TÜBİTAK'a piyasacı başkan

TÜBİTAK’ta Başkanlığa atanan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Altunbaşak’ın özgeçmişi, tam da AKP'nin istediği piyasa ile uyumlu yönetici tanımlamasına uyuyor. Altunbaşak'ın yaptıkları adeta yapacaklarının teminatı gibi.

TÜBİTAK Başkanı'nın seçiminde Bilim Kurulu’nun yetkisinin kaldırılmasının ve Başkanın müşterek kararname ile atanması yoluna gidilmesinin ardından göreve atanan Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, AKP’nin bilim politikalarına yaklaşımı açısından başkanlık için adeta biçilmiş kaftan.

AKP’nin bilim alanına yönelik müdahalelerini artırdığı, temel bilimleri tamamen gözden düşürüp, sanayi ile içiçe ve piyasaya yönelik bilimsel faliyetleri yücelttiği bir dönem ile TÜBİTAK Başkanlığı'na TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Rektörü Altunbaşak’ın atanması birlikte düşünüldüğünde birçok açıdan önemli bir bütünlük taşıyor.

Henüz 38 yaşındayken, 2009 yılında TOBB ETÜ’nün Rektörü olan Altunbaşak, 1992 yılında master ve doktora eğitimi için gittiği ABD’den yaklaşık 10 yıl sonra 2003 yılında Sabancı Üniversitesi’ne “network öğretim üyesi” olarak dönüyor. Altunbaşak piyasa ile oldukça içiçe olan Bilkent Üniversitesi mezunu bir mühendis olarak dikkat çekerken henüz 25 yaşında, 1996 yılında, Hewlett-Packard’ın Silikon Vadisi’ndeki Palo Alto Araştırma Laboratuvarlarında araştırmacı mühendis olarak çalışmasıyla dikkat çekiyor.

Önce Silikon Vadisi sonra akademi
Silikon Vadisi’nde üç yıl çalışmasının ardından 1999 yılında, Georgia Institute of Technology’de çalışmaya başlayan Altunbaşak, 10 yıl süresince burada çalışırken sanayi ile de oldukça yakın bir ilişki geliştiriyor. Altunbaşak, Türkiye’ye dönmesinin ve üç yıl Sabancı Üniversitesi’nde çalışmasının ardından da, Vestel ile çalışmaya başlıyor ve burada üç yıl boyunca üst düzey danışmanlık yapıyor. Altunbaşak bu dönemde yaptığı üniversite-sanayi işbirliği çalışmaları çerçevesinde TÜSİAD Jüri Özel Ödülüne layık görülürken, 2009 yılı Ağustos ayında TOBB ETÜ’nün rektörlüğü görevine geliyor.

Altunbaşak’ın özgeçmişinde, “kurucu ve danışman olarak yeni kurulan teknoloji şirketleriyle aktif olarak ilgilenmektedir” ifadelerine yer verilirken, bu ifadeler önümüzdeki dönemde TÜBİTAK tarafından desteklenecek projelerin ne tür projeler olabileceğine dair önemli ipuçları sunuyor.

YÖK kongresinde davetli konuşmacı
AKP’nin Altunbaşak’a yönelik ilgisinin önemli bir göstergesi de bu yıl Mayıs ayında YÖK tarafından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “himayesinde” düzenlenen Uluslararası Yükseköğretim Kongresi’nde kendisinin davetli konuşmacılardan biri olmasıydı. soL, Altunbaşak’ın burada yaptığı konuşmanın ayrıntılarına “Üniversite reformunu böyle tartışıyorlar!" başlıklı haberinde yer vermişti. Altunbaşak bu konuşmasında “Amerikan yükseköğretim finansman modelinden esinlenerek Türkiye dinamiklerine uygun olduğu düşünülen kamu üniversitelerinin finansmanına yönelik bir reform önerisi” sunarken, toplantının yapıldığı Swiss Hotel önünde toplantıya tepki gösteren akademisyenler ve öğrenciler gaz bombası ile dağıtılmaya çalışılıyordu.

Altunbaşak yaptığı konuşmada, adeta üniversitenin tamamıyla piyasaya teslim edilmesinin programını çıkarıyor, buna yönelik dört aşamalı planını “1. Devlet üniversitelerinde okuyan her öğrenciye, o senenin “eğitim ücreti” çek olarak gönderilecektir. 2. Devlet üniversitelerini kazanan her öğrenciye kredi verilecektir. 3. Üniversiteler “eğitim ücretlerini” kendileri belirleyecektir. 4. Üniversiteyi kazanan (vakıf üniversiteleri de dahil) her öğrenciye kredi verilecektir” şeklinde sunuyordu.

Yeni dönem için biçilmiş kaftan
Altunbaşak’ın AKP’nin bilime ve üniversiteleri de tamamen teslim almak için saldırılarını yoğunlaştırdığı bir dönemde TÜBİTAK’ın başına getirilmesi, Altunbaşak’ın özgeçmişi ile birlikte düşünüldüğünde çok anlamlı görünüyor. TÜBİTAK’ın, TÜBA’nın kanun hükmünde kararnamelerle ele geçirilmeye çalışıldığı, matematik ve teorik fizik gibi temel bilimler alanında Türkiye’nin yegane araştırma kurumu Feza Gürsey Enstitüsü’nün fiilen kapatıldığı günlerde, piyasa ile içli dışlı bir mühendis olan Altunbaşak’ın TÜBİTAK gibi önemli bir kurumun başına getirilmesi, bu ismin AKP açısından adeta “biçilmiş bir kaftan” olduğunu gösteriyor.

(soL-Haber Merkezi)