Bir Sedat Peker portresi ve bir soru: Neden 'kadro dışı' kaldı?

Ülkücü mafya Sedat Peker kimdir? Nasıl ilişkileri var, son yıllarda neler yaptı, kavga neden başladı, nasıl buraya geldi? soL okurları için kısa bir tarih yolculuğu...

Ali Ufuk Arikan

Düzenin her daim yanında tuttuğu, ihtiyaç anında devreye soktuğu mafyalar, şimdi yeni bir operasyonun parçası haline gelmiş durumda.

Bu kez bu operasyon iki taraflı yürüyor, bir tarafta Ağar ve Çakıcı var ve bu ikilinin arkasında AKP ve MHP. Daha doğrusu belki de bu ittifakın bir kesimi...

Diğer tarafta ise son yıllarda AKP’nin resmi “mafyası” gibi davranan, AKP yöneticilerinin ricasını kırmayarak “eski vekili karakolda dövdüren”, AKP destekli ÖSO’ya tırlar dolusu destek gönderen, AKP’ye destek mitingleri yapan, Erdoğan'a diktatör diyenleri bayrak direklerine asmakla tehdit eden, "ölümüne Cumhur İttifakı" diyen Peker.

Peker açık konuşuyor, yayınladığı videolarla Pelikan, Berat Albayrak ve Mehmet Ağar'ı işaret ediyor, Erdoğan'ı bu "ekiplerden" ayırarak dikkat çeken ifşaatlarda bulunuyor. Ve yine kimi iddialara göre aslında Ağar üzerinden Albayrak ve Erdoğan'a vuruyor.

İki tarafı teraziye koyduğunuzda Peker'in diğer tarafa göre çok daha "zayıf" bir figür olduğu söylenebilir, dolayısıyla kullandığı ifadeler, yaptığı açıklamalar bir planın parçası olduğunda anlam kazanıyor.

Peki, ülkücü mafya Peker'in son günlerdeki video operasyonun arkasında ya da yanında kim, kimler var?

Videoların içeriğine ve profesyonelliğine bakılırsa planlı bir kavganın fitilinin ateşlendiği ortada. Dolayısıyla iş bir mafyanın “sinirinin bozulması” sonrası yapılan ifşalardan çok, planlı bir kavgadan ilk kesitleri andırıyor.

Bu “ifşaların” kime yaradığı, kimleri zora soktuğuysa sır değil.

Peki, şimdilerde “muhalefetin” bir bölümü için “sevimli” bir figür haline gelmeye başlayan, iktidarın karşında bir güç gibi gösterilmek istenen ülkücü mafya Sedat Peker kimdir? Nasıl ilişkileri var, son yıllarda neler yaptı, kavga neden başladı, nasıl buraya geldi?

soL okurlarını kısa bir tarih yolculuğuna davet ediyoruz…

90'larda 'küçük' parantez: Peker iki cinayet haberiyle gündemde

Erdoğan gibi Rizeli bir ailenin çocuğu, Sakarya doğumlu.

Türkiye'de şu an "suyun başını tutan" mafyaların 80 öncesi sola karşı imza attığı katliamlara yaşı yetmedi Peker'in, 71 doğumluydu.

O kendi hikayesini bir diğer karanlık dönemde, 90'larda yazmayı denedi.

Ülkenin en karanlık dönemlerinden biri olan bu yıllarda faili meçhuller, mafya saldırıları, tehdit ve insan kaçırma haberleri “olağanlaşıyor”, Peker de bu süreçte önüne açılan “olanaklardan” yararlanıyor, “ülkücü mafya” kimliği işlerini kolaylaştıyordu.

Ancak bir kez daha altını çizmek gerekirse döneme damgasını vuran isimler Mehmet Ağarlar olurken, Peker bu koca "sokağın" küçük bir bölümünde yer tutma çabasındaydı.

Türkiye karanlık bir dönemden geçerken, Peker isminin kamuoyunda gündeme gelmesini sağlayan olaylar iki ayrı cinayet dosyasıydı.

1997'de Rize'de “kaçakçı” Abdullah Topçu'yu öldürmek suçundan yargılandı, iki adamı, aynı davadan hapse mahkûm olurken, o serbest kaldı.

Yıllar sonra gelen Akşener mesajı

Adamlarıyla birlikte yargılandığı bir cinayetten yıllar sonra sosyal medyadan yaptığı bir paylaşımda “Parti Başkanı Meral Akşener suç duyurusunda bulunacaksa, 1997'de işlenen barmen cinayetinin hemen sonrasında kendisi İçişleri Bakanı'yken, ortak tanıdığımız birinin gizli organizasyonuyla, benimle niçin görüştüyse, asıl bunun için suç duyurusunda bulunmalıdır” dedi.

Bu mesajı paylaştığı sırada Peker henüz AKP’ye yakın bir isimdi.

Yine aynı yıl, Ortaköy’deki She Bar'da barmen olarak çalışan Oğuz Atak’ın öldürülmesiyle suçlandı. TGRT'de, sırtındaki “Allah” dövmesiyle ilgili görüntülerinin yayınlanmasından bir gün sonra öldürülen Atak’a ilişkin davada yine Peker’in adamları tutuklandı. O bir ceza almayacaktı.

Anlaşarak geldi, anında çıktı

Hakkındaki dosya kabardığında, haberler arttığında şimdilerde olduğu gibi yine yurt dışına kaçmakta bulacaktı çareyi.

Bu arada Peker’in çeşitli sokak suçlarıyla gündeme geldiği bu yıllarda İçişleri Bakanlığı koltuğunda önce Mehmet Ağar’ın ardından da Meral Akşener’in oturduğunu kısa bir not olarak geçelim…

Onlar "büyük siyaset" tablosundaki karanlık icraatların arkasındaki isimler olurken, Peker de kendi sokağında "yolunu bulma" çabasındaydı.

Peker, 1998’in Ağustos ayında kaçaklığa son verecek, Türkiye’ye dönecekti.

Dönüşü öncesinde Hürriyet şöyle bir haber yayımlıyordu:

“Polis tarafından aranan kabadayı Sedat Peker, bugün saat 18.00'de, Bulgaristan'dan özel uçakla İstanbul'a gelerek Atatürk Havalimanı'nda polise teslim olacak. Peker'in, bir süredir emniyet güçleriyle görüşerek şartlar konusunda uzlamaya vardığı öğrenildi. Şubat ayında Romanya'ya giden, sonra da çocuğunun doğumu nedeniyle Almanya'ya geçen Peker, 7 aydır yurt dışında firarda bulunuyordu. 28 yaşındaki Sedat Peker, bir süre çek ve senet tahsilatıyla uğraştıktan sonra ihaleler almaya başlamıştı. İşlerini Anadolu yakasından Avrupa yakasına genişletti. Sırtındaki, Arapça 'Allah' dövmesiyle TGRT'de gösterilen barmen Oğuz Atak'ın öldürülmesine azmettirdiği iddiasıyla tanındı. Bıçakla yaralama, tabanca teşhiri ile para isteme, tehdit ile menfaat temin etme ve ruhsatsız silah bulundurmak gibi birçok suçtan polis kaydı bulunuyor.”

Görüleceği gibi, suçlama çoktu ama Sedat Peker tüm bu suçlamalara karşın haberde de belirtildiği üzere “uzlaşarak” gelmişti ülkeye. Karşılığını tüm bu suçlamalara karşın sadece 8 ay cezaevinde kalarak alacaktı.

Peker'in 'Turan' sitesi

Peker, 2002 yılında, "öztürkler" adlı bir internet sitesi kurarak kendi "Turan" açılımı yapmış, sitenin açılışı 1,500 kişinin katıldığı bir davetle kutlanmıştı.  Geceye ilişkin basına yansıyan bir haberde, "Peker'in kurduğu sitenin tanıtım gecesinde tüm davetlilere girişte 14 ayar altından rozet hediye edildi. Davetliler, duvarlardaki Türk hükümdarlarının fotoğraflarına bakarak gözlemelerini yerken, dev bir Türklük haritası önünde demir dövüldü. Otağ gibi düzenlenen mekânda Mehteran grubu da bir gösteri sundu" ifadeleri yer alacaktı.

Ödül töreninde, kısa süre önce Ağar'la fotoğrafı basına yansıyan Korkut Eken'e de ödül verilmiş, ödülü Eken'in oğlu almıştı.

Gecede konuşan Peker, "Turan idealini sanal ortamda sağladık. Dünya üzerinde yaşayan 300 milyon insana ulaşmak için böyle bir internet sitesi kurduk. Siteyi Türkçenin yanı sıra, Rus mezalimi altında yaşayan Türklere ulaşmak için Rusçada da yaptık" diyordu. Gecede konuşan bir diğer isim olan Veli Küçük ise, "Türk birliği mutlaka tecessüs edecektir. Asil Türk milletinin yolu Tanrı dağlarından, Ergenekondan geçecek. Globalleşmeye ve Avrupa Birliğine karşı değiliz. Ancak onurluca girmek istiyoruz. Yalvarmayacağız. Dostum Peker ne iyi etmiş" ifadesini kullanıyordu. Geceye katılan arasında Haluk Ulusoy, Mehmet Ali Yılmaz, Veli Küçük, Prof. Şener Üşümezsoy, Ord. Prof. Reha Oğuz Türkkan, İbrahim Tatlıses, Mehmet Ali Erbil, Adnan Şenses, Seda Sayan, Gönül Yazar, Osman Yağmurdereli, Hakan Altun, Şenol İpek ve Cengiz Kurtoğlu gibi isimler vardı.

Söz konusu dergi dönemin İşçi Partisi'nin yayın organı Aydınlık'a da tam sayfa olarak ilanlar vermiş, Perinçek, "Türkçü ve Milliyetçi akımın da İşçi Partisi'ne doğru bir yöneliş içinde olduğunu" söyleyerek, verilen ilanı olumlu bulduğunu söyleyecekti.

Kelebek Operasyonu ve Ergenekon

Peker, 2004 yılında bu kez Kelebek Operasyonu kapsamında tutuklandı.

"Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu" kapsamında “Kelebek” adı verilen operasyonla gözaltına alınan, ancak çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılan Peker, sonrasında hakkında çıkartılan gıyabi tutuklama kararı nedeniyle Ekim 2004’te teslim olacak, sonrasında tutuklanacaktı.

Peker’le birlikte söz konusu davada yargılanan dikkat çekici isimlerin başında Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz geliyordu. 

Aynı davada MHP’li, ülkücü isimler de yargılananlar arasında yer alıyordu.

Mahkeme üç yıl sonraki gerekçeli kararında, şöyle diyecekti:

“Sedat Peker liderliğindeki bu suç örgütünün, araç, gereç ve üye sayısı bakımından suç işlemeye elverişli, hiyerarşik bir yapı içinde sürekli ve disiplinli iş birliğini öngördüğü, yasalarda suç olarak sayılan fiilleri işlemek amacıyla oluşturulduğu anlaşılmıştır.”

Peker artık cezaevindeydi ancak süreç onun adına karmaşık bir alacaktı.

AKP-Cemaat ortaklığıyla, Cemaat önderliğinde başlatılan Ergenekon operasyonu devreye girecek, bu operasyona kamuoyunda destek bulmak için bazı “kirli isimler” eklenecekti.

Bu isimlerden biri olarak Peker’in adı da dosyaya dahil edilmiş, Peker Ergenekon davasında da hapis cezası almıştı.

Çıkınca mesajı verdi: Ülkemizdeki pozitif gelişmelere uyum sağlayarak...

Cemaat-AKP kavgası Peker’in imdadına yetişene kadar içerde kalan mafya lideri, 2014 yılında Ergenekon davası kapsamındaki toplu tahliye listesinde yer almış, tutukluluk süresi gerekçe gösterilerek serbest bırakılmıştı.

Cezaevinden çıktığında şöyle diyordu:

"Kendimle ilgili hissiyatım bu gelişmelere ve değişmelere uyum sağlayabileceğim, ayak uydurabileceğim yönündedir. Takdir edersiniz ki 10 yıl içinde birçok yeni ülkeler kuruldu, birçok ülkeler de yıkıldı. Gördüğünüz üzere ben hâlâ hem ruhen, hem bedenen hayattayım ve dimdik ayaktayım. Bundan sonra mücadelemize, hayat yaşamımıza, ülkemizdeki pozitif olan gelişmelerle beraber uyum sağlayarak devam edeceğiz. Cezaevlerinde bulunan tüm kader mahkumlarının, tabii ki ırz düşmanları ve zalim olanlar değil, gerçekten haksız şekilde cezaevinde yatan bütün insanların çoluklarına, çocuklarına, ailelerine kavuşmalarını tüm kalbimle yüce Allah'tan diliyorum.”

Uyum dönemi ve AKP…

Sedat Peker, tahliyesinin hemen ardından avukatlığını yapan Adil Özdoğan'ın mezarını ziyaret etmek üzere Kahramanmaraş'a gidecek, bu ziyaret gövde gösterisine dönecekti. Sedat Peker'i karşılamak için ellerinde Türk Bayraklarıyla Kahramanmaraş Havaalanı'na gelen çok sayıda kişi, uzun süre uçağın gelmesini beklemişti. VIP salonundan çıkan Peker, kendisini karşılamaya gelenleri bozkurt işaretiyle selamlarken, tekbir getirerek Peker'i cep telefonlarıyla görüntülemeye çalışıp dokunmak isteyenler izdiham oluşturmuştu.

Altın tesbih hediye ettiği AKP’li nasıl öldürülmüştü?

Biraz geriye gidelim, Peker’in yeni döneme uyumunun hemen öncesine.

Yıl 2012, AKP’nin mali ve idari işlerden sorumlu İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş, “silahlı örgüt kurma suçuyla” yargılanan Sedat Peker’i cezaevinde ziyaret etmiş, Peker’in Ahmet Kurtuluş’a altın tespih hediye ettiği öğrenilmişti.

Kurtuluş, iddiayı yalanlamış, “Sedat Peker benim hemşerim olur. İkimiz de Sakaryalıyız. Aynı mahallede büyüdük, kendisini tanırım ama cezaevinde ziyaret etmedim” demişti.

Aynı isim, 2019 yılında, polis kıyafeti giyen bir şüpheli tarafından evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü.

Kurtuluş, “organize suç örgütü kurmak” suçuyla yargılandığı dava kapsamında elektronik kelepçe ile ev hapsinde tutuluyordu.

Peker, mezarlıktaki konuşmasında ise şöyle diyecekti:

“Bazı insanlar benim hakkımda diyorlarmış ki 'Onun geçmişi karanlık. Karanlık geçmişi olan adam' diyorlarmış. Koltuk sevdalıları, menfaatperestler bana baktıkları zaman geçmişimde karanlık bir bölüm görebilirler. Ama dava adamları, yiğitler, onurlu insanlar benim geçmişime baktıklarında görebilecekleri tek şey kendini, geleceğini feda etme, onur, şeref, haysiyet adına bedel ödemedir. Bunun haricinde yüce Allah'a şükürler olsun ki geçmişimizde görebilecekleri hiçbir şey yoktur.

Cezaevinden çıkış ve AKP ile yakınlaşma: Karakolda vekil dayağı

Peker, cezaevinden çıktıktan çok kısa bir süre sonra bir milletvekilini karakolda dövdürme haberiyle gündeme geleceki.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ‘hakaret’ suçlamasıyla akşam saatlerinde tutuklanan eski AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın gözaltında tutulduğu Beyoğlu Polis Merkezi’nde Sedat Peker’in avukatı Barbaros Aslan tarafından darp edildiği öne sürüldü. Peker, ‘İşbaşaran kafasını duvarlara vurmak suretiyle kendisini yaralamış’ dedi.”

Olayın ardından soL’da da yer verdiğimiz bu haberin aslı yıllar sonra Peker’in yayınladığı videoda yer alacaktı.

Peker, bu vekili karakolda dövmesi için kendisine ricada bulunan ismin şimdilerde AKP MKYK’sında yer alan bir isim olduğunu söylüyordu.

Yani, Peker "yeni döneme uyumu" bir eski AKP’li vekili, Erdoğan’a hakaret ettiği için karakolda darp ederek gösteriyordu.

Peker’den ricacı olan AKP’li kim?

Dayak olayında Peker'in işaret ettiği ismin Metin Külünk olduğu öne sürülüyor. Bu iddianın kaynağı ise Peker'in karakolda dövdürdüğü Feyzi İşbaşaran'ın açıklamaları: "Sabah 09.00 civarında adliyeye götürülmek üzere emniyetten çıkarılmak üzereyken önde Metin Külünk, arkasında kalabalık bir grup vardı. Onlardan korumak için beni yeniden içeriye aldılar. Aralarında bazıları, ‘Emniyeti yakın' diye bağırıyordu."

Bu sözlere Peker'in kendisinden ricacı olan isme ilişkin verdiği ipuçları da eklenince tablo netleşiyor. Peker, bu ismin bir dönem parti yönetiminden uzaklaştırıldığını, son kongreden sonra MKYK'ya seçildiğini söylüyordu. Bir de ek yapıyor, hemşerisi olduğunu dile getiriyordu. Son kongreden önce parti yönetiminden uzaklaştırılan isim de, son kongrede MKYK'ya giren de, Peker'in Rizeli hemşeri tanımına da uyuyor Külünk.  

Ayrıca bu hikayede bir diğer ayrıntı daha var. Külünk, AKP içinde Soylu ile kavgalı olarak biliniyor. Bu konuda geçtiğimiz yıl gündeme gelen bir haberden kısa bir not: "AKP eski milletvekili Metin Külünk’ün adamları olduğu iddia edilen kişiler, Süleyman Soylu’ya yakınlığı ile bilinen Milli Beka Hareketi Derneği’ni bastı."

Düğün konukları arasında kimler vardı?

Peker, cezaevinden çıktıktan bir yıl sonra bir düğün yaparken, bu düğün konuk sanatçılarıyla gündeme gelecekti.

Tamamı Saray davetlerinin konukları olan isimler, Peker’in düğününde yer alacaktı.

Bu da AKP ile yakın ilişkilerinin bir göstergesi olarak yorumlanmıştı o günlerde...

Bu isimler arasında Mesut Yar, Kenan Erçetingöz, Orhan Gencebay ve eşi Sevim Emre, Demet Akalın ve eşi Okan Kurt, Seda Sayan, Bülent Ersoy, Ebru Gündeş, Şafak Sezer, Özlem Yıldız, Erkan Petekkaya ve Salih Keçeci bulunuyordu.

Gülen’in yolladığı saat ve Peker-Gülen ilişkisi

AKP’nin Cemaat ile kavgaya tutuştuğu günlerde Peker konumunu almış, yeni döneme uyumu AKP’de bulmuştu.

Cemaatçi Emre Uslu, Sedat Peker'e “mafya” deyince Peker’den Cemaat’e bir dönem verdiği desteği de içeren şu yanıt geliyordu:

“Eğer ki ben mafyaysam benim çocuklarımı hizmet evlerinde niye yetiştirdiler Emre Uslu. Eğer ki ben mafyaysam 92 yılından itibaren düzenli olarak benden neden himmet, kurban, burs adı altında astronomik bağışlar kabul ettiniz. Eğer ki ben mafyaysam hocaefendinin isminin yazdığı ve sadece 10 tane olan altın saatten bana neden hediye yolladınız Emre Uslu. Eğer ki ben mafyaysam Kimse Yok mu derneğine benim kundaktaki çocuğum adına gönderdiğim yüklü bağışları neden kabul ediyordunuz Emre Uslu. Eğer bunlar yetmediyse sana sabaha kadar ispatı kesin maddeler yazabilirim. Anladın mı Emre Uslu.”

Erdoğan’a minnettarlık açıklaması ve el sıkışması

Peker, bu açıklamasından sadece bir gün sonra Haziran 2015’te bu kez Erdoğan’a minnettarlığını dile getiriyor, konum tazeliyordu.

Taha Ün'ün düğününe katılan Peker, burada Erdoğan ile el sıkışarak sohbet etmişti.

Bu kare sonrası şunları diyecekti:

“Kıymetli Dostlarım, Sayın Cumhurbaşkanı’nın insanların içinde beni kabul ederek elimi sıkıp sıcak bir şekilde birkaç kelime söylemesi tabi ki kendisi açısından bakıldığında birileri tarafından siyasi bir risk olarak görünebilir. Ancak benim fikrimi sorarsanız Sayın Cumhurbaşkanımız şahsımla ilgili bazı art niyetlilerin özellikle görmek istemediği toplumdaki yerimi görmüştür. Bu fotoğraftaki an, benim toplumdaki normalleşme konumum için önemli bir kırılma anıydı. Ben bunun farkındayım. Bu sebeplede yaşadığım sürecede Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı bu davranışından dolayı minnettar kalacağım. 2-3 bin kişi tarafından okunan yazarların, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından görüşmesi normal bir durum. Türkiye’deki tüm gazetelerin toplam tirajının iki katından daha çok okuyucusu olan şahsımın, Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmesi anormal bir durum öyle mi?"

Erdoğan’a sevgi ilanı

Peker, Erdoğan’a yönelik destek açıklamalarını sık aralıklarla tekrar ederken, aynı yılın sonunda Erdoğan’ın etrafında artan “düşman” kuşatmasına işaret ediyor, Erdoğan’ı sevdiğini, yanında olduğunu söylüyordu:

“Sohbetlerimizin sonunda arkadaşlarımızın bazıları; “Peki, REİS sen seviyor musun? Nefret mi ediyorsun? Öldürmek mi istiyorsun?'' diye sorduklarında verdiğim cevap; ''YÜCE ALLAH biliyor ben insan olarak kendisini seviyorum. Ancak biraz önce örnek verdiğim insanlar gibi eğer nefret etseydim ya da öldürmek isteseydim bile (YÜCE ALLAH korusun.) kendisine düşman olan güruha bakarak yine ona destek olurdum.

Almanya, Amerika, İsrail, İran, Esed, Aydın Doğan, TÜSİAD, Paralel Yapı, PKK, KCK, HDP, IŞİD, DHKP-C, Rothschild, Bild, yani kısacası TÜRK - İSLAM dünyasının düşmanları sana karşıysa hiç merak etme bu millet de senin yanında olacaktır USTA.”

Erdoğan'a destek mitingi

Peker, yine 2015’te, Erdoğan’a destek için Rize’de bir miting düzenliyor, mitingin adı “teröre lanet mitingi” oluyordu.

Peker mitinge, İsmailağa Cemaati’ne mensup Muhammet Gül isimli bir şahısla birlikte gidecekti.

Peker söz konusu mitingde "Türkiye’nin kaderiyle Recep Tayyip Erdoğan’ın kaderi birlikte devam ediyor. Recep Tayyip Erdoğan’a diz çöktürülürse, bu devlete de diz çöktürürler" diyecek, daha sonra Barış Akademisyenleri için kullandığı “oluk oluk kan akıtacağız” tehdidini de ilk kez bu mitingde dile getirecekti:

"Hedef küçültmeyin kardeşlerim. PKK bu milletin hedefi olamaz. Sadece bir gün ezeceği hedefi olacaktır. Biz hiç kimseyi öldürmeyeceğiz. Devletimiz askeri, polisi güçlüdür ve ayaktadır. Ne zaman ki bu kadrolar yorgun düşerse, vatandaşın kendini savunma hakkı doğarsa, meşru müdafaa hakkı doğduğu zaman adeta dünyanın şah damarları kesilmişcesine oluk oluk hepsinin kanlarını akıtacağız."

Peker’e AKP hediyesi: Polis koruması

Peker’in cezaevinden çıktığı günlerde başladığı hızlı Erdoğan ve AKP propagandasına iktidarın yanıtı Peker’e verilen koruma tahsisi olacaktı.

İki polisin koruduğu Peker’in şehir dışı seyahatlerini polis eskortu eşliğinde yaptığını gösteren belgeye Hürriyet ulaşmış, belgede işadamı olarak belirtilen Sedat Peker’in, Aydın-Muğla arasında yapacağı seyahat için İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün, Aydın Emniyet Müdürlüğü’ne eskortluk yapacak koruma aracı verilmesi yönünde bilgi aktardığı görülmüştü.

Emniyet Müdür Yardımcısı Doğan Ateş imzalı belgede, Peker’in geçiş yapacağı diğer illere de polis eskortu verilmesi için ayrıca talepte bulunuluyordu.

Yandaş gazetelere ilan

Öte yandan AKP destekçiliğine "tehditle" başlayan Peker, ikinci kullandığında olduğu gibi ilk kullandığında da başına bela olan “oluk oluk kan akıtacağız” sözlerine ilişkin AKP destekçisi gazetelere ilan vererek "yanlış anlaşıldığını" söyleyecekti.

Sabah ve Türkiye gazetelerinde de yer alan ilanda "Konuşmanın içinden sadece bir cümleyi alarak haber yapıp, haksız bir gündem oluşturmaya çalışan bazı basın grupları olmuştur" diyen Peker, “oluk oluk kan akacak” sözlerinin dış ülkelere yönelik olduğunu iddia edecekti.

Peker "Konuşmamın içinden cımbızla bu bölümü alıp yayın yapan basın kuruluşları hakkında avukatlarımın inceleme yaptıklarını kamuoyuna duyururum" ifadelerini de kullanacaktı.

AKP’ye oy pusulasını paylaştı

Peker, cezaevinden çıkışını adeta militan bir AKP'li olarak kutlamaya başlamış, bunun araçlarından biri de seçimler olmuştu.

2015 Kasım seçimlerinde destekçilerini AKP’ye oy vermeye çağıran Peker, oy kabinine telefonla girmenin yasak olmasına rağmen, seçim günü AKP’ye oy verenlerin pusulalarını paylaşmış, kendi de bu yönde bir paylaşım yapmıştı.

Cihatçılara tırlar dolusu yardım

AKP ile yeni döneme uyumun en dikkat çekici unsuru seçim desteği, Erdoğan’a sevgi açıklamaları değil, Peker’in cihatçı ÖSO’ya gönderdiği tırlar dolusu yardım olmuştu.

ÖSO’ya üzerinde isminin baş harflerinin olduğu çelik yeleklerin yanı sıra kıyafetler, telsizler, dronlar gönderen Peker, konvoyları kendi isminin yazılı olduğu tırlarla sınıra taşıyacaktı.

Bakanlık sponsorluğunda “Türklük Hakanı” unvanı

Peker-AKP ilişkisine ilişkin dikkat çeken bir diğer başlık kendisine verilen ödüller ve tuhaf unvanlar olacaktı.

Bunlardan biri olarak, Peker’e 2015 yılının Kasım ayında, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlenen Dünya Karapapak Türkleri 1. Kurultayı ve Kültür Etkinlikleri’nde "Türklük Hakanı" unvanı verildi.

O dönem basına yansıyan habere göre, İstanbul Ataşehir'de Silence Hotel Kongre Merkezi'nde gerçekleşen toplantıya Uygur Türkleri, Yörük Türkmenler, Azerbaycan Türkleri, Kazak, Türkleri, Kırgız Türkleri ve diğer Türk boyları temsilcilerinin yanı sıra AKP'li isimler de katıldı.

Kurultayda Sedat Peker'e Türkmenlere yaptığı yardımlardan dolayı "Dünya Türklüğü Hakan'ı" unvanı verildi. Peker'e "Kağan" kıyafeti giyme töreni yapıldı.  

Dünya Karapapak Türkleri Birliği Kurucu Genel Başkanı Seyfullah Türksoy yaptığı konuşmada, "Yüreğimiz Bayırbucak Türkmenleri için onların selameti ve muzafferleri için dua ediyoruz. Yarın bize görev düşerse, genç yaşlı demeden devletimizin ve ordumuzun emrindeyiz'' dedi.

Dönemin Kültür Bakanı Mahir Ünal etkinlikle bir ilgilerinin bulunmadığını öne sürse de etkinlik afişlerinde Bakanlık logosunun yer aldığı görülmüştü.

Akademisyenleri tehdit etti

Sedat Peker’in son yıllarda gündemin üst sıralarına çıkmasına yol açan olaylardan biri de akademisyenleri hedef alan açıklaması olmuştu.

“Barış için akademisyenler” bildirisi sonrası bir açıklama yapan Peker, "SÖZDE AYDINLAR ÇANLAR İLK ÖNCE SİZİN İÇİN ÇALACAK" başlığını kullanırken, söz konusu açıklamasında şu ifadelere yer vermişti:

“Eğer ki benim fikrimi sorarsanız; kendi can sağlığınız için siz bu DEVLETİ batırmaya uğraşmayın. Şu an dahi hayatta olabilmenizin tek sebebi,DEVLET'in var olması ve ayakta durmasıdır.Yukarıdaki satırlarda söylediğim gibi teröristler, onların destekçileri sizler ve yabancı ülke istihbaratları kısacası hepiniz, hedefinize ulaşıp DEVLET'i işlemez hale getirirseniz şunu iyi bilin ki; bu VATAN'ın EVLATLARI'ndan asla merhamet görmeyeceksiniz.

Tekrardan söylüyorum; OLUK OLUK KANLARINIZI AKITACAĞIZ VE AKAN KANLARINIZLA DUŞ ALACAĞIZ!!!”

Peker, konuya ilişkin geçtiğimiz günlerde yayınladığı videoda, metni yanlış anlamış olması durumunda özür dileceğini ancak metinden çıkardığı anlamın hala aynı olduğunu söylemişti.

Peker’in bu tehdit sözleri sonrası kamuoyunda büyük bir tepki ortaya çıkarken, bu tehditlere rağmen Peker’in tutuksuz yargılanması kararı verilmişti.

CHP’li Gürsel Tekin’e ilginç mesaj: Ben size daha yakınım, oğlunuzu göndermediniz mi?

Akademisyenleri "akan kanlarınızda duş alacağız" diyerek tehdit eden Sedat Peker, kendisini eleştiren dönemin CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin'e ilişkin ilginç iddialar dile getirmişti.

“Sayın Gürsel Tekin, şahsıma sayın cumhurbaşkanımızın himayesinde olduğum için dokunulamadığını söylemişsiniz. Evladınız ulaş kardeşimi, benimle resim çekilip tanışması için yener kardeşimle beraber evime yollayan siz değil miydiniz?” diye soran Peker, “Oysa ki sayın cumhurbaşkanımız, benimle resim çekilmesi için hiç bir yakınını evime yollamadı. Ayrıca, cvk otelin lobisinde benimle selamlaşıp hal hatır soran, sohbet eden siz değil miydiniz? Ayrıca söylediklerimi doğrulayacak görüntüler ve kişiler otel kayıtlarında bulunmaktadır. Ahmet, Mehmet bana mafya dese, sayın cumhurbaşkanımızın himayesinde olduğumu söylese belki anlarım. Ancak gürsel abi, bunu siz söyleyince gerçekten anlayamadım. Birilerine yakın olmakla suçlanacaksam, söylediklerimden anlaşılacağı üzere ben size daha yakınım” ifadesini kullandı

Tekin oteldeki görüşmeyi “sadece selamını aldım” diyerek doğrularken, oğlunu fotoğraf için gönderdiği iddiasını ise yalanlamıştı.

Can Dündar’a: İkinci iş sizlerin asılması olacak

Cezaevinden çıktıktan sonraki açıklamalarında AKP ile ters düşen tüm isimleri hedef alma stratejisiyle hareket eden Peker, bu isimler arasına Can Dündar’ı da eklemişti.

Dündar, Peker’in tutuksuz yargılanmasına tepki gösteren bir açıklama yapınca anında yanıt veren Peker, “idam” talebini dile getirmişti:

“Sizi kibar bir şekilde uyarmak istiyorum. Bana karşı adil olmayan bu davranışlarınıza devam ederseniz; bu işin sonunda beni de basın sektörüne çok hızlı bir şekilde dahil ettirirsiniz. Sadece kişisel sayfalarımla bile sizinle baş edebiliyorken, bir de büyük bir basın grubu oluşturarak sizi nasıl rezil edeceğimi isterseniz bence bir daha düşünün.

Çünkü benim gibi düşünen on milyonlarca insandan bir tanesi cumhurbaşkanı olursa ilk işi idamın geri getirilmesi, ikinci işiyse Bayırbucak’ta şehit olan çocuklara ve bebeklere misilleme olarak sizlerin asılması olacaktır.”

‘Moskova’nın göbeğinde eylem yapabilmelerini sağlamalı’

Bir dönem ülkenin birçok noktasında patlayan bombalar sonrası, o dönem AKP'nin de Rusya'yla arasının bozuk olmasını fırsat bilen Peker, tepki çekmesine yol açan bir açıklama yapacaktı.

Rusya’yı hedef alan Peker, “Rus istihbarat servisinin PKK ve PYD militanlarını daha profesyonel bombalı eylemler yapabilmeleri için eğittiği gibi bizim istihbaratımız da Çeçen mücahitleri eğitmeli ve de Moskova’nın göbeğinde eylem yapabilmelerini sağlamalı” açıklamasında bulunmuştu, bu açıklamasıyla o dönemki AKP dış politikasının da yanında olduğu mesajı vermeye çabalamıştı.

Akit’in iftar yemeğinde

Şimdilerde Peker’i hedef alan AKP basını, Peker’in AKP’nin yanında açıklamalar yaptığı dönemde bu ismi koruyor, sahipleniyor, “iftar” yemeklerinde ağılıyordu.

Akit gazetesi, 2016 yılında Peker’i iftar yemeğinde ağırlamış, yemekten şu kare dikkat çekmişti:

Referandumda “evet” çağrısı, İstanbul’da miting

Peker, 2017 yılında yapılan Başkanlık referandumu öncesi Rıdvan Dilmen’in başlattığı “evet” çağrılı videolara katılan isimlerden de biri olmuştu.

Peker, muhalif isimleri Twitter’daki hesabından hedef göstermesiyle bilinen Taha Ün’e, “Taha, aslan kardeşim mesajını aldım” diyerek referandumda ''Evet'' diyeceğini açıklamıştı.

Peker bununla yetinmemiş, Beykoz’da “evet” mitingi düzenlemişti.

Sedat Peker ‘En hayırsever işadamı’ ödülü, CHP’li belediye de sponsor

2017 yılında, Milliyet gazetesi sponsorluğunda düzenlenen “Şehrin En İyileri” ödül töreninde, Sedat Peker’e “En hayırsever işadamı” ödülü verilirken, bu karar sonrası Milliyet’e yoğun tepkiler gelmişti.

Gazete söz konusu törenle ilgisi olmadığını öne sürse de, ödülü veren 2K Medya'nın sahibi Kaan Şimşek, Milliyet'in iddiasını yalanlamış, şöyle demişti:

“Şehrin En İyileri eki 8 aydır Milliyet Gazetesi'nin Eki olarak, gazeteyle birlikte dağıtılmaktır! Nasıl bir mantıkla yılların gazetesi olan Milliyet Gazetesi 'Şehrin En İyileri Ödül Töreni'nden haberimiz yoktur!' gibi bir açıklama yapabildi? 22 Mayıs'ta ödül töreninin ilanını Milliyet Cadde'de, Milliyet Sanat'ta ve Şehrin En İyileri ekinde siz basmadınız mı?

O gecenin basın sponsoru olduğunuza dair tarafımıza yollamış olduğunuz antentli belgeleri, aramızdaki Demirören Medya uzantılı maillerdeki kurumsal yazışmaları da mı kendi kendimize uydurduk? Sedat Peker'in 'En hayırsever iş adamı' ödülünü almasından dolayı oluşan tepkilerden korkup köşeye sıkıştığınız için gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyorsunuz. Bu ödül törenini 2K Medya Yönetimi olarak biz gerçekleştirdik! Milliyet sadece basın sponsorumuzdu ve tabii ki ödül töreninden aylar öncesinden haberleri vardı! Haksızlıklarınızın ve yaşattıklarınızın vebalini yargı önünde ağır ödeyeceksiniz!”

Öte yandan gecenin sponsorunun CHP'li Beşiktaş Belediyesi olduğu ortaya çıkmıştı. Beşiktaş Belediyesi’nin geceye ait tüm bilboard reklam maliyetlerini karşıladığı öğrenilmişti.

Pekercilerden Adalet Yürüyüşü protestosu

Peker’in AKP’ye “politik” desteğine Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’ne yönelik eylem de eşlik etmişti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı "Adalet Yürüyüşü" kapsamında İzmit’e giren korteje yönelik ellerinde Sedat Peker posteri taşıyan bir grup provokasyon girişiminde bulunmuş, Peker olay sonrası yaptığı açıklamada, “Vatanseverlik gerektiğinde ülke için şehit olmayı gerektirir. Ancak vatanseverliğin en zor boyutu içindeki siniri, nefreti, kini eriterek sabredebilmeyi başarmaktır. Daha önce birçok kez söylediğim gibi gerekirse ellerimiz kırılana kadar duvarları yumruklayacağız. Ancak bizi düşürmek istedikleri oyunun bir parçası olmayacağız” demişti.

AKP’li belediyenin protokolünde

Ülkücü mafya Peker, AKP ile iyi ilişkilere sahip olduğu dönemde etkinlik protokollerinde de kendisine yer buluyordu.

Sedat Peker, AKP'li belediye tarafından 2017 yılında düzenlenen "Ahmet Ayık Karakucak Güreşleri ve Bal Festivali" etkinliğin protokolünde yer almıştı.

Peker, protokolde AKP'li Doğanşar Belediye Başkanı Necdet Oktay Karaman ile birlikte oturmuş, daha sonra konuşma yapmak için kürsüye davet edilmişti.

Erdoğan’a diktatör diyenleri tehdit etti: Bayrak direklerine asacağız!

Bulduğu her fırsatta AKP’yi övmeyi başaran Peker, Erdoğan’a yönelik diktatör eleştirilerini de fırsata çevirmişti.

Peker, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı diktatör olmakla eleştirenleri tehdit ederken, “Diktatör dedikleri sayın cumhurbaşkanımıza dua etsinler. Yüce Allah korusun, eceliyle bile olsa sayın cumhurbaşkanımızın bu dünyadaki misafirliği biterse, onlar diktatör neymiş görecekler. Yüce Allah’ın izniyle onlara yakınlık duymuş, onlarla yol almış, onlarla daha sonrasında yolunu ayırmamış bütün herkesi en yakın bayrak direklerine asacağız. En yakın ağaçlara asacağız” ifadesini kullanacaktı.

2018 seçimlerinde AKP ve MHP’ye oy çağrısı: Ölümününe Cumhur İttifakı

Peker’in cezaevinden çıktıktan sonra AKP’ye verdiği destek 2018 seçimlerinde de devam etmişti.

Peker, bu seçim öncesi yaptığı açıklamalarda da AKP ve MHP’ye oy çağrısında bulunmuş, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Ölümüne cumhur ittifakını destekleyeceğiz. Fakat yeni seçim kanuna göre cumhur ittifakında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklerken ayrı ayrı oy kullanmak gerekiyor, kimi destekleyeceğiz diye soruyorlar. Ben de onlara diyorum ki, ittifaka dahil olan partilerden AKP de, MHP de bu ülkenin canıdır, ciğeridir, çimentosudur, demiridir. Her iki partiye de gönül rahatlığıyla oy verebilirsiniz diyorum.”

2018’de “oluk oluk kan akıtacağız” beraati  

Peker, AKP’ye desteğinin karşılığını mahkemeler üzerinden alacaktı.

"Barış İçin Akademisyenler Bildirisi"ni yayınlayan 1128 akademisyeni, kendisine ait internet sitesinde yazdığı, "Sözde aydınlar çanlar ilk önce sizin için çalacak" başlıklı yazıda, “oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız!!!” diyerek tehdit eden Sedat Peker, 11 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada, her iki suçun yasal unsurları oluşmadığı iddiasıyla beraat etmişti.

Yine 15 Temmuz sonrası dile getirdiği “bayrak direklerine asacağız” sözlerine ilişkin de beraat eden Peker’e mahkeme bir de tebrikte bulunmuş, kararının gerekçesinde, “Terör örgütlerine karşı devlet ve milletin yanında olmak her Türk vatandaşının borcu ve görevi” denilmişti.

Tasfiyenin ilk sinyalleri: Bana düşman etmek için çalışılıyor

Yaptığı tüm tehdit açıklamalarına, hedef göstermelere, karıştığı olaylara karşın hiçbir şekilde ceza almayan Peker, 2018 sonlarına doğru dikkat çeken bir açıklama yapacaktı.

Organize suç örgütü lideri Peker, bazı kişilerin devlet ve hükümet görevlileri üzerinde etki kurup kendisini gözaltına aldırmaya çalıştığını ileri süren bir açıklama yaparken, şöyle diyecekti:

“Maalesef son günlerde şahsımı üzen konuşmalar duymaktayım. Devletin yetkili polislerini, adli personelini, ayrıca hükümetteki insanları şahsıma karşı düşman etmek için çalışmalar yapmaktadırlar. Sedat Peker arabalarla, polis korumalarıyla gezerek, sanki ülkenin sahibiymiş gibi dolaşıyor' diyorlarmış. Ben haddimi bilen kardeşinizim. Ben hiçbir zaman kendimi bu ülkenin sahibi gibi hissetmedim, ancak çocukluğumdan bu yana ülkemizin ve kutsal değerlerimizin bir neferi, bir fedaisi olduğuma her zaman inandım. FETÖ ve DHKP-C'nin ölüm listelerinde yer aldığım için korumayı bana devlet verdi. Bu art niyetli kişiler devlet ve hükümet görevlilerine etki yapıp şahsımı gözaltına aldırmaya çalışıyorlar. Kelepçemi kameralara yansıtıp karizmamı çizmeye çalışıyorlar. İnşallah bu olmaz. Olursa da bu kelepçeler bizim karizmamı çizmez, aksine şeref verir. Haksız yere cezaevine girmek, bana şeref verir. Benim merak ettiğim şahsıma nasıl bir suçlama yöneltecekler? Ben yolda bulduğum parayı bile almıyorum. Kesin düşmanlarım bana tuzak kurmuştur diyorum.”

Peker ittifak adımlarını sürdürdü ama…

Peker’in bu açıklaması, şimdilerde hedef aldığı Pelikancılara atıf gibi görünürken, kavganın da ilk sinyallerinden biri olarak okunabilir.

Ancak Peker, bu dönemde de AKP ile destek ilişkisini sürdürmek istediğini gösteren adımlar atmayı sürdürdü.

Bunun örneklerinden biri, 2019’un ilk aylarında ÖSO’ya gönderdiği yeni destek tırlarıydı.

Peker adına yapılan “yardım” açıklamasında, "Suriye'deki iç savaş yıllardır devam ediyor. Bölgedeki insanlar zalim Esad rejimi ve terör örgütü PYD'ye karşı amansız bir yaşam mücadelesi veriyor. Bu mücadelede en büyük görevi şüphesiz Özgür Suriye Ordusu'na bağlı mücahitler üstleniyor" denilmişti.

El yükseltti: Silahlanın…

Peker, hedef alındığını öğrenmiş ancak destek açıklamalarına kesintisiz devam etmişti. Üstelik Cumhur İttifakı’na desteğini öyle boyutlara taşıyacaktı ki, 2019 seçimlerinden önce yaptığı bir açıklamada, silahın iyi insanların elinde bir güvence olduğunu söyleyerek, "Bu sebeple imkanı olanlar ruhsatlı silahlar, av tüfekleri alsınlar, mutlaka hazırlıklı olsunlar" diyecek kadar ileri gidecekti.

Peker’in bu sözlerine ilişkin açılan soruşturmada da şaşırtıcı olmayan şekilde takipsizlik kararı verilecekti.

AKP’nin “tribün” sorununu çözme adımı

Peker, AKP’ye desteğini son yıllarda AKP’nin başına bela olan tribünleri kontrol altına alma adımıyla sürdürdü.

Birçok tribün liderini 2019’un mayıs ayında düzenlediği iftar yemeğinde bir araya getiren Peker, tribünlerde Erdoğan'a söz söyletmem mesajı vererek, “Tribünlerde hem kutsal değerlerimize, hem de değer verdiğimiz büyüklerimize karşı yaptırmak istedikleri kötü tezahüratları, tribünlerdeki dostlarımız sayesinde yaptıramayan bu kötü tezahüratları sürekli hale getirmeyi başaramayan cenahlar her ne kadar benim adımı sporda şiddetle özdeşleştirmeye gayret gösterseler de bu iftar organizasyonundan da anlaşılacağı üzere biz genç arkadaşlarımızın olduğu her yere sevgi, kardeşlik, barış ve dava adamlığı götürürüz” diyordu.

2018 sonunda sinyal verildi, 2020’de ortaklık bitti

Cemaat-AKP ittifakının sonlandığı dönemde serbest kalan, sonra da 15 Temmuz sonrası oluşan kaosun yarattığı boşlukta yol almaya, yer tutmaya çalışan Peker, aynı yolu Ağar-Çakıcı ekibinin kapatması, Soylu’nun da bu ekibinin yanında yer aldığı iddiaları sonrası devre dışı kalacaktı.

Üstelik Peker’in yaptığı açıklamalara göre tek sorunu Ağar da değildi, aynı zamanda Pelikan ekibi de peşindeydi, Berat Albayrak’ı da kendisini istemeyenler listesinin başına ekliyordu yurt dışına kaçtığı günlerde.

Sonuç olarak Ergenekon sonrasında AKP ile destek ilişkisi kurmak için her türlü adımı atan, AKP için mitingler düzenleyen, AKP muhaliflerinin hepsini açık açık tehdit eden, Erdoğan’a desteğini her fırsatta dile getiren Peker, 2020’ye gelindiğinde artık gözden düşmüş, istenmeyen adam olmuştu.

2018’de kulağına fısıldananlar, 2020’de gerçek oluyordu.

Artık o yeniden cezaevine girmeli, yeni bir dönem açılıncaya kadar orada kalmalı ve susmalıydı.

Ancak bu olmadı, “içerden” bilgi sızdırıldı, Peker operasyondan önce yurt dışına kaçtı.

Diploma dedi ama

Gittiğinde ilk iş kaçtığına yönelik iddiaları yalanladı, belki hâlâ bir yol bulma şansı olduğunu düşünüyordu: “Takriben iki aydır ata yadigarı Balkan coğrafyasındayım. Bu sene üniversite mezuniyetimi tamamlayıp diplomamı alacağım. Ayrıca ticari çalışmalarım için bazı ülkelerden de oturum alma işlemlerimi tamamladım.”

Ancak, ne diploma ne ticari ilişkiler iddiasının bir karşılığı vardı.

Tam da bu süreçte soL’da yer verdiğimiz haberde, sürece ilişkin şu değerlendirme yer alacaktı:

“Çakıcı ile Peker arasındaki itiş kakışın geçmişe dayanan kökleri var. Sonuncusu geçen yıl nüksetmişti. Çakıcı’nın adamlarından Ömer Korkmaz, Peker’e, ‘Sana diyorum ki, sana eziyet çektireceğim. Seni Tayyip Erdoğan da koruyamaz, kollayamaz. Devletin polisi senin yanında duramaz. Ben sana silah doğrultuyorsam bil ki, devletin polisi senin yanından ayrılır’ diye seslenmişti. ‘Seni Erdoğan bile koruyamaz’ diyen Korkmaz, ‘Sen ya bu ülkeden kaçacaksın ya da bu devlet seni alacak’ diye bağlıyordu sözlerini.

Öyle de oldu. Peker kokuyu alıp kaçtı. Karadağ’daki lüks evinden sesleniyor son günlerde. İddiasına göre buraya taşınmasının sebebi üniversite mezuniyetini tamamlayıp diploma almak. Diplomasız mafya babalığı zor meslek!

AKP, bir süredir sokaktan çekildi. Bıraktığı boşluğu koalisyon ortağı dolduruyor. Süleyman Soylu’nun gücü de bu yeni iş bölümü nedeniyle çok arttı. MHP’nin himayesindeki Çakıcı güçlendi, AKP’ye yaslanmaya çalışan Peker, diploma peşinde oradan oraya savruluyor….

Peker isim sayıyor: Berat Albayrak, Mehmet Ağar, Pelikancılar...

Peker, diploma açıklamasını 2020’nin Mayıs ayına geldiğinde terk edecekti.

Peker, sosyal medya hesabından yayınladığı bir video ile dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kendisini yok etmeye çalıştığını söyleyecekti.

“Bir gün bana bir telefon yollandı bu telefonun kamerasında çekim yapılmış. Kamera çekiminin içerisinde bir dosya ve bu dosya bana karşı hazırlanan örgütlü bir suç dosyası. Ben bunu alınca dedim ki UYAP’a kaydedilmemiş. Sayın cumhurbaşkanımızın sözü var. ‘Fettullahçıların yapmış olduğu hiçbir şeyi yapmayacağız’ diye ancak UYAP’a işlenmemiş bu şekilde dosya hazırlamanın ne anlamı olabilir ki” diyen Peker, Albayrak’ın kendisinin yurt dışına çıkışına izin verilmemesi talimatı verdiğini öne sürerek, “Artık kafamın içinde bütün her şey netleşti. Kesinlikle Berat Bey beni yok etmek istiyor” diyecekti.

Peker, bir süre devam eden sessizliğinin ardından son dönemde yayınladığı videolarla yeniden ülkenin gündeminin üst sıralarına yerleşmiş durumda.

Milyonlar izlenen videolarda Mehmet Ağar'ın derin devletin başı olduğunu söylüyor, Tolga Ağar'a yönelik suçlamalarda bulunuyor, Pelikan ekibini hedef alıyor ve bu ekiplere ilişkin önemli ifşaatlarda bulunuyor.

Söz konusu videolarda açık bir operasyon yürüdüğü görülüyor, bu operasyon için ise işin başında Peker’in olduğunu söylemek hiç de açıklayıcı görünmüyor.

Peker’in AKP içindeki krize ve ülkedeki yeni ittifak dağılıma dönük ifşaatlarının boyutunun önünüzdeki dönemde nerelere varacağı ise ayrı bir tartışmanın konusu.