AKP derin devletinin karışık işleri: Peker'in açıklamalarının arka planı

Yurtdışına kaçtığı bilindiği halde evi basıldı, adamları tutuklandı. Peker’in bunlara yanıtı Ağar’ı ve Pelikancılar’ı işaret etmek oldu. İşte AKP eksenli paylaşım savaşının arkasında yatanlar...

Haber Merkezi

İstanbul polisi bir sabah aniden Sedat Peker çetesine karşı büyük bir operasyon başlattı. Peker’in yurtdışına kaçtığı bilindiği halde evi basıldı, operasyonun hiddeti bilinçli bir şekilde sergilendi. Peker’in bunlara yanıtı Ağar’ı ve Pelikancılar’ı işaret etmek oldu. İşte AKP eksenli paylaşım savaşının arkasında yatanlar….

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, adamlarına yönelik polis operasyonlarının ardından YouTube'dan bir video yayımladı ve kendisine yapılan operasyonun arkasında AKP “derin devletinin başı” Mehmet Ağar ve Pelikancılar'ın olduğunu söyledi. Peker daha önce de "Berat Albayrak beni yok etmek istiyor" demişti. Bu iddialar rastgele yapılmış değil. AKP içinde “Pelikancılar” diye ünlenen yapılanmanın merkezinde Berat Albayrak ile ağabeyi Serhat Albayrak'ın olduğu iddia ediliyordu.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, 9 Nisan'da Sedat Peker ve adamlarına yönelik İstanbul merkezli 5 ilde operasyon düzenlemiş, Peker'in eşi ve çocuklarının yaşadığı İstanbul'daki evinde ve aracında da arama yapıldığı açıklanmıştı.

Peker yayınladığı videoda birçok yeni iddia ileri sürdü. En dikkat çekici olan da eski polis şefi ve bakan Mehmet Ağar’la ilgili. "Yılların kurdu" dediği Ağar’ın kendisine yönelik operasyonda izini saklamak istemediğini, bunu da kendisine görev verenleri mutlu etmek için yaptığını söylüyor. Kendisine yönelik operasyonun bir ucunda Azeri girişimci Mübariz Mansimov’un mallarının yağmalanması var. Mansimov, Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle 2007’de Türk vatandaşı olmuş, Türkiye’de pek çok yatırımlar yapmıştı. Bu yatırımlar arasında Bilal Erdoğan’ın gemiciklerinin kiralanması da vardı. Peker’in açıklamalarına göre AKP içinde örgütlü Ağar ve Pelikancılar AKP eliyle palazlanan Mansimov’u “Fetöcü”diye içeri attılar ve bu yolla korkutarak Bodrum'daki milyar dolarlık yerine el koydular.

Yalıkavak'ta çekilen fotoğraf

Peker’in sözünü ettiği Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı Yatırımları’nın satışı da çok tartışılmıştı. Yat limanının sahibi Mansimov, marinadaki hisselerinin bir bölümünü 2016 yılında satmış veya satmak zorunda kalmıştı. Aradan bir yıl geçtikten sonra Mansimov, otel ve marinanın değerinin altında hatalı biçimde devrinin gerçekleştirildiği iddiasıyla Palmarina Holding ve RSR Holding’e dava açmıştı. İddialara göre, hisseleri satın alan isimler SOCAR’la bağlantılıydı. Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı Yatırımları’na 2014 yılında eski içişleri bakanı Mehmet Ağar’ın oğlu AKP’li vekil Zülfü Tolga Ağar şube müdürü olarak atanmıştı.

Geçen yıl sosyal medyada Emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Albay Korkut Eken, organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş Alaattin Çakıcı ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın Bodrum'da bir araya geldiğine dair fotoğraf paylaşılmıştı. O fotoğraf Bodrum Yalıkavak Marina'da çekilmişti.

Kavganın arkasında yatan eski hesaplar

Peker’in yurtdışına kaçışıyla sonuçlanan bu kavgalar 1980’li yıllarda Emniyet ve MİT içerisindeki “derin” kavgalara dayanıyor. Polis Şefi Şükrü Balcı MİT yöneticisi Hiram Abas çekişmesi olarak başlayan kavga Balcı’nın yetiştirmesi Mehmet Ağar ve Abas’ın tilmizi Mehmet Eymür tarafından sürdürülmüştü. Kavga mafyada da karşılığını bulmuş, çete reisleri duruma göre kavgada yerini almıştı.

soL’da geçen yıl Peker’in yurtdışına kaçışının nedenleri şöyle anlatılıyordu:

Alaattin Çakıcı’nın Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün (BJK) resmi başvurusuyla “İbrahim Arı” adına vize alması olayına adı karışan, eski MİT yöneticisi Mehmet Eymür’ün yeğeni Kerem Eymür’ün, Sedat Peker’in “manevi oğlu” Olgun Peker’in menajerlik şirketinde çalıştığı ortaya çıktı. Kerem Eymür, Sedat Peker’in manevi oğlunun şirketinde çalışmasını ‘tesadüf’ olarak yorumladı.

Sedat Peker, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nca yürütülen faili meçhul cinayetler soruşturmasında ifade verdi. Peker ifadesinde, 1990'lı yıllarda, Kürt iş adamlarının ölüm emrinin MGK tarafından verildiğini duyduğunu söyledi. "Yeşil isimli şahsın Doğu'da bir zamanlar JİTEM tarafından kullanıldıktan sonra MİT'le birlikte çalışmaya başladığı, MİT'te Mehmet Eymür'ün kadrosunda olduğu, onun da şehirlerde birçok eylemler gerçekleştirdiğini duyuyorduk" diye ekledi. Hem “duyumları” hem de “yeğen bağlantıları” var. Türkiye’de mafya sadece mafya değildir.

Peker 2011’de Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının tam ortasında da savcılığa ifade verdi. İfadesine göre faili meçhul cinayetlerin arkasında Ağar’ın ekibi vardı. Cemaatin “devlet benim” dediği zamanlardı. Peker’in himayesinde çalışan “yeğen”in amcası Cemaate yaslanmıştı. Mehmet Ağar hesabını kapatmayı düşündüler, Ağar içeri de girdi ama kısa süre yattı çıktı. Hesap defterine bir hane daha eklenmişti.

Haliyle başka hamleler de yapıldı. Örneğin faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Mehmet Eymür’ün İstanbul’daki evi basıldı ve bilgisayarlarına el konuldu. El konulan bilgisayarda yapılan incelemede Eymür’ün 1998 yılında MİT Müsteşarlığı’na yazdığı bir mektup da ortaya çıktı. Mektupta “Kanaatimce Mehmet Ağar, Cumhuriyet tarihinin en büyük suçlularından biridir” diyen Eymür, “Mehmet Ağar ve karanlık çevresi bütün bu olaylardan sonra yine de tesirsiz hale getirilmez ise devletin yeraltına teslimi muhakkak olacaktır. Ağar ve yandaşlarının cezalandırılmaları, devlet olmanın gereğidir” önerisinde bulunuyordu.

'Resmi mafya' kim olacak?

Devamı şöyle gelişti. Ağar gelen fırtınayı hissetti, korunmak için AKP’ye yanaştı. Destek verdi. Bunun karşılığında da işaret ettiği kişiler AKP içinde yükselmeye başladı. Oğlu milletvekili oldu. Adamı Süleyman Soylu bakan atandı. AKP-Cemaat savaşının puslu ortamında da İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu.

Ağar’ın AKP hamlesine karşı Cemaate yanaşan Eymür’ün Cemaatle birlikte kaybetmesi himayesindeki adamları da zor durumda bırakmıştı. Bir yolunu bulup AKP’ye yaranmak ve yaraşmak gerekiyordu. Sedat Peker’in ipe sapa gelmez AKP güzellemeleri ve AKP muhaliflerine yönelik tehditleri de böyle başladı. Bir ara neredeyse “AKP’nin resmi mafyası” gibi görünmeyi başardı.

Ancak MHP’nin AKP ile kurduğu koalisyon dengeyi yine değiştirecekti. MHP af diye bastırıyordu. Bu Alaattin Çakıcı’nın çıkması ve Peker’in doldurmaya çalıştığı alanı bütünüyle ele geçirmesi anlamına geliyordu. Bunun kaçınılmaz olduğunu anlayınca ani bir kararla yurtdışına “taşındı”, "kaçtı diye dedikodu çıkardılar! Kaçmadım, buradayım" dedi…

Ağar’ın yakını- Ağar Bakanlığa gelince yakasını ilikleyerek karşıladığı söyleniyordu- Süleyman Soylu’nun istifa şovundan birkaç gün sonra, vaktiyle Erdoğan’a meydan okuyup ağır hakaretler savuran “organize” Alaattin Çakıcı tahliye edildi. Peker’in kaçtığı yerden “sosyal medya” mesajları ile denkleme dahil olması işte bu döneme denk geliyor.