Yandaşlara soL'dan 5 soru: Asıl siz cevap verin!

Yandaş medya bugün AKP'yi Suruç Katliamı'ndan aklamak için adeta seferber oldu. Star, Akşam, Yeni Şafak gazeteleri IŞİD teröründen neredeyse AKP iktidarı dışında herkesi ve her kesimi sorumlu tutma eğilimine girdi. soL Portal olarak, yandaş medyaya sadece 5 soru yöneltiyoruz.

Haber Merkezi

Yandaş medya bugün AKP iktidarını Suruç Katliamı'ndan aklamak için adeta seferber oldu. İktidarın sesi olan Yeni Şafak, Star ve Akşam gazeteleri, manşetlerinde bir dizi iddia ve soruyla yayınlandı. Her üç gazete de birinci sayfalarında, patlamanın meydana geldiği Amara Kültür Merkezi’nin güvenlik kameralarının çalışmadığı iddiasına yer verdi. Ancak yandaş gazetelerin bu iddiasının ömrü uzun sürmedi, iddia öğleden önce yalanlandı. Amara Kültür ve Sanat Merkezi Müdürü Zehra Yanardağ, patlama sırasında MOBESE kameralarının kayıtta olduğunu belirtti. Yanardağ, saldırı sırasında MOBESE kameralarının kayıtta olduğunu ve Amara Kültür Merkezi'ndeki her noktayı gördüğünü ifade etti.

Üç yandaş gazetenin, Suruç Katliamı'nda asıl faili gözlerden kaçırmaya yönelik çabası ve bu çabaya yönelik manupülatif soruları havada kaldı.

YANDAŞA 5 SORU

soL Portal olarak, halen işbaşında olan iktidara ve o iktidarın propaganda aracı olan yandaş gazetelere şu soruları yöneltiyoruz:

1) 22 Eylül 2014’te Anadolu Ajansı’nın geçtiği haberde Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Herkesin saygı duyduğu IŞİD’in de üzmek istemeyeceği geniş bir kesim var” dedi. Bu demecin üzerinden henüz bir yıl geçmedi. IŞİD’e duyulan sempatinin gizlenmediği bu cümlenin sahibi olan Başbakan’ın Suruç katliamına dair üzüntü beyanlarını inandırıcı buluyor musunuz? 

2) Davutoğlu, Dışişleri Bakanı'yken, 2014 Ağustos’unda "IŞİD gibi bir yapı radikal ve terörize görünebilir ancak o grubun içinde kitleler var. Sünni Araplar vardır, ciddi seviyede Türkmenler vardır" dedi. IŞİD'çi Takva Haber sitesi, "Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları, İslam Devleti gerçekliğini ve arkasındaki halk gücünü bir kez daha ortaya koydu" yorumunda bulundu. Çok değil, tam bir yıl önce bu cümleleri kuran bir Başbakan’ın IŞİD’e karşı mücadele edebileceğini düşünüyor musunuz? Davutoğlu'nun bu çarpıcı açıklamalarını yayınlarınızda hatırlatmak aklınıza geliyor mu?

3) İzmir polisinin üç hafta önce terör örgütü IŞİD üyesi oldukları iddiasıyla düzenlediği operasyon sonunda çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan 7 kişiden 2'sinin AKP üyesi olduğu ortaya çıktı. O kişilerin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Parti Üyelik Sorgulama kayıtlarında AKP’nin Menemen ilçe teşkilatına üye oldukları kesinleşti. AKP ile IŞİD arasındaki organik bağın onlarca kanıtından biri olan bu kanıt, IŞİD’in Türkiye’de neden bu kadar güçlü ve manevra kabiliyetinin bu kadar geniş olduğunu anlatmaz mı? Bu durumda IŞİD’in Türkiye’deki eylemlerinin siyasi sorumlularından biri, belki de birincisi AKP değil midir? Yoksa bunu bildiğiniz için mi can havliyle hedef saptırmaya çalışıyorsunuz?

4) Suruç saldırısını gerçekleştirdiği kesinleşen Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün babası Zeynel Alagöz’ün iki ay önce polise ve savcıya her şeyi anlattığı ortaya çıktı. Suruç katliamını yapan canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün de, HDP mitingini bombalayan Adıyamanlı Orhan Gönder gibi IŞİD’e yakın “Dokumacılar” grubundan olduğu anlaşıldı. İçişleri ve Adalet bakanlıkları, iki ay önce canlı bombanın babası tarafından bilgilendiren polisler ve savcılar hakkında herhangi bir işlem yaptı mı, yapacak mı, yapabilir mi?  Akla mantığa aykırı sözde "olguları" yanyana getirmek ve çok önemli ipuçları bulmuş gibi davranmak yerine mesela bu tür gerçeklerle ilgilenmek ister misin?

5) Star Gazetesi’nin yönelttiği “kara çarşaflı eylemciden HDP’liler neden şüphelenmedi, HDP herkesi aradıysa güvenliği neden sağlayamadı, HDP teröristi neden fark edemedi?” gibi sorular, bir hukuk devletinde geçerli midir? "Teröristten" şüphelenmek, "teröristi" fark etmek, güvenliği sağlamak gibi faaliyetler İçişleri Bakanlığı’nın görev tanımında değil midir? Katliam olup bittikten sonra AKP hükümetini aklamak için bu soruları iktidar partisine değil de parlamentodaki bir muhalefet partisine sormak, herkesin görev ve yetkileri Anayasa'da tanımlanmış bir ülkede olanaklı mıdır?