Mehmet Görmez'in ardından: Tasfiye mi edildi, tasfiye mi etti?

AKP iktidara geldikten hemen sonra, 13 Ağustos 2003 tarihinde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı koltuğuna oturdu, 2010'da ise artık Diyanet'in başındaydı. AKP iktidarında tam 14 yıl boyunca Diyanet'te görev yapan Mehmet Görmez, görevden ayrıldıktan sonra "Akar-Fidan-Görmez üçlüsünden ilki tasfiye edildi" haberleriyle gündeme geldi. Oysa asıl tasfiye laikliğin kırıntıları…

Haber Merkezi

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeliği görevindeyken, 13 Ağustos 2003 tarihinde AKP'nin aldığı kararla Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Mehmet Görmez, 11 Kasım 2010'da başına geçtiği Diyanet'teki görevinden dün resmen ayrıldı.

Görmez'in ayrılığı günler öncesinden basına yansırken, bu ayrılığın Erdoğan'ın bir tasfiyesinin ürünü olduğu, sıranın Hakan Fidan ve Hulusi Akar'da olduğu söylendi.

Bu tartışmalar devam ederken basının karşısına çıkan Erdoğan ise, Görmez'in başka bir görev talebi olduğunu ileri sürmüştü.

Şimdi tartışmanın merkezi Görmez'in gerçekten böyle bir talebi olup olmadığı ve tasfiye edilip edilmediğine kilitlenirken, asıl tartışma ise bir kez daha unutuluyor: Cumhuriyet'in ve laikliğin tasfiyesi ve "fiili İslam devleti" sürecinde Görmez'in oynadığı rol...

GÖREVE GELDİĞİNE 'HALİFE' TARTIŞMASI BAŞLATMIŞLARDI...

Görmez, bundan 7 yıl önce Diyanet İşleri Başkanlığı koltuğuna oturduğunda, henüz AKP-Cemaat ittifakı ayaktaydı ve bu süreçte Görmez'e de önemli görevler düşüyordu. 

Daha 2010 yılında, göreve gelir gelmez, "Dünyadaki tüm müslümanlara, yeryüzünün tüm mazlum milletlerine, tüm müslüman azınlıklara hizmet ilkesinden hareket edeceğim" diyen Görmez, bu açıklamalarıyla dönemin yandaş gazetelerinde büyük bir heyecana neden olmuştu.

Yeni Şafak yazarı Akif Emre, Görmez'in bu sözlerine ilişkin, "Bir ulus devlet olarak Türkiye'ye imparatorluk gömleği giydirmeye çalışan yeni söyleme çok da uygun bir dil kullanmış. Laik bir devletin bir kurumu olarak adeta uluslararası dini rol üstlenmesi devletin kuruluşunu borçlu olduğu başka bir uluslar ötesi ya da ulus üstü kurumun işlevini hatırlatıyor. Görmez'in, böyle bir niyetinin olmadığı muhakkak olsa da, Türkiye'nin adeta ilga edilen hilafet rolünü hatırlatan bir dil kullanmasını tarihi hafızanın yeni formlar içinde ortaya çıkması olarak mı okumalı?” ifadelerini kullanırken, bu heyecan sadece Emre ile sınırlı kalmamış, o dönem yandaş basının tamamında Görmez heyecanı başlamıştı.

Bu heyecanı ve Erdoğan'ın verdiği desteği boşa çıkarmamaya kararlı olduğunu daha ilk demecinde ortaya koymak isteyen Görmez,  "Din adamı sadece camiye sıkışmamalı", "Facebook ve Twitter zehirli aygıtlar", "dövme haramdır" ve "helal gıda" mesajları vermişti.

Görmez, görev süresi boyunca sayısı oldukça fazla olan camileri daha da arttırma, imamları toplumu gericileştirme operasyonunda daha aktif olarak kullanma, kadın, bilim ve alevi düşmanlığını daha da ileri taşıma misyonuyla hareket ederken, tüm bu adımları Erdoğan'ın talimatlarına harfiyen uyarak gerçekleştirdi.

SKANDAL FETVALAR

Mehmet Görmez'li Diyanet denilince, akla gelen ilk şeylerden biri, kurumun verdiği ve büyük tartışmalara neden olan fetvalar olurken, onlardan sadece üçünü hatırlamamız yeterli:

  • Diyanet'e bağlı fetva hattı "Bir babanın öz kızına şehvet duyması haram mı" sorusuna "Haramlık oluşturmaz" yanıtı verdi: "Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir"
  • Nişanlılara ilişkin bir soruya, "Nişanlılar el ele tutuşmamalı, baş başa kalmamalı" yanıtı verildi.
  • Yılbaşı kutlamaları haram ilan edildi: "Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür. Sevap- günah , hayır,şer konularında muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar da üzücüdür."

EN BÜYÜK HEDEFLERİNDEN BİRİ ÜNİVERSİTELER OLDU

Görmez'in görev süresi boyunca en büyük hedeflerinden biri, AKP'nin bir türlü yeterli yol katetmeyi başaramadığı üniversiteler oldu. Özellikle 2010'un başlarında başlayan üniversitelere cami-mescit çalışmaları sonrası birçok üniversite dersliği mescide dönüştürüldü, üniversitelere cami yapıldı. Görmez, 2012 yılında Niğde Üniversitesi'nde katıldığı cami açılışında, "Allah'a hamdolsun geliştirdiğimiz bir proje ile Türkiye'de şimdilik 38 üniversitenin kampüsünde cami inşaatı var. Bunların 3 tanesi açıldı, bugün 4'üncüsünü inşallah birlikte açmış olacağız" demiş, "Camisiz üniversite kalmasın" fetvası vermişti.

Üniversiteler dışında ilköğretim ve liseleri de hedef alan Diyanet, eğitimin gericileştirilmesinde AKP'nin verdiği görevlerle birçok adım atmış, okullarda Diyanet üzerinden birçok gerici etkinlik yapılmıştı. Diyanet bu süreçte valilikler aracılığıyla okullara adeta talimatlar yollamaya başlamıştı.

KADIN DÜŞMANLIĞI

AKP'nin kadın ve bilim düşmanlığının en önemli taşıyıcılarından biri olan Diyanet, bu iki başlıkta birçok adımın da hazırlayıcısı oldu. 

Erdoğan'ın kürtajı hedef alan sözlerine hemen bir fetvayla destek olan Görmez'in Diyanet'i, "kürtaj haram ve cinayettir" derken, kadınların tecavüze uğraması durumunda bile çocukları doğurması gerektiğine hükmederek, "Annenin hayatını korumak, tecavüz gibi cinsel saldırıların sonuçlarını ortadan kaldırmak ve anne rahminde ceninde ortaya çıkan ağır hastalıklar gibi konularda genelleme yaparak konuşmak, genel hükümler belirtmek yerine, her bir özel durum için özel hüküm gerekebileceğini ve söz konusu özel hükmün din bilginleri, psikolog, psikiyatrist, ruh hekimi, adli tabip gibi farklı ihtisas sahiplerinin ahlak ve hukuk çerçevesinde verebileceklerini ifade etmek isterim" ifadelerini kullanmıştı.

Kadın düşmanlığı konusunda her fırsatı değerlendiren Diyanet, bilim konusunda da AKP'nin üstlendiği gerici modele uygun fetvalar vermekten geri kalmadı. AKP, Evrim düşmanlığında başladığında da, müfredatta gerici dönüşümlere imza attığında da desteğe hep Görmez'in Diyanet'inin gerici açıklamaları koştu.

ALEVİLER YİNE HEDEFTE

Mehmet Görmez'in Diyanet'i, daha önceki dönemlerden aldığı mirasla birlikte alevileri hedef almayı da sürdürdü. 

Görmez'in göreve başladığı ilk günlerde hatırlanacağı üzere "Alevi açılımı" toplantıları yapılmış ve bu kapsamda Görmez cemevlerine de ziyaretler düzenlemişti.

Açılım döneminde "kendi alevisi"ni imal edemeyen AKP, hızla alevileri hedef haline getirmiş, Görmez de bu dönemde alevileri ve ibadethanelerini hedef almıştı. "Müslümanların cami dışında ibadethaneleri yok" diyen Görmez, "Camiler müslümanların ortak mabedidir. Cami ve mescitler belli mezhebin değildir. 14 asırdır müslümanların cami dışında ibadethaneleri olmamıştır. Cami yapılırken alevi-sünni köyü indeksi tutulmamaktadır” ifadelerini kullanmıştı.

PARA İÇİNDE YÜZDÜ

AKP iktidarının gerici, para düşkünü ve kadın düşmanı hamlelerinin uygulayıcısı olan Diyanet, tüm bu işleri "hakkıyla" yapması için adeta para içinde yüzdürüldü. AKP neredeyse birçok devlet kurumunun toplam bütçesi kadar bütçeyi Diyanet'e ayırırken, 2017 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan 6,8 milyar TL'lik bütçe, 11 Bakanlığın her birine ayrılan bütçeden fazla olmuştu.

Erdoğan, para içinde yüzdürdüğü Diyanet İşleri Başkanı Görmez'e bir de halkın parasıyla zırhlı makam aracı hediye etmişti. Görmez'e alınan 1 milyon liralık makam aracının eleştirilere konu olması sonrası konuşan Erdoğan, "Diyanet İşleri Başkanlığımıza karşı yapılmış bu nezaketsizliğe, bu makama yakışan, o makama layık olan bir şeyi, cumhurbaşkanlığı makamı olarak bizler bir jest olarak yapalım dedik" şeklinde konuşmuştu.

15 TEMMUZ VE SELÂ...

AKP iktidarına 14 yıllık görev süresi boyunca birçok hizmette bulunan Mehmet Görmez, son olarak 15 Temmuz ve selâlarla gündem olmuştu.

Darbe girişimi sonrası camilerden selâ okutan Görmez, bu hamlesiyle yeni bir çıkış yakalamayı hedeflerken, beklediğini bulamadı. 

Son olarak Abdulkadir Selvi'nin Hakan Fidan'ı hedef haline getiren "15 Temmuz ifşaatlarında", Görmez'in 15 Temmuz'da saat 22.00 sıralarında MİT binasında Hakan Fidan'la yemek yediği ve girişimin başladığını burada birlikte öğrendikleri ortaya çıkmıştı.

Konuya ilişkin Odatv'den Müyesser Yıldız bir yazı kaleme almış ve "Erdoğan'ın yakın çevresinin, Ahmet Davutoğlu, Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Mehmet Görmez'i bir ekip olarak gördüğünü" ileri sürmüş, Erdoğan'ın "Dereyi geçerken at değiştirilmez" sözlerine atıf yaparak, "Ekibin küçüğünden başlandı!" demişti.

Erdoğan'ın "Görmez başka bir görev talep etti" sözleriyle tartışma başka yönlere doğru ilerlerken, Görmez'in kurulacak İslam Üniversitesi'nin rektörü olabileceği de ileri sürüldü.

Tüm bu tartışmalar devam ederken, gözlerden uzak kalan ise Görmez'in başında olduğu Diyanet'in, AKP'nin talepleri doğrultusunda Türkiye'deki gerici dönüşümün en önemli aktörlerinden biri haline gelmesi oluyor.

*Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi, Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında oldukça kapsamlı bir rapor hazırlamış, "Diyanet İşleri Başkanlığı Hakkında Rapor- Fiili Türk İslam Devleti" başlıklı raporda, Diyanet'in ülkenin gericileştirme operasyonunda oynadığı rolün ayrıntılarına yer vermişti.