Son kriz orta sınıfa ne yapıyor?

Orta sınıf kavramının tanımlanması söz konusu olduğunda, Marksist ya da Marksizan literatürde karşımıza üç alt başlık çıkar.

Bunlardan ilki eski orta sınıftır. Bu kavram Marks’ın Kapital’de proletarya ile burjuvazi arasına yerleştirdiği küçük mülk sahiplerini tanımlamak için kullanılır. Marks’ın döneminde kapitalist üretim ilişkileri tam olarak gelişmiş olsa da, sermaye birikim derecesi çok geriydi, kapitalizm tekelci aşamasında değildi, bunlarla bağlantılı olarak da toplumun sınıfsal yapısı bugünküne göre daha homojen bir görüntü sergiliyordu. Marks’ın kendi döneminde küçük burjuvazi olarak tanımladığı sınıfsal yapı, sonraki dönemin Marksistleri tarafından eski orta sınıf olarak kavramsallaştırıldı.

Marks bu ara sınıfın sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesiyle birlikte daralacağını, bu sınıf üyelerinin iki uçtaki sınıftan birisine, ama çoğunlukla proletaryaya doğru kayacağını, sınıfsal yapının giderek polarize bir görüntü sergileyeceğini, sınıf mücadelesinin de keskinleşeceğini varsayıyordu.

Marks’ın bu noktada yanıldığını bugün kesin olarak söyleyebiliriz. Bunun bir nedeni az önce söylendiği gibi sermaye birikim derecesinin artışıdır. Öte yandan emek organizasyon biçimlerindeki değişimle birlikte ortaya çıkan değişik yönetsel ve teknik işlevler ile kapitalizmin özellikle 1980’den itibaren krizini aşmak amacıyla yöneldiği hızlı ve kontrolsüz finansallaşma gerçeği de orta sınıfın erimesini engellemiştir.

* * *

Orta sınıfla ilgili ikinci kategori yeni orta sınıftır. İşte bu sınıfsal yapı bir yandan sermayenin finansallaşmasına, bir yandan esnek teknolojilere, bir yandan devletin sosyal işlevlerine, bir yandan da yeni emek organizasyon biçimlerine bağlı olarak ortaya çıkmış ve/veya genişlemiştir. Orta sınıfın bu bölmesi içinde, kabaca, kapitalist işletmelerde orta ve üst düzeyde yönetim işlevlerini yerine getirenler, esnek teknolojilerin gerektirdiği teknik becerilere sahip meslekler, sosyal devlet döneminde burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki uzlaşı alanları olarak şekillenen sağlık ve eğitim sektörlerinin emekçileri ve nihayet finansal işlerin uzmanları yer alır.

Yeni orta sınıf, eski orta sınıfın tersine herhangi bir biçimde ya da derecede üretim aracı sahibi değildir ve ücretli olarak istihdam edilir. Bu özelliğiyle işçi sınıfına yakın bir pozisyon sergiler. Öte yandan ise sahip olduğu teknik ve kurumsal beceriler ve yetkiler sayesinde burjuvazinin yönetsel alandaki uzantısı konumundadır ya da yine aynı ayrıcalıklarına dayanarak emek gücünü kendi başına kullanabilecek ya da patronuyla bireysel olarak pazarlık yapabilecek potansiyele sahiptir.

* * *

Orta sınıfın içindeki üçüncü kategori ise, çok sık rastlanan bir kavramsallaştırma olmamakla birlikte, marjinal orta sınıf olarak tanımlanır. Bu tabaka yine sermaye birikim derecesinin artışı, finansallaşma ve bunlara ek olarak toplumsal tüketimin artışı ve tüketim kalıplarının çeşitlenmesiyle bağlantılı olarak ortaya çıkan satış ve tanıtım işleriyle uğraşan alt düzey meslek sahipleridir.

* * *

Son krizle birlikte değişik ülkelerde meydanları doldurdukları, değişik protesto gösterilerinde başı çektikleri belirtilen gruplar, daha çok, orta sınıfın yeni ve marjinal olarak tanımlanan kesimleri ile bunların yükselme hayalleriyle üniversite eğitimi almış-almakta olan, ancak artık işsizlikleri kesinleşmiş çocuklarıdır.

Kriz sürecinde ve aynı zamanda krizin tetik çekicisi olarak finansman balonunun patlaması, yeni orta sınıfın finansallaşmayla birlikte ortaya çıkan tabakalarını sosyal devlet döneminde sınıf mücadelesinin belirleyiciliğinde kamulaştırılmak zorunda kalınan sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik sektörlerinin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılması ise bu alanlardaki yeni orta sınıf tabakasını sokaklara dökmüştür.

Bu sürecin bir başka özelliği ise yeni orta sınıfın kendi ontogenezisi içinde ilk kez bir kriz yaşıyor ve ilk kez krizin etkilerini doğrudan hissediyor oluşudur. Oysa yeni orta sınıf, balonlaşma sürecinde kapitalist üretim ilişkilerine ve onun egemen aktörlerine hem iktisadi hem de ideolojik olarak ileri derecede eklemlenmiş durumdaydı. Ekonomik ve sosyal olarak kendisini güvencede hissediyor, dünya yıkılsa başına bir şey gelmeyeceğini düşünüyor ve artan ölçüde bir tüketim iştahı sergiliyordu. Öyle ki pek çok yazar yeni orta sınıf tanımını bu sınıfın gelişkin ve çeşitlilik gösteren tüketim kalıpları üzerinden yapmaktadır.

Marksist terminoloji ile konuşacak olursak, bu sınıf açısından yaşananlar genel anlamda proleterleşme sürecinden başka bir şey değildir.

Marks, (eski) orta sınıfın yani küçük burjuvazinin ortadan kalkacağını, kapitalist toplumun sınıfsal yapısının polarize olacağını yazarken yanılmıştı. Ancak orta sınıfın sonraki dönemde sergilediği çeşitliliğin çok çarpıcı bir proleterleşme süreciyle kesintiye uğramış olması, Marks’ın işçi sınıfının toplumun çoğunluğunu oluşturduğu yönündeki saptamasıyla birlikte proleterleşme görüşünü bir kez daha haklı çıkarmış bulunuyor.