Cumhuriyet gazetesi Trendyol skandalından ders çıkarmamış

Akbelen’i talan eden şirket Cumhuriyet’e de reklam yollamış. Neyse ki Cumhuriyet Vakfı yönetimi, bu defa en azından reklamı 'çalışanlara' sormuş, çalışanlar reddedince paradan vazgeçmiş.

Ege Galip

Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy'de halkın Akbelen Ormanı'nın katledilmesine karşı direnişi sürüyor.

30 Temmuz günü, Akbelen’i talan eden Limak ve IC İçtaş ortaklığındaki YK Enerji, Sözcü dahil pek çok gazetenin arka sayfasına tam boy reklam vermişti. Böyle bir gündemde bu reklamın alınması dahi tartışmalı ama, durumu daha vahim hale getiren bir “ufak ayrıntı” daha vardı: Reklam metnini yazan cin fikirliler, metni, şirketin çalışanlarının, emekçilerin ağzından kaleme almıştı. 

Tam bir rezalet! Sanki Türkiye’de derebeylik var, işçiler de şirketlerin serfleri, şirketin başındaki lordlar, tebaaları adına konuşma hakkı buluyor. Nitekim, TKP Merkez Komite üyesi Selahattin Kural da “bu alçaklıktır” deyip konuya ilişkin tepkisini dile getirmişti: “Patronların işçiler adına tek bir kelime söylemeye hakkı olamaz. Patronların varlığı işçilerin sömürüsünün devam etmesidir. Kendileri dışında söyleyeceği her söz manipülasyondur. Halkı, işçileri birbirine düşürmektir. Yaptıkları haksızlıkları, suçları örtmek için, işçileri grevlerde birbirine düşürürler, halkla işçileri karşı karşıya getirirler. Bu çok tehlikelidir.”

Bugün öğreniyoruz ki, aynı reklam Cumhuriyet gazetesinde de yayımlanmak istenmiş. Ali Sirmen’in köşesinden okuyoruz: “Söz konusu ilanın Cumhuriyet’te de yayımlanması için başvuruda bulunuldu. Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun firmanın başvurusu üzerine gazete çalışanlarının görüşünü aldı. Arkadaşlarımızın çoğunluğu, ilanın yayımlanmaması yönünde görüş bildirdiler.”

Tekellerin canını sıkan bir kanun teklifine karşı, iddiaya göre bu tekellerden biri olanTrendyol’dan haber karşılığı para aldığı ortaya çıkınca “pardon” diyen Cumhuriyet Vakfı yönetimi, önlerine, işçilerin ağzından yazılmış bir şirket palavrası gelince, hâlâ daha “Yayımlamayız biz bunu” diyemiyor… En azından çalışanlara sormuşlar.

Hoş, iş Ali Sirmen’e kalsa, yayımlanacakmış reklam, ama “çekinmiş”. Yazısının devamında şöyle demiş Sirmen: “Ben aksi görüşte olmama rağmen, yine de ilanın yayımlanmamasının görüşüne karşı çıkamadım. Daha doğrusu karşı çıkmaya cesaret edemedim. Oysa, kanımca bu ilanın yayımlanması ilan verenin ifade özgürlüğü dolayısıyla gerekliydi. Basının kendisine ilan verenlerin niteliklerini beğenip beğenmemek gibi bir tercih hakkı yoktur.”

Birincisi, tabii ki tercih hakkı vardır. İkincisi, burada mesele tercih değil, ilan düpedüz yalan: Ne yazanlar işçiler, ne reklamın parasını ödeyenler. Gazeteci olarak sorumluluk, sadece reklamı yayımlamamak değil, üstüne “Bu yapılan kabul edilemez” diye haber yapmak olmalıydı.

Neyse ki, anlaşılan, Cumhuriyet çalışanlarının çoğu, Murat Ağırel gibi gerçeğin farkındalar. Ağırel, bugün köşesinde şöyle diyor: “Muğla’nın Milas ilçesinde termik santral alanının genişletilmesi için Limak Holding ve İÇTAŞ’ın ortak projesi olan YK Enerji, Akbelen Ormanı’nda katliam yaptı. Termik santralın danışman firması da tüm basın mensuplarına bilgi notu ve yanında basın açıklaması gönderdi. Sonra sanki termik santralda çalışan işçiler vermiş gibi tüm gazetelere tam sayfa reklam verdiler. Gazetemiz Cumhuriyet bu reklamı yayımlamadı.”

Görünüşe göre, “yayımlamadı” değil, çalışanlar sayesinde “ucuz kurtardı”.