İslamcı çeteler Halep’te şeriat kanunları uyguluyor

Fransız gazeteci Thierry Meyssan, <em>Voltairenet</em>’te yayınlanan yazısında “özgürleştirilmiş” Halep’te nasıl bir şeriat yönetimi uygulandığına değiniyor. Suriye muhalefetinde ciddi ağırlığa sahip İslamcı gruplar, bugüne kadar şeriat taleplerini pek çok kez dile getirmişlerdi.

Voltairenet’te yayınlanan yazısında Meyssan, Suriyeli muhaliflerin yeni çatı örgütü Suriye Ulusal Koalisyonu’nun (SUKO) aralarında Fransa’nın da bulunduğu Avrupa ülkeleri tarafından tanınmasının ardından Halep’te yaşananlara değindi. Fransız hükümetinin “devrimin İslamcılar tarafından çalınmasını önlemek” iddiasıyla Koalisyon ile sürekli temas halinde bulunduğunu ve lojistik destek sağladığını hatırlatan Meyssan, Fransa’nın geçtiğimiz günlerde Koalisyon’dan ayrılarak Halep’te şeriat devleti ilan eden gruplarla ilişkisinin ise karanlıkta kaldığını belirtti. 20 Kasım tarihinde Halep’te toplanan 13 İslamcı grubun temsilcileri, SUKO’yu tanımadıklarını bildirmiş ve kontrol ettikleri bölgelerde şeriat ilan etmişlerdi. Meyssan, Fransa’nın İslamcı grupları destekliyor olabileceğini şöyle ifade etti:

Fransız hükümeti pozisyonunu netleştirmedi. Hükümet, demokrasinin bir “Batı komplosu” olduğunu ilan eden İslamcıların kontrolünde bulunduğu açıkça belli olan Halep’in “özgürleştirilmiş” bölgelerine lojistik destek sağlamayı (hem insani yardım hem de “öldürücü olmayan” askeri yardım anlamında) keseceğine dair hiçbir işaret vermedi. Fransa’nın Baba Amr’da kurulan İslami yönetime destek verdiğini ve onun liderlerinin 6 Haziran 2012’de Paris’te François Hollande tarafından nasıl ağırlandığını hatırlayabiliriz.

Halep’te ne olup bittiğine dair net bir fikir edinmenin zor olduğunu ifade eden Meyssan, Homs kentindeki Baba Amr’da olanların aksine, Halep’te halkın bir kesiminin yeni otoriteyle uzlaştığını belirtiyor.

Şimdilerde üç bölgesi silahlı grupların yönetimine geçmiş bulunan Halep’te ne olup bittiğine dair net bir fikir edinmek oldukça zor. İslami Emirlik ilan edildikten sonra halkın çoğunun terk ettiği Baba Amr’da (Homs) yaşananların aksine, Halep sakinlerinin bir kesiminin kentte kaldığı ve yeni yönetimi desteklediği görülüyor. Sapkın olanlar –bazı Sünniler, Sufiler, Şiiler, Dürziler, Nusayriler ve İsmaililer- ile ‘kafirler’ (Hristiyanlar) kentten sürülmüş ve bunların mallarına el konulmuş durumda.

Hükümet birlikleri olası bir katliamdan ve yıkımdan çekinerek saldırmaya cesaret edemiyorlar. Yavaş yavaş, yeni bir hayat tarzı gelişiyor.

Meyssan yazısında ayrıca, geçtiğimiz günlerde Halep’te şeriat ilan eden grupların kurduğu İyiliğin Emredilmesi ve İmansızlığın Yasaklanması Komitesi tarafından ilan edilen ilk kanuna da yer veriyor. Kanunda, kadınların araba sürmesinin yasaklandığı, karar uymayanların zor kullanılarak cezalandırılacağı ilan ediliyor. Aynı komitenin ayrıca Halep halkını namaz vakitlerinde camiye çağırmak ve çağrıya uymayanları cezalandırmak üzere bir de polis gücü oluşturduğu belirtiliyor.

“Arap Baharı” şeriat getiriyor
Suriye’de emperyalist ülkeler ve Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi bölgesel işbirlikçiler tarafından “özgürlük” adına desteklenen İslamcı grupların şeriat ilan etmeleri şaşırtıcı değil. Zira süreç, Libya, Tunus ve Mısır’da da farklı işlememişti. Tunus’ta iktidarın “ılımlı İslamcı” Ennahda Partisi’nde olması, Selefi grupların hareket alanını genişletmiş durumda. Geçtiğimiz aylarda binlerce Selefi, başkent Tunus’ta yaptıkları gösterilerde “daha fazla şeriat” talep etmişti.

Yine geçtiğimiz yılın Ekim ayında Libya’da yeni devletin ilan edilmesinin ardından, o zamanki Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil, devletin şeriata dayalı olacağını açıklamıştı. Libya’da hala yeni anayasanın yazım süreci devam ediyor. Anayasa taslağının ilk maddesi “Devletin dini İslam’dır ve kanunların temeli İslam Şeriatı’dır” ifadesi bulunuyor.

Aynı süreç Mısır’da da tekrar etti. Geçtiğimiz Perşembe günü Mısır Kurucu Meclisi, şeriatın yasaların ana kaynağı olmasını öngören maddeyi kabul etti. Müslüman Kardeşler üyesi ve Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi, iktidara geldiği günden beri sık sık şeriat çağrısında bulunuyordu. Diğer yandan, Müslüman Kardeşler üyelerinin ve Selefilerin çoğunlukta olduğu Mısır Kurucu Meclisi’nin kararı, halk tarafından büyük tepkiyle karşılandı.

(soL - Dış Haberler)