Eskişehir’de bulunan, Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı Hızır Bey Öğrenci Yurdu, yemek ve ulaşım konusunda öğrencilere çeşitli sorunlar yaşatıyor.
Sekiz bloktan oluşan yurdun yedi blokunda erkek öğrenciler kalırken bir blokunda kadın öğrenciler kalıyor. Yurdun kapasitesi ise 4 bin kişi.
Daha önce soL’un da gündeme taşıdığı olaylarda yurdun yemeklerinden böcek ve diğer yabancı cisimler çıktığı paylaşılmış, yurtta Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Nur Cemaati’nin Yazıcılar Grubu’na mensup Hayrat Vakfı arasında yapılan işbirliğiyle dersler düzenlendiği ortaya çıkmıştı.
‘Yemekler ‘açlıktan ölmemek için’ yenilecek seviyede’
Yurtta kalan öğrencilerden Ahmet* ile yurdun ulaşım, beslenme ve barınma gibi başlıklarda öğrencilere neler sunduğunu, kendisinin neler yaşadığını konuştuk.
Ahmet, yurda bu sene gelmesine rağmen üç-dört yıldır yurtta kalan öğrencilerle aynı sorunları yaşadığını, uzun zamandır yurtta kalan öğrencilerin bu sorunları yıllardır yaşadığını söyledi.
Problemleri anlatmaya yurdun yemeklerinden başlayan Ahmet, “Yemekler ‘açlıktan ölmemek için’ yenilecek seviyede” diyerek yurdun yemeklerini özetledi. Bir aydır yemekler yüzünden kahvaltıya inmediğini söyleyen Ahmet, okula gitmeden önce simit ve poğaça tarzı şeyler aldığını, onun dışında zeytin ve peynir gibi kahvaltının olmazsa olmaz gıdalarının yenilmeyecek seviyede olduğunu ifade etti.
Akşam yemeğini dışarıdan yemeye çalıştığını söyleyen Ahmet, yurtta çıkan et köfte ve piliç but hakkında şunları söyledi:
“Köfte-pilav çıkıyor akşam yemeğinde, köftenin kemiği ağza geliyor. Tavuk mesela başka bir örnek, but şeklinde geliyorsa kesinlikle pişmiyor. Her gün yurttan yemek mümkün değil. Hem doyurmuyor hem dediğim gibi yemekler çok kötü. Çoğunluk dışarıdan yiyor zaten.”
‘Üç kişi için masa sandalye var ama altı tane yatak var’
Ahmet, sözlerine odaların kapasitelerinin artırılmasından kaynaklı yaşadıkları sorunu anlatarak devam etti. Normalde üç kişi için tasarlanan odanın altı kişilik yapılmasının hareket alanlarını kısıtladığını ve ihtiyaçlarına cevap veremediğini söyleyen Ahmet “Üç kişi için masa sandalye var ama altı tane yatak var ranza şeklinde” dedi.
Ahmet, alan yetersizliği nedeniyle tanıdığı çoğu kişinin bir şekilde yurttan ayrılıp eve çıkmanın ya da başka yurtlara geçmenin yolunu aradığını belirtti.
‘Gelen kimdir, hangi tarikattandır bilemiyoruz’
Kendisini rahatsız eden başka bir problemi de söyleyen Ahmet, ülkenin yakın geçmişindeki Fethullahçıları hatırlatarak “Ülkenin yakın geçmişinde ‘FETÖ’ gibi bir tarikat var. Gelen kimdir, hangi tarikattandır bilemiyoruz” dedi.
Ahmet, etkinliklere öğrencileri çekmek için yemek ikramları olduğunu söyledi. Yurdun etkinlik yapmasına karşı olmadığını belirten Ahmet, fidan dikme gibi etkinliklerin güzel olduğunu ancak din adamlarının gelmesinin yanlış olduğunu ifade etti.
Önceden her katta iki tane çamaşır yıkama, bir tane de kurutma makinesi olduğunu ancak sonradan bu makinelerin açılan çamaşırhaneye taşındığını söyleyen Ahmet, yurdun kapasitesini de hatırlatarak şunları söyledi:
“Ben A Blok’tayım, bundan önce A Blok’unun kendi sırası vardı, şimdi bütün yurdun sırası var. Kaç bin tane öğrenci kalıyor burada? Çamaşır yıkayacaksan bütün gününü boşaltıp öyle yıkayacaksın çamaşırı.”
Son olarak ulaşım sıkıntısına değinen Ahmet, yurt şehir merkezine uzak olduğu için yürüyerek gitme gibi bir şanslarının olmadığın söyledi. Son otobüs seferinin akşam 11 buçukta bittiğini söyleyen Ahmet, bununla birlikte otobüslerin de çok dolu olduğunu, kendisinin üç-dört kere kalabalık yüzünden otobüse binemediğini söyledi, “Belediyenin sefer sayılarını artırması gerekiyor” dedi.
*: Öğrencinin ismi, yurt idaresiyle sorun yaşamaması adına değiştirilmiştir.