin konut sorununu tartıştığı gibi ilerleyen dönemlerde ülkeye yeni bir yaşam uğruna gelen göçmenlerin ya da eğitim almak için gelen öğrencilerin trajedisini tartışacak. Bu krizin daha da büyümemesi için İrlanda’daki siyasi partiler harekete geçmek zorunda.